Bölüm-6: Sen Kitabıma Mı Dokundun?

554 30 1
                                    

Kaç haftadır bölüm gelmedi biliyorum. Küfürlerinizi lütfen içinizden edin :D Burayı çok uzatmak istemiyorum bu yüzden notumu -ve bahanemi- aşağıya yazacağım. Bu bölümde Hailie'nin gerçek kişiliğinden bir parça göreceksiniz :D İyi okumalaaaar <3

-Hailie Frayn-

Eve gelmiş, yemeğimi yemiş, kitap okumuş, biraz internette takılmış ve televizyon izlemiştim. Ve tüm bunları yaparken Dylan ve Nick sürekli başımdaydı.

Beni onları bahsettikleri yere götürmek için ikna etmeye çalışıyorlardı.

Onlara şoför tutmak için yeterince paraları olduğunu söyledim ama şoförlere güvenmediklerini söylediler. Çıldırmak üzereydim. Nick bir süre sonra pes etti ve odasına çekildi.

Dylan ise susmak bilmiyordu.

Mutfak masasında oturmuş gelen bir rol teklifinin şartlarını okuyordum fakat Dylan yüzünden hiçbir şey anlayamamıştım.

Aynı maddeyi yedinci kez okuduktan ve yine anlamadıktan sonra laptop'ın kapağını sertçe kapatıp Dylan'a döndüm ve "Yeter!" diye bağırdım "Yapmayacağım!"

Dylan sandalyesini bana iyice yaklaştırıp "Eğer bizi götürürsen istediğini yaparım." dedi.

İtitraz etmek için ağzımı açmamla kapamam bir oldu. Yüzüme sinsice bir sırıtış yerleştirip "Geçen gece neden ağladığını anlat." dedim.

Beni ikna etmek için yüzüne yerleştirdiği masum ifade bir anda çatık kaşlar ve birbirine sinirle bastırılmış dudaklara döndü. "Hayır," dedi "hayatta olmaz."

Omuz silkip "İyi." dedim ve laptop'ın ekranını kaldırıp okumaya devam ettim. Beş saniye sonra laptop'ımın ekranı Dylan tarafından sertçe kapanmıştı.

Omzuna yumruğumu geçirip "Ona sadece ben şiddet uygulayabilirim!" diye bağırdım.

Dylan gözlerini devirip "Kabul." dedi.

Vücudumu ona doğru çevirip "Dökül bakalım." dedim. Miranda'nın bugün kullandığı sözleri kullanmıştım.

Dylan neler olduğunu anlatmak yerine tek kaşını kaldırıp "Anlattıktan sonra bizi götüreceğini nereden bileceğim?" dedi.

Gözlerimi kısıp "Peki ya ben sizi götürdükten sonra anlatacağını nereden bileceğim?" dedim. O da gözlerini kısmıştı. Birbirimize doğru eğilmiş ve korkunç olduğunu düşündüğümüz fakat sadece komik olan bakışlar atıyorduk.

Dylan tehditkar bir ses tonuyla "Benim sözüm sözdür." dedi.

Doğruydu.

Dylan'ın şuana kadar sözünden döndüğünü hiç görmemiştim. Bu yüzden bakışlarımı Dylan'dan çekmeden Nick'e seslendim: "Nick! Hazırlan, gidiyoruz!"

***

Daha büyük olduğu için Nick'in arabasını almıştık. Sürücü koltuğunun hemen yanında iki kişilik yer ve arka tarafta üç -sıkışırsanız dört- kişilik yer vardı.

Nick'e seslenir seslenmez çıkamamıştık çünkü Cameron tüm bu planlara dahil olduğunu sanıp bizimle gelmeye kalkmıştı. Yarım saat boyunca dil dökmüş hiçbir işe yaramayınca da gizlice tüymüştük.

Tüm gece barda onları bekleyeceğim için yanıma Ursula K. Le Guin'in "Mülksüzler" adlı romanını almış, iPod'umu tam şarjlı bir halde çantama koymuş ve laptop'ımla birlikte yanıma Sherlock'un üçüncü sezon CD'sini almıştım.

Ah, bir de taşınabilir biber gazı.

Bilirsiniz, biri size dokunmaya falan kalkarsa suratına sıkıp gülebileceğiniz şey.

Hailie's World | Liam Payne (KALDIRILACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin