✴4. bölüm✴

8 2 1
                                    


Shawn Mendes # in my blood

Bu gün

Ağlıyordum. Hala o güne olan lanetimi kusarcasına ağlıyordum. Düşünüyordum; o gün o uçurumdan dönünce Toprak beni görmeseydi ben onun gözlerinde o kıskançlığı bulamasaydım ve karşısından öylece geçip gitseydim ne olurdu? Yine böyle oyuncak gibi hisseder miydim? Yine benliğimi unutur muydum?

Hala yürüyordum nefesim kesik kesik çıkıyor ve yine kesik kesik giriş yapıyordu ciğerlerime. Ayağım tökezliyor, içinde bulunduğum girdapta çıkış yolu bulamıyordum. Beynimi taşıyamayacak gibi gelirken birde arabaların korna sesleri daha da ağırlaştırıyordu bulunduğum konumu , daha çok sendelemeye başlıyordum gözlerim kararıyordu.

Hâlimi gören bazı sürücüler arabalarından çıkıp yardım etmek istiyordu. Yanıma benden biraz daha büyük genç bir adam geldi " İyi misiniz?" dedi ilgili bir sesle. Kendimi tutamadım sarsıla sarsıla ağlarken kahkahalarla gülüyordum, bana tuhaf bakmaya başlıyorlardı, deli olduğumu sanıyorlardı. Aklımda hala yanımdaki bana tuhaf bakan adamın sorusu vardı. Ben iyi miyim? Eminim iyiyimdir(!). Zaten neden iyi olmayacağım ki sonuçta daha on yedi yaşımda altından kalkamayacağım bir hüzün, yitirilen bir güven duygusu ve kaybedilen bir benliğim yoktu değil mi?

Ben benliğimi koca bir ihanetin baş rolü olduğumda kaybettim.

Evet daha bir kaç saat önce sevdiğim çocuğun aslında beni kandırdığını, beni hiç sevmediğini, ihanete uğradığımı öğrendim bu ciğerimde doluşan havanın bana acı vermesine, acının bütün iliklerime doluşmasına sebep oldu. Gerçekten artık vücumu pelte gibi hissediyordum, nefes aldıkça aldığım nefes bile bana dar geliyordu. Düşünüyordum. Ben onu çok seviyordum tamam ama gerçekten beni bu kadar dibe çeken onun beni sevmemesi miydi, yoksa benim iki ay boyunca kandırılmam mı?

Fakat böyle bir çelişki bile saçmaydı bana göre. Ben biliyordum kandırılmayı hazmedemediğimi güvenimin boşa çıktığını. Bu kadar acının sadece sevgi olmadığını. Duygularımla oynanmıştı benim, on yedi yaşındaki bir genç kızın ilk aşkı, aşkı tarafından elinden alınmıştı. Hazmedemedim bunu hazmedemem de.

Artık dayanamıyordum başım dönmeye başlıyor, yürümekten bitap düşsemde vazgeçmiyordum çünkü biliyordum ki yürümekten vazgeçersem benliğime sis bulutları çökecekti ve ben karanlığa gözüm kapalı teslim olacaktım.
Her ne kadar dayanmaya çalışsamda bacaklarım bana ihanet etmeye başlıyordu. Çevredeki insanların tuhaf bakışlarını görebiliyordum. Kimbilir hakkımda ne düşünüyorlardı. Şu an ki halimi tahmin edebiliyordum: eteklerinin uçları çamura bulanan, topukluları elinde, yüzünde akan makyajı, omuzlarından akan çaresizlikle yürüyen - yürümeye çalışan- bitik bir küçük kadın...

Muhtemelen insanlar benim tacize uğradımı falan düşünüyordu ki bakışlarından bunları anlayabiliyordum. Anlamamak güç değil ki zaten yalanda sayılmazdı ben tacize uğramadım fakat yüreğim büyük bir cinayete, benliğim ise tecavüzlerin en büyüğüne uğradı.

Yüreğimde müebbet bir sızı ile hissizliğe hüküm giydim. Bugünden sonra hiç bir şeyin aynı olamayacağını biliyordum. Ruhum ucu yanık bir saman kağıdın yere düşmesiyle başlayan büyük bir yangın gibi tutuşuyordu ve zamanla eminim ki küle dönecekti. Yüreğim bir depremin ana bölgesine ev sahipliği yaparcasına titriyor ve beraberinde bir yıkımı getiriyordu.

Ayaklarım yenilgiyi kabullenmişçesine titriyor, beni daha fazla ayakta tutamayacağını ilan ediyordu. Saçlarım rüzgarda kuş tüyü gibi uçuşmasına rağmen bedenimin üstünde tonlarca yük hissediyordum. Sanki bir ton tuzu ıslatıpta sırtıma bağlamışlar gibi yada denizden kumsala yürürken aniden sudan çıkınca üzerinde bulunan basınç gibi.

Geriye KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin