İsviçre'ye gitmelerine son bir gün kalmıştı. Burçak çok heyecanlıydı. Kedileri Sofi'yi bir haftalığına Beste'nin annesi Tülin Hanım'a bırakacaklardı. Burçak valizine test kitapları ile okuma kitaplarını koydu. Tam herşeyi koyduğunu düşünmüştü ki, aklına harita geldi. Tabi ya! İsviçre'ye haritasız mı gidecekti? Hemen kitaplığından haritayı aldı ve valizine koydu. Derin bir nefes aldı. Birden annesinin sesini duydu:
-Burçak, salona gelir misin?
-Tamam anneciğim.
Salona geldi. Annesi konuşmaya başladı:
-Haydi,hazırlan.
-Neden?
-Aslılar ile birlikte tatlı yemeye gidiyoruz.
-Oleyyy! Hemen hazırlanıyorum anneciğim.
Odasına koşar adımlarla gitti. Üzerine yeşil bir kazak, altına ise yırtık kotunu giydi. Saçını tarayıp at kuyruğu yaptı.Boynuna en sevdiği kolyeyi taktı. Dişlerini fırçalamak için banyoya koştu. Bileğine bilekliğini, kulağına da küpesini takmadığını fark etti. Odasına gidip taktı. Çantasını takmış, ayakkabı ve cekedini giydi. Artık hazırdı. Annesi de hazır olunca kapıyı kilitleyip çıktılar. Arabaya bindiler.
Kafeye gittiklerinde Aslı ve annesi Filiz Hanım ortalarda gözükmüyordu. Güzel bir masa seçip oturdular. Aslılar da gelince birer waffle ve kahve söylediler. Filiz Hanım ve Gülsüm Hanım konuşurken Aslı ve Burçak da şöminenin önündeki minderlere oturdular. Aslı:
-Çok güzel bir şey oldu çok güzel bir şey oldu.
-Kızım ne oldu?
-Çok güzel bir şey.
-Kızım anlat artık çatlatma insanı!
-Ne oldu biliyor musun?
-Sen anlatmadan nasıl bileyim ben müneccim miyim?
-Öff. İnsanda hiç heyecan bırakmıyorsun ki...
-Yarına kadar anlatacak mısın?
-Tamam tamam anlatıyorum.
-....
-Annemler...
-Eee?
-Benii...
-Ay kızım hadi çıldırtma beni!
-Tamam tamam.Annemler beni İngiltere'ye götürüyor.
-Vaaay. İşte bu süpeeer! Eee ne zaman gidiyorsunuz?
-Cuma günü! Biletler iki ay öncesinden alınmış ama ben daha yeni öğrendim.
-Çok sevindim kankacım. Şimdiden söyleyeyim oradan fotoğraf ve hediye getirmezsen darılırım.
-Tamam canım merak etme sen. Ama bir şartım var.
-Neymiş efendim?
-Sen de İsviçre'den bana hediye getir. Bir de fotoğraf. Aynı kurallar geçerli.
-Tabi ki efendim.
-Hazırladın mı valizini?
-Çoktaaan. Allah aşkına bu soru bana sorulur mu?
-Sormam hata. Dur kız bir fotoğraf çekilelim.
Fotoğraf çekildiler. Aslı:
-Kaç gün kalacaksınız İsviçre'de?
-Bir hafta yani yedi gün. Siz?
-Biz de.
-O zaman tatil dönüşü ilk cumartesi buluşalım. Yani bu cumartesi değil haftaya cumartesi. Ne dersin?
-Süper derim. Hem sen bana bulduğun şeyleri anlatırsın. Haritada bahsedilen yerleri nasıl bulacaksın? Nasıl gideceksin?
-Esra ablama her şeyi anlatacağım. Onun ağzı sıkıdır. Beraber dolaşma bahanesiyle gider geliriz.
-Mantıklı. İşin zor ama başaracağına eminim. Kalbim seninle. Ben sana güveniyorum.
-İnşallah canım inşallah.
-Kendine dikkat et oralarda.
-Tamam anne!
Gülüştüler. Gülsüm Hanım ve Filiz Hanım geldi. Filiz Hanım:
-Oo hanımlar sohbet koyu herhalde. Sohbeti bölmek istemezdik ama saat yediye geliyor. Yavaş yavaş kalksak iyi olur. Burçaklar yola gidecek malum.
Gülsüm Hanım:
-Evet kalkmak zorundayız. Aslılar da dönünce yine buluşursunuz. Zaten birkaç hafta sonra hep beraber olacaksınız.
Filiz Hanım:
-Bak Gülsümcüğüm ne diyeceğim.Bu gece sizi havaalanına kim bırakacak?
-Kendi arabamızla gideriz. Havaalanında kalır.
-Hiç gerek yok ben sizi bırakırım.
-Yok canım gerek yok...
-İtiraz istemiyorum. Eşim İzmir'e gitmişti. O da o saatlerde burada olacak. Onu almak için zaten gideceğiz.
-Peki madem. O zaman biz de sizi havaalanından alırız. Dönüş saatiniz belli mi?
-Evet. Uçağımız sabah saat altı gibi burada olacak. Ama size zahmet olmasın.
-Lafı mı olur?
-E iyi madem.
Vedalaştılar.Burçak ve annesi eve gidip kedileri Sofi'yi aldılar. Tülin Hanım'a bırakmak için evine gittiler. Bıraktılar ve bir kahve içip eve döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madalyonun Sırrı
Adventure13 yaşındaki Burçak'ın hayatı, gelen esrarengiz mektuplarla değişir. Burçak birden kendini bir serüvenin içinde bulur.