sekiz;; vazo

1.7K 231 39
                                    


öğrenci ye won,

kapının önünde dikilirken ve şifrenin ne olduğunu düşünürken tam bir aptal olduğumu düşünüyorum. neden sadece hastaneye gitmedik ki?

"aptalsın ho seok," diyorum kendime kızarak.

omuzlarımı düşürüp arkama dönüp kendi daireme yöneldiğimde uyanmaya başladığını fark ediyorum. şifreyi hızlıca girip içeri girdiğimizde seni nereye yatırmam gerektiğini bilmiyorum fakat salonun dağınık olduğunu fark edince hızlı adımlarla odama yöneliyorum.

tanrım, bir öğrenciyi yatak odama götürmek biraz yanlış.

"ye won, boynumu tutmayı bırakır mısın?" ne dediğimi kavrayamazken boynumdaki ellerini kendimden kurtarmaya çalışıyorum. "ye won.."

boynuma iyice sarıldığında acıyla inliyorum. "tanrım, ye won!" gözlerini açıp gülümsediğinde gözlerimi kırpıştırıyorum. "gülüyor musun?"

"hım-hım."

"aish, cidden.."

böyle olmayacağını anlayıp yatağa doğru eğildiğimde bedeninin yatakla buluşmasını seyrediyorum. gözlerini yeniden kapattığında rahat bir nefes veriyorum.

uyuduğunu düşünüp hızlıca mutfağa soğuk su almaya gidiyorum. o sırada içeriden cam kırılma sesi geliyor.

"sikeyim."

suyu bırakıp hızlıca yatak odasına geldiğimde yere çömelip şaşkınlıkla bana bakan seni görüyorum.

"vazonuzu kırdım," diyorsun kanayan ellerini havaya kaldırıp gülerken.

kendime gelmeye çalışırken eline aldığın kırık parçayı görünce hızlı adımlarla yanına geliyorum. "ye won,iyi misin?" elindeki parçaları alıp yere atıyorum ve ellerini tutuyorum.

ağlamaya başladığında içimden kendime defalarca küfür ediyorum. hastane yerine neden seni buraya getirdiğimi bilmiyorum.

"canım acıyor," diyorsun bakışlarını bana kilitlerken.

"ikisi de mi?" diye soruyorum panikle. "burada bekle, onları saracağım."

gitmeye kalkıştığımda elimi sıkmanla geri oturuyorum. başını omzuma yasladığında ise donup kalıyorum.

"kalbim çok acıyor," diyorsun düzelterek. bunun daha önce bahsettiğin eski müdür nam joon yüzünden olduğunu düşünüyorum. suratım asıldığında ise, "young jae öğretmen balonu kalbime attı," diyorsun.

gülüyorum.

"sarhoş gibisin."

gülüyorsun.

"sarhoş gibiyim."

-okul müdürün ho seok.

hagsaeng;; hoseok ✅ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin