18. Bölüm

347 21 3
                                    

Multimedia'da Berk var.

Gözlerimi açtığımda şiştiğini hissedebildim. Etrafa göz gezdirdim. Siyah ipek bir nevresimi olan iki kişilik büyük bir yatakta yatıyordum. Duvarın biri boydan boya camdı. Geri kalan her şey bembeyazdı. Doğrulduğumda karşımdaki komodinin üstündeki kelebek desenli aynadan yansımamı görüp rezil bir durumda olduğu anladım. Makyajım akmıştı. Gözlerimin çevresi simsiyahtı. Aynanın hemen yanındaki banyo kapısını görünce nevresimi üzerimden atıp yataktan kalktım. Banyoya doğru yürürken “Uyanmışsın” diyen sesle irkildim. Hızla arkamı döndüğümde dağınık saçlı hafif kirli sakallı giydiği dar tişörtten anladığım üzere vücut çalışmış bir adam vardı. Telaşla “Sen kimsin” dedim. “Iıı şey ben kendimi tanıtmaya vakit bulamadım dün. Sen biraz kötüydün de” derken zaten dağınık olan saçlarını karıştırıyordu. “Ah evet hatırladım. Beni buraya sen mi getirdin” dedim. “Evet, aslında seni evine götürecektim ama uyuyakaldın. Uykun baya derinmiş seni uyandıramadım” “Otelde kalıyorum. Ama sorun değil teşekkür ederim” “Akşam etmiştin aslında. Önemli değil. Üstündekiler pek de rahat durmuyor” derken gardırobun kapağını açıp tişört ve eşofman çıkarttı. “Biraz büyükler ama daha rahat olduklarından eminim” dedi ve yatağın üstüne bıraktı. “Teşekkür e…” “Tamam tamam. Önemli değil. Her seferinde teşekkür etmene gerek yok” deyip samimi bir şekilde gülümsedi. Utanmıştım. “Peki… İzin verirsen banyoyu kullanabilir miyim” “Tabii ki. Ben aşağıdayım, kahvaltı hazırlamıştım işin bitince inersin” deyip odadan çıktı. Garip bir şekilde kanım ısınmıştı bu çocuğa ya da adama. Yani yaşını anlamak zordu. Banyoya girip makyajımı sildim. Şişmiş gözlerime yapacak pek de bir şey yoktu. Tişört ve eşofmanı giydikten sonra saçımı da ev topuzu yapıp aşağı indim. Geniş bir salondan geçip şirin bir mutfağa girdim. Masadaki son rötuşlarla ilgileniyordu. “Evin güzelmiş” dediğimde sesimle irkilip hızla arkasını döndü. “Korkuttum mu” dedim endişeli bir sesle. “Yok, önemli değil. Gelsene.” Deyip sandalyenin birini geri çekti. Çektiği sandalyeye otururken “Çok zevkli seçimler” dedim. “Annem iç mimar onun eseri” deyip karşımdaki sandalyeye kuruldu. “Tam olarak tanışmadık. Ben Berk” “Ben de Eslem” dedim. Tabağına bir şeyler alırken “Dün baya kötüydün. Kim üzdüyse değer verdiğin biri herhalde” dedi. “Bu konu hakkında konuşmak için hazır değilim” “Ah… Şey… Peki… O zaman söyle bakalım kahvaltı nasıl olmuş” “Nefis görünüyor ellerine sağlık” dedim. “Ee otelde kaldığına göre buraya tatile geldin” “Evet. Okulun tatil etkinliği işte” “Güzelmiş. Lise üniversite?” “Lise son. Sen?” “Ben üç yıldır sınavlara hazırlanıyorum ama bir sonuç alamadım. Sanırım bu seneden de bir şey çıkmayacak” “Neden öyle düşünüyorsun ki” “Ben pek de zeki sayılmam, çalışmıyorum da. Hem bir amacım yok” dedi. Cevap vermeyip onaylarcasına kafamı salladım. “Geceden beri telefonun susmadı. Yankı diye biri sürekli arayıp mesaj attı” “Açmadın umarım” dedim telaşla. “Yok, hayır sessize aldım” dedi. “İyi yapmışsın. Şu sıralar konuşmak istediğim biri değil. Neyse beni boş ver. Kendinden bahset az da. Evde tek mi kalıyorsun”  “Evet. Aslında İstanbul’daydım ama oradan sıkıldım. Burada yaz kış tatil kafası güzel oluyor.” “Oh rahat valla” dedim gülerek. O da portakal suyundan bir yudum alırken beni onayladı. O haliyle bir anda Yankı’ya benzemişti. Karşımdakinin o olmasını öyle çok isterdim ki ama ona çok kızgındım çok kırgındım. Yaptığının bir açıklaması bile yoktu. Bize nasıl yapabilmişti? Bir yanım ona sorular sormak kızmak bağırmak istiyordu diğer yarımsa ne yüzünü görmek ne de sesini duymak istiyordu. Elimde olsa bırakıp eve geri dönerdim. Aslında yapabilirdim bunu. Ama gidemiyordum işte. Yaptıklarının hesabını sormak istiyordum. O kızla sarmaş dolaş halleri gözümün önüne geldikçe kafayı yiyordum. Gözlerim dolmuştu. Berk’in “Heey ne oldu” deyip el sallamasıyla tüm düşüncelerimden sıyrıldım. “İyi misin?” “İyiyim. Ben artık gideyim” deyip ayağa kalktım. O da benimle birlikte kalkıp “Ne acelen var” dedi meraklı gözlerle. Gerçekten kalmamı istiyordu. “Arkadaşlarım merak etmiştir. Yaptığın şeylerin borcunu ödeyemem çok sağol” dedim. “Anlaşılan gitmeye kararlısın. Bırak o zaman ben bırakayım seni” dedi. “Zaten onca şey yaptın benim için” dedim mahcup bir ifadeyle. “Hadi yukarıdan eşyalarını al gel bekliyorum seni. Ah bu arada üstünü değiştirmek için uğraşma sende kalsın.” dedi. “Gerek yok. ” “Lütfen kalsın. Seni tekrardan görmek için bahaneye ihtiyacım var” deyip göz kırptı. Utana sıkıla merdivenleri çıkıp çantamı elbisemi alıp aşağı indim. Aynanın karşısında saçını düzeltiyordu. Beni görünce arabanın anahtarını alıp kapıyı açtı. Arabanın yanına geldiğimizde de arabanın kapısını açıp “Buyurun küçük hanım” dedi. Şoför koltuğuna oturduğunda “Gerçekten o kadar küçük mü gösteriyorum” dedim. Kahkaha atıp “Alındın mı” dedi. “Yok, sadece tanıdığım tüm erkekler bana küçük diyor.” “Onların neden dediğini bilmiyorum ama bana tatlı ve sevecen geldiğin için öyle dedim” deyip arabayı çalıştırdı. Otelin önüne gelene kadar ben ona kendimden o da bana kendisinden bahsetti. Geldiğimizde “Sanırım telefon numaranı almalıyım” dedi. “Neden?” “Seninle son görüşmemiz olsun istemiyorum çünkü” deyip burnumu sıktı. “Mantıklı bir neden” deyip gülümsedim. Ardından telefon numaramı söyledim. Vedalaşıp arabadan indim. Araba gidene kadar ardından bakıyordum. Yankı arkamdan yaklaşıp “Kimdi o?” dedi. Ürkerek arkamı döndüğümde Yankı’nın yüzünü görüp geri çekilmem bir olmuştu. Kendime gelip “Seni ilgilendirmez” dedim otelin kapısına doğru yürürken. “Saçmalama Eslem. İntikam almaya çalışıyor olabilirsin ama bunu gerektirecek hiçbir şey olmadı. Yemin ederim. O kız…” “Yankı! Sus!” dedim keskin bir sesle. Kolumu sertçe tutup “Bak o kızla aramda hiçbir şey olmadı. En azından senin gibi benim kıyafetlerimi giymedi o kız” dedi boydan boya beni süzerken. Yaptığı imadan dolayı aşırı sinirlenmiştim. En önemlisi kırılmıştım. Tokat attıktan sonra kolumu elinden kurtarıp hızla asansöre yöneldim. Biner binmez de gözyaşlarım damla damla dökülüverdi. Yaptıklarıyla söyledikleriyle beni o kadar şaşırtıyordu ki. Tanıdığım Yankı bu değildi. İçimde kendisini tamamen bitirmişti. Ve bu sadece içimdeki ona değil bana da zarar vermişti. Kalbim acıyordu. Onu affetmeyecektim.  

Lütfen votelarınızı eksik etmeyiniz emeğe saygı :))

Uykucu KüçükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin