İyi okumalar.
Hikayenin açıklamasına tekrar göz atmanız gerekebilir.Yeni bir alem eklenmiştir.
----------------------------Ormanlık alanda yükselen surların arkasında bulunan büyük bir köy vardı.Köydeki herkes mutlu idi ve herkes gülümseyerek dolaşıyordu köy meydanında.Bu güzel manzarayı bozan tek şey köyün mermer taşından yapılmış Koruyucu Tanrı Maephesti'nin heykelinin önündeki köydeki yaşayan halktan veya oraya ticaret için gelen tüccarlardan dilenen bir çocuktu.
Siyah saçlı,gece kadar siyah göz rengi ve buğday tenli olan bir çocuktu.Çocuğun bu tabloyu bozmasının tek nedeni ise görüntüsüydü.Yırtık ,kirli ve bazı yerleri yamalı olan bir kıyafet ve fazlasıyla kirli ve eski bir ayakkabı giyiyordu.Bu çocuğun yüzünde,ellerinde,kollarında ve bacaklarında morluklar vardı.Bunun tek sebebi ise köy halkı idi.Ticaret için gelen tüccarlar çocuğa bir şey yapmıyor ona parasını veriyordu ve dua ediyorlardı tanrılara çocuk için.
Köy halkı, bu çocuğa baktıkça daha da tiksiniyordu her gün.Köylüler bu çocuğu sevmemesinin birkaç nedeni vardı.
Bunlardan ilki çocuğun herhangi bir anne-babaya sahip olmamasıydı.Kimse çocuğun ailesinin kim olduğunu bilmiyordu.Akrabası veya ailesinin yakın arkadaşlarından biri de yoktu varsa bile bilinmiyordu.İkinci neden ise çocuğun bu köyden olmamasıydı.Zaten o köyden olsa halk çocuğa sahip çıkardı.Bu çocuk köyün avcısı tarafından köyün surları dışında köye saldırmaya gelen canavarlara karşı devriye gezerken bulunmuştu ve köye getirilmişti.İlk başta herkes ona acımıştı ailesi falan olmamasını umursamamıştı bunun nedeni avcıydı.Çünkü avcı köyün temel dayanaklarından biriydi.
Avcı köydeki yaşı gelmiş çocuklara nasıl gelişim yapacağını öğretirdi ve köyün canavar etlerinden geçimini sağlamasına yardım eder ve onları korurdu.
Üçüncü neden ise bu çocuğun avcının ölümüne sebep olmasıydı.Kimse tam olarak nasıl olduğunu bilmiyordu ama bildikleri tek şey çocuğu kurtarmak için kendi hayatından vazgeçmiş olmasıydı avcının.Avcının ölümü sebebiyle geçimleri düşmüştü köyün.İleri ki zamanlarda köyün lideri bir asker gurubu tutmuştu avcının yerine ve her yıl ciddi bir para veriyordu.Ve köyün çocukları artık gelişim yolunda ilerliyemiyordu. Önceden çocuklarına nasıl ilerleneceği anlatılırdı ama artık onlar için bunu yapacak biri yoktu.
Bu nedenlerden ötürü o çocuktan ölesiye nefret ediyorlardı.Bu yüzden onun en küçük bir yanlışına,yanlış olmasa bile hemen çocuğun bir kabahatini arayıp,çocuğu ölesiye döverlerdi.Örnek verecek olursak yanlışlıkla bir adama çarptığı için adam onu,onun kıyafetini bilerek kirlettiği için ölesiye dövmüştü.Köylü halk ise kılını dahi kıpırdatmamıştı.Hatta adamı içten içe övmüşlerdi.Köyün bazı yaşlıları ona acıyan ve para veren tek kişilerdi.Ticaret için bulunanlar ise köylünün işine karışmıyordu ama çocuğa acıyorlardı.
Köyün iş sahibi olanları ise ona para kazanması için görev veriyordu.Yetişkinlerin yaparken zorlandığı türden olan görevlerden.Kovayla köyün su deposuna su taşımak,köyün yakacak deposunu kış için doldurmak için çocuğu önceden kesilmiş olan ağaçları toplatmaya gönderiyorlardı.Çocuk bunları yapabiliyordu ama fazlasıyla yoruluyordu.Köylü halkı bu durumun gidişatına daha da sinirleniyordu.Parasını veriyorlardı ama normalde bu işi yapan kişilerin aldığı paranın çeyreği kadarını alıyordu.Bu ona yetiyordu bir ekmek de olsa alıp açlığını giderebiliyordu en azından.
Köylü halkın çocukları da onunla uğraşırdı.Bu çocukların aileleri de onların bu davranışına bir şey demez hatta sevinirlerdi ve bunu gizleme gereği duymazlardı.Bir keresinde çocuk bu bu çocukların birinin direk yüzüne baktığı için ölesiye dayak yemişti.Köylü halk gereğini yapmayarak onları ayırmamış sanki bir idam izlermiş gibi izlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miereta
ФэнтезиSiyahın her tonunun hakim olduğu bir odada 5 kişi bir daire oluşturmuştur.Bu dairenin ortasında ise bi bebek duruyordu. İçlerinden birine konuşmaya başladı. "Bugün hepiniz bana olan sadakatiniz ve diğer bağlar ile buradasınız.Ölümü göze alıp buraya...