Evet, Buradayım. Ama neden? Sonuçta ailemin tanınmasıyla var oldum magazin dünyasında. Şimdi bu programda olma nedenim ise merak konusu, hem benim hem de izleyicilerin bilmemesiyle anlaşılıyor ki programın ilk bölümü. Pek televizyon izleyen biri olmadığımdan ne yapacağımız hakkında en ufak bir fikrim dahi yok. Ben Esila Başer. Başer holdingin yöneticisiyim. Birde abim var. Emre... Biricik üvey abim. Pek sevmese de beni var işte öyle biri. Annem, Sevil ve üvey babam, Selim. Babamın ölümü ben tam 8 yaşımdayken olmuştu. Zaten vefatından birkaç yıl önce boşanmışlardı, pek görüşemiyorduk anlayacağımız. Başer holdingin bana babamdan kaldığı için yönetip daha iyi yerlere getirmeye çalışıyordum kendi çapımda. E bir yandan da üniversite ikinci sınıftım. Zorlandığım için babamın yardımcısı Kazım amca bakıyordu benim meşgul olduğum anlarda. Düşüncelerimden beni ayıran şeyin programı sunan kişinin bana seslenmesi oldu.
"Esila, Ares'in gelmesini bekliyoruz ama daha fazla geç kalamayız. Canlı yayın olacak ve Ares geldiği gibi size neden burada olduğunuzu açıklayacağım. Ama gelene kadar idare edelim lütfen."
Tamam anlamında kafamı salladım.
Çok geçmeden "3,2,1 kayıttayız" sesi duyuldu.
Adının Gözde olduğunu öğrendiğim sunucu konuşmaya başlar başlamaz hafif bir tebessümle gözlerim onu buldu."Girişi klasik bir şekilde yapıp programımızın ilk bölümüne hepiniz hoş geldiniz diyerek başlamak istiyorum. Bugün ki konuklarımızdan biri Esila Başer. Esila bize birazda kendinden bahseder misin?"
"Merak ettiğin şey nedir Gözde?"
Gözde, koca bir kahkahayla "Sanırım fazla belli ettim." Ufak bir tebessümle kafamı hayır anlamında salladım ve aynı anda "Evet. Biraz." cümlesi döküldü dudaklarımdan. Bu söylemle birlikte sadece gözde değil ekibin tamamı gülmeye başladı. Heyy benim suçum değildi bile. Bana idare edelim diyen oydu.
"Uzatmadan sormalıyım o halde. Gündemde sadece işinle varsın. Fakat hayranların merakla senden gelecek bir haberi bekliyor. Bunlardan biri de duygusal bir bağ? Yok mu bize bir enişte? Biliyorsun magazin dünyasının çoğu şeyden haberi olur fakat seni hiç bir erkek ile duygusal bir bağlılığın duyulmadı. Gençsin, fazlasıyla güzelsin, para desen gani gani-"
"Geç kaldım sanırım, kusura bakmayın."
Diyerek giren kişiyle göz göze geldiğimiz an ikimizde donduk kaldık.Daha önce görmediğim bu yüz sanki yıllardır tanışıyormuşcasına hissettiriyordu. Ne kadar normaldir tartışılır fakat ben masada Gözde'yle oturmuş alttan ona bakarken hissizleşmiş gibiydim. O ise ayakta bir eli sandalyenin yaslanma yerinde kalmış ve göz bebekleri büyümüş halde bana bakıyordu. Sesleniyorlardı, duymuyorduk... Umurumda değildi. Bana büyümüş ve o eşsiz gözleriyle bakarken olamazdı da. Ellerim masanın altında hafifçe titriyor, avuç içlerim terliyordu. 'Ares...' diye geçirdim içimden, 'Sevilmeyen savaş tanrısı...' Bir an olsun Afrodit olmayı düşledim. Ares'in Afrodit'i. Transa girmiş gibi birbirimize bakarken koca bir kahkaha sesiyle kendime geldim ve gözlerimi karşımda ki meteordan çekmek zorunda kaldım. Ben onun ses tellerini ilk kahkaha atışında söküp gitarıma bağlamalıydım. Bu işi sonraya da erteleyebilirdik değil mi?
"Sanırım artık bir eniştemiz oldu sayılır. Ne dersin Esila?" Utançla gözlerimi kaçırdım. Karşıma baktığımda dev cüsseli adamın oturduğunu ve adımı fısıltıyla dile getirdiğini gördüm.
"Öyle bir şey yok tabii ki." dememe kalmadan bize neden burada olduğumuzu açıklaması gerektiğini söyledi. Ares'in bakışlarıyla ona döndüm. Heyecandan boğazım kurumaya başlamıştı. Gözlerimi kahverengi'nin eşiz tonunda olan gözlerinden ayırmadan önümde duran beyaz renkli kupadan bir yudum su içtim. Bakışırken "Anladınız değil mi?" denmesiyle refleks olarak "hayır." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afrodit
ChickLitAklı olmayanın işidir, boğulduğu denize aşık olmak... Ve ben inatla aklının olduğuna inanamayanlardanım.