Tek gece lambasının aydınlatamadığı karanlık odamda uyandım. Ellerimi şifonyerinin üstündeki telefonu bulmaya zorladım. Saat neredeyse sabah 5 i buluyorudu.
Cravnyl'e geldiğimizden beri yaklaşık dört ay geçmişti ve ilk başlarda nefret ettiğim bu şehirden hala pek hoşlanmıyordum. Bunun sebebi belkide oturduğumuz semte aitti. Gecenin üçünde dışarı çıkarsanız caddelerdeki barların ve kafelerin insan kaynadığını görebilirdiniz. Geldiğimiz kasabamızla en ufak bir alakası yoktu. Üstelik 17 yaşında kızı olan, eşinden yeni boşanmış bir kadının kalabileceği yerlerden de değildi.
Yinede tüm bunlara rağmen burada yaşamamıza bir anlam veremiyordum.
Üstümdeki ince pikeyi kenara itip çıplak ayaklarımı soğuk zemine bastırdım ve kendimi uykulu halimden kurtulmaya zorladım. İki katlı ve iki kişi için oldukça büyük olan evimizin merdivenlerinden ses çıkarmamaya gayret ederek indim. Boğazım oldukça kurumuştu. Haziranın sonlarındaydık ve hava çok sıcaktı. Mutfağa gidip buzdolabındaki soğuk suyu bardağıma boşalttım. Suyu tek dikişte bitirdim ve bardağı tezgahın üstüne koydum. Gözlerim ağrıyordu ve bedenim uyumakta ısrar ediyordu.
Daha merdivenlere gelmeden ayağıma bir şey dolandı. Ayaklarımı ve ellerimi düşmemeye zorladım ama zemine kayarak düştüm. Düşmemle hafif bir tahta gıcırdısı ve küçük bir ciyaklama çıktı. Merdivene tutunarak doğruldum ve salonun ışığını yaktım. İçimden nolur annemi uyandırmamış olayım diye tekrarlıyordum. Yoksa yine o paranoyaklığa başlayacaktı. Tıpkı şu son bir haftadır yaptığı gibi o sıkıcı konuşmalarından birine daha tanıklık edecektim. Üst kattan kapı sesi duyuldu. Annem merdivenlerden neredeyse üçer üçer iniyordu. Terliğinin tekinin ayağında tekinin elinde olduğunu farkettim.
"Rachel sen iyi misin ?"
Annemin olayı büyütüp sözlerini uzatmasına bu saatte katlanamazdım.
"İyiyim,sadece kayıp düştüm."
Yerdeki terlikleri göstererek
"aptal terlikler "
dedim ve güldüm. Bir yandan da anneme elinde giyilmeyi bekleyen terliğini hatırlatmış olmalıydım ki terliğini hemen ayağına geçirdi.
" İyi olduğuna emin misin ? Gözlerinin altı da mosmor."
Elleriyle yanaklarımı tutuyordu.Normalde annem böyle şeylere takılmazdı. Rahat bir kadındı ve hala onsekizindeymiş gibi davranırdı. Ama şu son bir haftadır sanki annemi alıp yerine başka birini koymuşlardı. Bıkmış bir tavırla "Anne uykum var." dedim. Merdivenlerden yavaş yavaş çıkarak odama gittim. Yatağıma uzandım ve pikeyi üstüme çektim.
Muhtemelen saat dokuza doğru yine hastaneye gidecektik. Son bir haftadır olduğu gibi rutin düzene devam edecektik. Hastaneye git tahlil yaptır kan testi şu testi bu testi.
Gözlerim camın ardındaki ormana ve onunda arkasında kalan denize odaklanmıştı. Küçük kasabamıza dört şehir uzaklığındaydım.
Babama dört şehir uzaklığındaydım.
Hala ayrılmalarının sebebini bilmiyordum. Bana kalırsa babam da bilmiyordu. Annem apar topar ayrılmıştı. Bir kadın böyle yapıyorsa bunun sebebi ne olabilirdi? Babam annemi aldatmışmıydı da annem beni de alıp Cravnyl'e gelmişti? Yoksa aralarında yıllar süren bir anlaşmazlık mı vardı? Başımı yastığa koydum ve iki saatlik uykuma daldım.
*********
Sarı saçlı, fiziğini çok kıskandığım hemşire Stormy elinde tuttuğu serumu astı. Benı garip bir şekilde süzüyordu. İşte o zaman yolunda olmayan bir şeyler olduğunu anladım. Annem odanın içinde ellerini ovuşturarak bir ileri bir geri gidip geliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wondoras Soyu
Teen FictionKüçük kasabasında sıradan bir hayat yaşayan Rachel, bir sabah annesinin de zoruyla Cravnyl'e gelir. Kasabadan Cravnyl'e gelen Rachel, kasabasında sadece anılarını bırakmamıştır. Babasını da bırakmıştır. Anne ve babasının ayrılığını henüz atlatamamış...