Sırlar ortaya çıkıyor - 5.Bölüm

13 0 0
                                    

Burnuma domates ve yumurta kokusu geliyordu.

'' Tabağındaki her şeyi yesin Daina. Çok güç kaybetti. ''

Doktor Wendy'nin sesiydi bu.

''Tamam. Ben başında beklerim, git sen. ''

Koku alabiliyor, duyabiliyordum. Ama gözümü açmak için çok uğraşıyordum. Yatakta yatıyor olduğumun farkındaydım. Solumda küçük bir masa vardı. Üzerinde bir bardak meyve suyu  olduğunu görebildim ama sonra gözlerim yine kapandı.  Annem uyanıyor olduğumun farkında olmamalıydı.  Başım çatlıyordu ve çok acıkmıştım. Elimi oynatmak istedim ama zar zor hareket ettirebildim.  Annem bir süre kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Yine herhangi bir tepki vermeye çalıştım ama başarısız oldum. En sonunda annemi dinlmeye başladım. 

'' Mecbur olmasam gelmezdim. Ne de sen getirirdim. Ama mecburum. ''

Kendi kendine konuşuyor olmalıydı.

''Herkes aynı şeyi söylüyor 'o sana değil babasına benziyor' .. '' 

Kısa bir süre duraksadı.

'' Ama ben inanmıyorum Rachel. Sen bana benziyorsun. Ben kızımı tanıyorum. ''

Adımı duyduğumda ürperdim. Annem kendi kendime konuşmuyor benimle konuşuyordu. Daha önce öylesine dinlediğim annemi şimdi çok dikktli dinliyordum.

''Güçlerinin olduğunu da biliyorum, sen çok zekisin. Sadece daha güçlerinin farkında değilsin.''

Güç mü ? Ne gücü ? Bana söylemediğiniz ne vardı ? Kalbim gittikçe daha hızlı çarpıyordu.

''Sen  Wondoras Soyundan'sın, Rachel. Hiç kimse buna ihtimal dahi vermese de sen bir Wondorsun. Ben inanıyorum, bu  yetmez mi ? '' 

Annem sessizce ağlıyordu. Bense annemin dediği o Wondoras ın ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

''Senden tek istediğim şey burada kalman Rachel. Beni mutlu edecek olan tek şey bu. ''

Artık hıçkırarak ağlıyordu. 

'' Şu anda uyuyor olmasan, bunları sana söyleyemezdim. Üzgünüm. ''

Ellerini yanaklarımda hissettim.

''Çok üzgünüm Rachel.''

Ellerini birden çekti.Daha sonra bazı sesler duydum ve sonunda kapı açılıp, kapandı.

Şu anda odada tek olduğumu biliyordum. Kafam bir haftadır karışıktı, şimdi daha çok karışmıştı. Annemi ağlarken dinlemiştim. Onu bu kadar üzen şey neydi ? Bundan sonra yapmak istediğim şey eve gitmek değildi. Annem için burada bir üre kalabilirdim. Muhtemelen her günüm rutin bir şekilde yemek yemek, ve ilaçlarımı düzenli olarak almak olacaktı. Ama eve dönmek annemi bu kadar üzüyorsa, bir süreliğine burada kalabilirdim. 

Bu fikir gitgide aklıma daha çok yatıyordu. Üstelik öğrenmek istediğim ve merak ettiğim şeylerin sayısı da çoğalmıştı. Bu soruların cevabını bulmadan eve dönmeyecektim. Kalıyordum.

***

Odama artık tamamen yerleşmiştim. Doktor ara sıra beni kontrole geliyordu. Annemle telefonda görüşüyorduk. Ateşlendiğim gün yani dünden beri odam hakkında bilgilendirilmiştim. Telefon kullanmak serbestti. Belirli yemek saatleri olacaktı. Bir öğünü kaçırdıysam onun telafisi olmayacaktı. Diğer öğünü bekleyecektim. Kesinlikle izin olmadan dışarı çıkmak yasaktı.  Burada erken kalkmak, bir kaç güne kadar başlayacak olan derslere girmek zorunluydu. Bunların dışında kesin bir kural vardı. Sol koridordakilerin sağ koridordakilerle konuşması veya görüşmesi yasaktı. 

Bunun sebebini söylememişlerdi ama geçen sene bu kuralı çiğneyenin 2 hafta tüm yemek ve temizlik  işlerini üstelediğini öğrendim.

Tüm bu yasak ve kuralların dışında çok gevşek bırakılan şeylerde vardı. Ders saatleri dışında gece 3,4 bile olsa koridorlarda dolaşmak, büyük salona gitmek, sabaha kadar parti vermek bile serbestti. 

Üstelik bizi koruyacak veya dışarı kaçmayı önleyecek bir güvenlik görevliside yoktu. 

Bugün yapacağım bazı  şeyleri kararlaştırmıştım bile. Bunların başında arkadaş edinmekte vardı. Bir süreliğine de olsa bu önemliydi. Doktor ve annem burada neler olduğunu bana söylemiyordu. O zaman bende buradaki birinden öğrenecektim. 

Gardırobumu açıp içinden sarı bluzumu ve siyah darkotumu aldım. Koluma bir kaç tane bileklik aldım ve uzun siyah saçlarımı saldım. Odamın anahtarını da pantolonumun cebine koydum ve koridora çıktım.

Koridor görmeye hiçte alışık olmadığım kadar kalabalıktı. Bir kaç kişi duvara yaslanmış sohbet ediyordu. Çounlukta büyük salona gidiyordu. Ben de çoğunluğun arasına karıştım. 

Buradaki herkes birbirini tanıyor gibiydi. Hatta aralarındaki tek yabancı ben gibiydim. Büyük salona giderken bir çok kişinin gözlerini üzerimde hissettim. Salona geldiğimde derin bir nefes aldım ve kendi kendime buraya neden geldiğimi sorguladım. 

Gideceğim yer yemekhane olmalıydı. Ama kimse bana yemekhanenin nerede olduğundan bahsetmemişti. Panik içinde etrafıma bakındım. Şimdi ne yapacaktım ? 
 
Bu insanları takip etmeyi düşünürken omuzumda bir el hissettim. Aniden arkama döndüğümde panik içinde küçük bir ciyaklama çıkarttım. Karşımda benden en fazla bir yaş büyük bir erkek duruyordu. Kaşlarını ve gözlerini hafifçe kapatan uzun kumral saçları ve yeşil gözleri vardı. Gülüyordu.

''Sanırım kayboldun ? ''

Hala gülüyordu. Sesi beni bir an bu panikten kurtardı. Garip ama sesinde bir güven hissettim.

'' Şey aslında ben yemekhaneyi arıyordum. '' 

Şaşkın gözlerle etrafıma bakındım.

'' Şimdi anladım demek ki sen yeni gelensin. Ben Jake, Anderson. ''

Güldüm. 

'' Rachel. ''

Onun yaptığı gibi ismimi söyledikten sonra biraz bekledim.

''Brooks.''

Birlikte güldük.. 

Çok güzel bir gülüşü vardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 26, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Wondoras SoyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin