Day 2

1.4K 154 19
                                    

"Bilerek olmadı."

Elimdeki kağıt havlularla birlikte Linda'nın yanına ilerledim. Yapacağım şey ayağının dibindeki meyve suyunu parkeden silmekti. Mükemmel bir sakarlık yapıp içmek için elime aldığım meyve suyunu onun temiz kalan tek bikinisine döktüm. Haliyle bana sinirlenmişti.

"Gezerek içiyorsun ve dökebileceğini kestiremiyorsun?"

Eğilerek peçeteleri meyve suyunun üzerine bıraktım. Banyoda kullanabileceğim bir yer silicinin olduğu yeni geliyordu aklıma.

Linda arkamdan hala söylenirken banyoya girerek sakinleşmesini bekledim. Silici elimdeyken gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Karnımdaki ağrı kendini belli etmeye başlamıştı ve şu an yapabileceğim tek şey kontrollü nefesler almaktı.

"Denize elbiseyle mi gireceğim şimdi?"

Odaya geri dönüp leke oluşmadan önce, parkeye zarar vermesin diye meyve suyunu sildim. Kokusu silicinin kokusuyla karışınca garip bir şekilde kusmak üzereydim.

"Hayır. Özür dilerim. İstersen hemen birini yıkayabilirim."

Yumuşaması için sakin bir tonda söyledikten sonra ona gülümsemeye çalıştım fakat öfkesinin derecesi oldukça artış göstermiş olacak ki , beni iterek bavulunda bir arayışa çıktı.

Beni incitiyordu. Hareketleri çok sorumsuzcaydı. Ve buna katlanabileceğimi sanmıyordum. Elimdekini banyoya bırakarak kendimi odadan dışarı attım. Onun kalbimi daha fazla kırmasına falan şahit olamazdım. Zaten canım acıyordu. Üstelik haksız yere bana bu kadar sert davranıyordu.

Dışarıya çıkınca aklıma gelen tek şey geçen gece takıldığımız gruptu. Hiçbir yerde gözükmüyorlardı. Kafede , havuzda veya denizde değillerdi. Kendilerine ait bir grupları olması ve hep beraber takılmaları imrendiriciydi. Onlar buraya oldukça uygundu. Gelmem hata diye düşündüm. Bu kadar berbat bir haldeyken eğlenmeyi düşünmem saçmaydı.

Kendime bir kahve alarak ağaçların arasında yürüyüşe çıktım. En iyisi yeşil olan bu alanda sadece yeşili düşünmekti. Yeşil oldukça huzur vericiydi. Mavi gibi. Fakat mavi bana biraz daha soğuk geliyordu. Tıpkı mavi gözler gibi. Ürkütücü.

Yanından geçtiğim büyük bir ağacın dibine oturarak kahvemden bir yudum aldım. Etrafımda insanlar gülüşerek dolanıyorlardı. Kendimi savunmasız hissederek bacaklarımı kendime çekerek sırtımı ve kafamı ağaca yasladım.

Düşünceler hemen her yerimi sardı ve kendimi bir şeyleri çözümlemeye ittim. Kalkıştığım olay , Harry'i tavlamak -kulağa uçarı geliyor- ne kadar doğru bilmiyorum. Beni bu işe de Linda sürüklemişti. Bu bir hırstı.

Ve çok yanlıştı.

Hemen gidip Linda'ya bu saçma şeyden vazgeçtiğimi söylemek istiyordum. Belki de geçen geceki kız onun sevgilisiydi. Ve kimse benim bu saçma oyunumu çekmek zorunda değildi.

Harry ile tanışmıştık ve belki de onu avucumun içine almak yerine arkadaş olabilir son günlerimi daha huzurlu geçirirdim.

Bu daha mantıklıydı.

Sonradan işler değişir ve duygularıma hakim olamazsan her şeyin batacağını da hesaba katmam gerekiyordu.

"Mariposa!"

Hemen arkamda birinin bağırmasıyla aldığım kahve yudumunu püskürttüm. Elim hemen sonra kalbime giderken içinde bulunduğum şoktan çıkmak için büyük bir çaba sarfettim.

"Özür dilerim , amacım korkutmak değildi."

Yan tarafıma dönerek benim gibi oturmaya çalışan Harry'e odaklandım. Bacakları uzundu ve onu zorluyorlardı fakat bir kaç saniye sonra bacaklarıyla olan savaşı kazanarak onları kendine çekmeyi başardı. Aslında sorunun dar pantolonlarında olduğunu düşünüyordum. Tüm vücudunu sıkıca sarmışlardı ve havaya rağmen onları giyiyordu.

I Bet You ➳ h.s.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin