Eveeeeet sonunda yeni bölümle karşınızdayımmm. Biliyorum ara çok uzundu ama hayatım çok yoğun ve karmaşık gidiyordu özür dilerim. Bir şeyler rayınaan ancak oturdu derken ailemden birini kaybettim ve o acıyla gelip burada takılamadım. Saygı gösterenlere çok büyük teşekkür ediyorum. Yorumlar beni çok mutlu etti bu arada. Gerçekten görünce ilgilenen birileri olduğunu farkettim ve bu çok güzeldir. Neyse uzatmayacaktım, umarım yorumlarınızıeksik etmezsiniz. Çünkü kurgunun gidişi ve devamında ne olabileceğini tahmin etmenizi isterim. Hikaye tamanlamıyla bu bölümden sonra başlıyor diyebilirim. Sabrınız için teşekkür ederim ve bu saçma yazımı hala okuyan varsa ona ayriyeten teşekkür ederim hahaaha. Kocaman öpüyorum veee iyi okumalar.
İnsanların , bazen diğerlerine absürt ve gereksiz gelen korkuları, çekindikleri davranışları ve hisleri vardı. Genel olarak olduğum yaşıma kadar bunlardan hiçbirine sahip olmadığımı düşünürdüm. Ta ki anne ve babamı kaybedene kadar. Benim diğerlerine absürt ve gereksiz gelecek gibi durmayan ama benim için öyle olan bir korkum vardı. Hasta olmak. Ve bunu her ne kadar hiçbir şey olmamış gibi dün gece dillendirsem de, öyleydi. Benim için korkunç bir şeydi. Çünkü başıma bir hastalık geldiğinde yanıbaşımda bana biraz çorba ısıtacak, yumuşak ellerini alnımla buluşturarak ateşimi ölçecek ve daha sonra bana ''Gece yine üstün açık mı uyudun? veya ''Ne zaman kendine bakmayı öğreneceksin?'' diye sitemde bulunacak annemi, ''Kimse o iğrenç ilaçları içmek zorunda değil'' deyip de aslında annemi sadece sinir etmeye çalışan babamı arıyordum. Hastalanınca ikisinin yanımda olması, dünyadaki her şeye karşı dirençliymiş ve hiçbir zarar görmeyecekmişim gibi hissettiriyordu. Çünkü sevgiyi hissediyordunuz. Başınıza gelen şey çok iğrenç olsa da yanınızda onların olması iyi hissettiriyordu.
Ve bugün hastayım.
Gözyaşlarım her zamanki gibi akmak istediler. Onları zaptetmek çoğu zaman zordu. Yaşım ne olursa olsun, onları düşündüğümde ve zavallı halim gözümün önüne geldiğinde hıçkırarak ağlıyordum. Bunu genellikle Linda'dan gizli, banyonun soğuk zemininde , elimde küçük bir peçete parçasıyla yapıyordum. O küçük peçete parçası çoğu zaman gözyaşlarıma yetemiyordu bile. Hep kendimi kandırıyordum.
Bugün hastayım ve elimden gelen tek şey annemi ve babamı düşünmemeye çalışmak. Vücudum her seferinde acı dalgasıyla titriyor ve beynim, gözlerime ne kadar emir verirse versin, ağlamıyorum. Gerçekten, ağlayamıyorum çünkü beni zorluyor. Harry beni zorluyor. Hemen yanımda , kendinden üç kat büyük kahverengi battaniyesi ile gözlerimin içine bakıyor. Onun için hasta olmayı göze aldığım gece , ağrılarla uyandım ve düşündüğüm gibi sabaha hastaydım. O da kendini suçlu hissedip odama gelmiş ve benden özür bile dilemişti. Bana karşı çok nazikti. Ona defalarca sorun olmadığını söyleyip odasına gitmesini neredeyse emrettim ama beni dinlemedi. Bu durumda mutlu olmam gerekirdi, fakat çıkarlarım da vücudumdaki gri siyah bulutlarla beraber savruluyordu, bir uçtan bir uca. Kendim gibi davranıyordum, ve bu canımı bile acıttı. Ne zaman bu kadar vurdumduymaz işlere kalkışacak kadar cesaretli ve sorumsuz oldum, tam hatırlayamıyorum bile. Ama tek isteğim her şeyin bir an önce son bulmasıydı.
''Titriyorsun.'' Harry gözlerimin içine bakmaya devam ederken, onunkilerde bulunan kırmızılıklar dikkatimi ilk defa çekti. Yeşil gözleri garip bir hal almıştı ve onlara bakmayı sürdürdüğüm her saniye zaten tetikte bekleyen gözyaşlarım kendi kendilerine hazırlanıyorlardı.
Omzuma aldığım ince yatak örtüm, beni çok aptal gösteriyordu. Çünkü hiçbir önlem almadan, hiçbir şey düşünmeden sadece kıyafet alıp gelmiştim bu tatile. Harry'nin üzerindeki kalın örtü de benim tam tersim, önlem almayı ihmal etmeyen, akıllı birinin işi gibi duruyordu. Tekrar zavallıydım.
''Hayır.'' dedim, titremekten zorla konuşurken, dişlerim birbirine vurup takırdamıştı ve titremekten omzum onunkine çarpmıştı.
Aynı zamanda berbat bir yalancıydım da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Bet You ➳ h.s.
Fanfiction"Bahse girerim..." diye başlayan bir cümleye , tüm cesaret kırıntılarınızı toplayarak atlamanız sizi aşık biri yapar mı? O'nu yaptı. O her defasında , buna hiç kalkışmamayı diledi. Çünkü acı çekmeye başlamıştı ve bu acı , onu günden güne eritiyordu...