9 beğeni ve 0 yorum olması birazcık beni üzdü. Fakat 2K okuma sayısı var. Gerçekten çok teşekkür ederim fakat şu yıldıza basıp yardımda bulunabilirsiniz ^~^ Ayrıca yorumlarınızı da merak ediyorum ❤️
————————
Fizikten sonra biyoloji dersine girdik. Ve ertesi gün sınav vardı. Fakat ders boş geçti.
Hoseok'a Tae'nin yanında oturup oturmayacağını sordum. Gerçekten Jungkook'un yanında oturabilmeyi istiyordum. Çünkü onu özlemiştim.
"Ders çalışıyorum beni rahat bırak!" dedi bağırarak.
İnek, at, pislik, özürlü, iyi arkadaş, inatçı, sözde arkadaşım, unicorn boku.
Hoseok'a içimden saydırmakta uzman olmuştum. Beni çokça kez sinirlendirdiği için buna alışmıştım.
Ardından aklıma bir plan geldi. Tae'yi Hoseok'un yanına geçmesi konusunda ikna edecektim. Böylece bende Jungkook ile oturabilecektim. Ayrıca Tae bu planı çabucak kabul eder diye düşünmüştüm. Çünkü deliler gibi Hoseok'u seviyordu.
Tae'nin yanında gittim ve "Kanka yerleri değişelim mi?" dedim. Üzgün bir bakış attı.
"Burada oturmak daha rahat sanırım. Hem baksana ders çalışıyor onu şimdi rahatsız etmeyeyim."
Hassiktir. Dersinize de sıçayım aşkınıza da.
—————
Boş geçen derste uyumuştum. Diğerlerini ise zorla dinlemiştim. Sonunda çıkış gelmişti. Beni seven o dev adama koştum.
"Hey seni özledim bebeğim. Bugün beraber gitsek olur mu?"
"Ah Jiminiee~"
Çok sevimliydi.
"Şımarma salak."
Dudağının kenarına bıraktığım öpücük ile daha da çok şımardı. Onunla birlikte ben de şımardım.
"Şey diyecektim. Bugün bize gelsene? Hatta yatıya bile kal. Seni ders çalıştırırım."
Jungkook derslerine en azından çalışıyordu. Ben ise iğrenirdim. Okulu tek bir nedenden dolayı seviyordum. Jungkook'u görebilme nedeninden dolayı.
"Annen evde mi?"
"Hayır, iş yeri dolayıyla Fransa'ya gitti. Onu özleyeceğim."
"Bu senin için kötü olmuş. Tamam beraber çalışalım."
"Hoseok'a haber ver."
"Siktir et."
Bundan hoşlanmamıştı.
"Bu kelimeler hiç yakışıyor mu sana?"
————
Yolda giderken sarmaş dolaş bir şekilde yürüyorduk. Bana tuhaf tuhaf sorular soruyordu.
"Beni ne zamandır beri seviyorsun ya da aşıksın Jiminiee?" sesi çok tatlı çıkmıştı. Bir anda gözlerim açıldı.
"Hmm... Dondurmacıya geldiğin gün seni çok yakışıklı bulmuştum. Sanırım seni okulda gördüğüm ilk gümden beri. İçimde kelebekler uçuşuyordu adeta. Peki ya sen?"
Hiç tereddüt etmeden cevap verdi.
"Taehyung'un senden bahsettiği ve fotoğrafını attığı günden beri sana aşığım." tabiki de utandım. Gülümseyip şımardım. Beni adeta bir çocuğa dönüştürüyordu"
"Vay canına."
Jungkook'un evine doğru gidiyorduk. Canım nedense acayip çok dondurma istiyordu. Aklıma yazın işlettiğim dondurmacı geldi.
"Hey Jungkook şurada market var. Dondurma mı alsak?"
Ceplerine şöyle bir elini attı. İki üç bozukluk buldu. Sonra ise beraber markete girdik. İki tane kornet aldıktan sonra yolumuza devam ettik.
"Dursana salak! Çok hızlı yürüyorsun."
Gerçekten nefes nefese kalmıştım. Birde elimi tutup koşuyordu.
"Ah. Jungkook biraz yavaşlasan diyorum?"
"Nasıl istersen bebeğim. Fakat ilk önce öpücüğümü alayım."
İlk başta onun öpmesini beklerdim. O yüzden yanağımı bilerek şişirdim. Tabiki de işe yaradı. Tatlı bir ıslaklık hissettim.
"Her gün içinde kayboluyorum Jimin."
"Bende öyleyim Jungkook'um."
- - - - - - - -
Sonunda Jungkook'un evine gelmiştik. İlerisi saray gibiydi. Ailesi lüks ve zengine benziyordu. Salondaki süsler çok göz alıcıydı. Fakat çok sevmiştim.
"Gel sana odamı göstereyim." Odasını merak ediyordum. İçerisi çılgıncaydı!
Duvarda ismini bilmediğim garip saçma ünlüler vardı. Ben bile onlardan daha çekiciydim.
"Neden duvara beni asmıyorsun sevgilim?"
Bunu söylememin üzerine kahkaha atmaya başladı. Komik miydi söylediğim?
"Tabi asarım AHAHAHAHA."
"Gülmesene pislik."
Koluna hafifçe vurduktan sonra acımış numarası yaptım. Kolunu öptüm.
İkimizinde karnından tuhaf sesler geliyordu. İkimizde yemek yapmayı bilmiyorduk. Biz nasıl 'Koca-koca' olacaktık yahu?
Jungkook'un evde bulduğu hazır noodle paketini tencereye dökmesinden suyu koyup karışmasına kadar onu izledim. Tek kelimeyle ona bir kez daha aşık olmuştum.
"İleride çocuğumuz olursa yemek yapar mısın Jungkook?"
Sırıttı. "Beraber yaparız aşkım." ardından minik bir öpücük kondurdu burnuma.
Yemekler hazırdı ve yiyorduk. Daha doğrusu Jungkook bana yediriyordu. Ara sıra yemek yendiğimizi unutup onu izlemeye dalıyordum.
Yemekten sonra televizyonu açtı. En nefret ettiğim şeylerden birini.
Maç mı? Futbol mu? Iy.
Yanında öylesine oturuyordum. Benimle ilgilenmesini istiyordum. O yüzden sürekli kafamı boynunda gezdiriyordum. Kollarımla ise sırtına sarılıyordum.
"Ah Jiminie sen ne kadar yaramaz oldun."
"Maç mı ben mi?"
"Bu sorumu yah? Tabiki d-"
"Biliyorum, ben."
Egoist bir köpek olabilirdim. Fakat söz konusu sevgilim olunca yavru bir kediye dönüşebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dangerous Boy | Jikook
FanfictionHer şey Jungkook'un dondurmacıya uğramasıyla başladı...