TANIŞMA

1.3K 26 11
                                    

Her şey babamın telefonunu evde unutup benden telefonu getirmemi  istemesiyle başladı. Orada tanımıştı beni hayatımın katili. VEDAT SAYAR. Daha 18 yaşıma yeni girmiş geleceğim için hayaller kurmaya çalışıyordum ama o bana ve hayallerime kelepçe vurmuş bir sarayda tutsak tutmuştu.Tam dile kolay 1 yıldır her gün onun eziyetiyle gözlerimi açtım. Her sabah hem bana küfürler ederken hem de vücudumda bıraktığı izlerle yeni güne başladım.Tam tamına 1 yıldır 3 kere intihar etmiş 8 kere de firar etmiştim ama o beni her seferinde yakalayıp öldüresiye tekrar dövmüştü.Bu aralarda tutturmuş benim karım olacaksın diye her seferinde ben senin hiç bir şeyin olmam dememe rağmen yarın nikah kıyılıcaktı. Her ne olursa olsun bu evden kaçacaktım ama yarını bekliyordum. Dolabımı açıp yarın için küçük bir bavul hazırladım kıyafetlerimi kimliğimi ve özel eşyalarımı da koyup gidip Vedat'ın dolabından bir miktar para aldım. Her şey hazırdı bir tek kaçmak kalıyordu yatağıma yatmadan önce kapımı kilitledim saçlarımı topladım ve duamı edip uyudum.

Sabah saat daha 8 olmadan kapımın alacaklı gibi çalmasıyla uyandım. Vedat hem kapıyı yumrukluyor hem de kapıyı açmazsam bana yapacağı eziyetleri anlatıyordu. Bavulumu yatağın altına itekleyip kapıyı açtım. Vedat bana bakarak 'bugün en mutlu günümüz bebeğim neden hazırlanmadın' dedi. Sinirle ona bakarak 'bugün benim için ölüm günü kutlanılıp eğlenilecek bir gün değil' dedim. Vedat'a baktığımda ellerini sıkıp 'eğer bugün beni rezil edecek olursan seni gebertirim bir sürü insan gelecek gelinliğini giy ve şu yüzündeki morlukları kapat' diyerek odadan çıkıp gitti ben de bana getirilen gelinliği giydim altıma da siyah bir pantolon ve spor ayakkabılarımı giyip makyaj yapmaya başladım. Şu hayatta Vedat'tan ne kadar nefret ettiysem makyajdan da o kadar nefret etmeye başlamıştım. Vedat beni döver , yüzümde morarıklar kızarıklar bırakır ve hiçbir şey yapmamış gibi onları kapatmamı isterdi. Makyajımı yapıp arka bahçeye doğru bavulumla depar attım evet evet kimseye yakalanmamak için depar attım. Bavulu arka çıkış kapısına bıraktım buradan kaçış yapacaktım.Bavulu bıraktığım gibi odama geri döndüm şu anda kaçamazdım çünkü Vedat'ın adamları hala evdeydi kaçtığımı anladıkları an peşime düşerlerdi misafirler gelince hepsi gidecekti Vedat'ta misafirleriyle ilgilenirken bende buradan kaçacaktım. Tam 2 saat beklememin ardında herkes toplanmıştı. Vedat beni alıp arkadaşlarıyla tanıştırmak için aşağıya indirdi. Arkadaşlarıyla sırayla tanışıp makyajımı tazelemek için izin isteyip arka bahçeye koşmuştum. Hemencecik gelinliği çıkarttım altımda pantolon ve spor ayakkabı olduğu için bavuldan sadece bir bluz alıp giydim saçlarım engel olmasın diye hızlıca bir topuz yapıp bağladım ve koşarak evden çıkış yaptım.

Tüm yol boyunca her üç adımda arkama bakıyor bir yandan da bavulu çekiştirmeye çalışıyordum. Sonunda belki de kaçmayı başarmıştım bir taksi görüp atladım ve havaalanına gitmesini istedim. Parayı ödeyip indim ve hemen bilet almaya gittim. Trabzon'a gidecektim. Oraya rahmetli annemin en yakın arkadaşı gelin gitmişti. Beni çok severdi bende onu. İlk aşkımdan tut her şeyi bilirdi Asiye ablam ama ben hapis hayatımda yaşarken hiç görüşmemiştik. Acaba koca Trabzon da onu nasıl bulacaktım. Uçak saatimin geldiğini anlayıp koşar adım uçağa binip yerime yerleştim. Birkaç dakika sonra yanıma uzun boylu birisi oturdu.Bir yandan telefonla konuşuyor bir yandan da oturmaya çalışıyordu. Yerine yerleşince telefonu kapatıp başka birisini aradı. 

-Vedat buldun mu gelin hanımı. 

Ne demişti o Vedat mı demişti yoksa ben kafayı mı yemiştim. Bir kaç dakika daha konuşup bana baktı garip bakışlarımdan rahatsız olmuş olacak ki telefonu cebine koyduğu gibi  bana bir sıkıntı mı var diye sormuştu. Evet büyük bir sıkıntı vardı Vedat'ın arkadaşı yanımda oturuyordu. Adam beklemekten sıkılmış bir şekilde birisine mi benzettiniz acaba diye sorusuna devam etti. Olumsuz anlamda kafamı sallayıp etrafı izlemeye başladım. Uçak hareket etmeye başladığı an kalbim ağzımdan çıkacak zannettim 19 yıllık hayatım da ilk defa uçağa biniyordum ve baya korkmuştum. Ellerimi birleştirmiş tırnaklarımı avuç içime geçirirken yanımda ki adam anlamış olacak ki bana yardım amacıyla kolumdan tutup korkmamam gerektiğini birazdan alışacağımı söyledi öyle de olmuştu zaten ilk kalkışta sarsıntı yaşadığımız için korkmuştum ama şuan sıkıntı yoktu.

Yanındaki adama cana yakın bir gülüşle teşekkür etmiştim o da aynı şekilde gülümseyerek elini uzatıp ben Tahir Kaleli demişti ayıp olmasın diye elimi uzatmış adamın koca elini sıkmıştım evet gerçekten ellerim onun avucunda bir bebek eli gibi kalmıştı. Ben de Nefes Zorlu demiştim. Adam bana şaşkınca bakarken soy adını tekrar ettim zihnimde ne demişti o Kaleli. Asiye ablamın soy adıyla aynıydı daha Trabzon'a gitmeden bana yardım edecek birini bulmuştum. Ellerimiz hala birbirine kenetli halde aynı anda konuşmaya çalıştık

- sen..

-sen..

diyerek kalmıştık...

İlk bölümümüz hayurlu olsunn❤

Anlat Karadeniz🌊||Tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin