9 Ay sonra...
Asude’ den…
“Asude’m, ağabeyciğim haydi kalk artık. Alışverişe geç kalıyorsunuz.” Derinlerden gelen ağabeyimin sesiyle gözlerimi aralamayı başarmıştım. Yatağımın kenarında oturup bana gülümseyerek bakan ağabeyime ben de gülümseyerek karşılık vermek istiyordum fakat boğazımın ağrısı buna engel oluyordu. Çok sık hasta olan bir yapım olmamasına rağmen bu kez fazlasıyla üşütmüş olmam, üstelik böylesine yoğun bir dönemde böylesine hasta olmam evrenin benimle dalga geçmesiydi sanırım.
Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdıktan sonra yutkunmayı denedim. Boğazımdaki ağrı sanki daha önce hiç hissedilmiyormuşçasına kendini daha da belli ettiğinde yüzümü buruşturmadan yapamamıştım. Bu gerçekten hayatımda yumurtadan sonra en nefret ettiğim şeydi! Gözkapaklarım da hem nezle olduğum için hem de uykumun yeterli gelmediğinden dolayı açılmamak için direniyorlardı.
Bu hafta sonu ağabeyim ve müstakbel yengem, biricik arkadaşım Piraye evleniyorlardı. Bu nedenle de bütün hafta boyunca evde bir koşuşturma hâkimdi. Aslına bakılırsa annem her bayram öncesi yaptığı gibi telaşlanmış, yine yetişmeyecek korkusuyla bir ay önceden hazırlıklara başlamıştı. Geçen hafta da yıllık iznimi kullanmam için bana yaptığı baskılara dayanamayarak hastaneden izin istemiştim ve tam üç gündür evdeydim. Hiçbir zaman evde olamadığım evde…
Şöyle ki, tam üç gündür annem, ben, Piraye, Umay ve Piraye’nin annesi ile teyzeleri hep birlikte son hazırlıkları tamamlamaya çalışıyor, eksikler varsa onları tamamlamak için alışverişe çıkıyorduk.
İlk gün çıkılan alışverişte annem ve Endam Hanım’ ın – Piraye’ nin annesi – Piraye’ nin beğendiği hiçbir şeyi beğenmeyip, âdeta kendi evlerini kuruyormuş gibi kendi beğendikleri şeyleri aldırmaya çalıştıkları için biz gençler bu olaya el atmış, onların yorulmamaları için – kesinlikle işimize karıştıklarından değil (!)- ikinci gün onları evdeki hazırlıklar için eve bırakmıştık. Tabii bu biraz da ileriye yönelik alışveriş listemiz için Umay ve benim fikrimdi.
Geçtiğimiz dokuz ay içinde hayatımda birçok şey değişmiş sayılmazdı fakat hiç kuşkusuz hayatımdaki en büyük değişikliği şu dokuz ay içinde yaşamıştım. Hayal ettiğim gibi artık kendimi yeterli bir doktor olarak görebiliyordum ve bir erkek arkadaşım vardı. Benim aksime hastane ve hastalardan nefret eden biriydi fakat kaderin cilvesi, onu karşıma çıkarmıştı.
Uzun lafın kısası, kendi evime neler alacağımı da kafamda planlıyor, gelecekteki evimi hayal etmeye çalışıyordum.
Bütün bunları düşünürken aynı zamanda vücudumda bir değişiklik olduğunu da hissediyordum. Biraz halsizdim ve şu anda bana en cazip gelen yer yatağımdı fakat Piraye’ yi yalnız bırakmamak için yataktan kalkmam gerektiğinin de farkındaydım. Zaten önemli bir şeyim olduğunu da düşünmüyordum. Büyük ihtimalle mevsim geçişinden dolayı hasta olmuştum ve bu nedenle de halsiz hissediyordum.Zorlukla doğruldum ve büyük ihtimalle mutfaktan, uyanmam için bana seslenen anneme içten bir şekilde gülümsedim. Bu huyundan hiçbir zaman vazgeçmeyecek miydi?
“Asude! Hala kalkmadın mı? Ben sana yataktan çıkma diye mi izin al dedim!”
Annemin gerçekten sinirli gelen sesiyle biraz daha yataktan kalkmazsam beni kovalayacağını düşündüğümden yorgunluğundan arınamamış bedenimi zorlayarak yataktan kalktım ve günlük rutinlerimi halletmek için banyoya yöneldim.İşlerimi hallettikten sonra Piraye’yi ve Umay’ı aramam gerektiğini düşünerek telefonumu aramaya koyulmuştum. Gece şarja takmış olsam iyi olurdu. Aksi halde Hazar ile konuşamazdım ve bu da zaten hasta olduğum için bozulan moralimin yerle bir olmasına yeterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYE
Teen FictionBir kız... Umut dolu yeşil hareleri her bakana yaşam aşılıyordu. İnce parmakları umutlarına ışık tutuyordu. Hayallerini birer gemi yapıp, sevdiğinin toprak rengi gözlerine koydu ve beklemeye başladı. O toprak parçaları, elbet bir gün bir denize çı...