Herkes yemeklerini yedi. El birliğiyle sofra toplandı. Babalar televizyonun başına geçip haber seyretmeye başladılar. Anneler ise oturmuş o doyumsuz sohbetlerini ediyorlardı. İlk odaya giden Burak olmuştu. Ardından Zeynep, Serenay, Burçak ve son gelen ise Esra idi. Esra:
-Evet kuzenler, toplantıyı açıyorum.
Durdu. Yeniden konuşmaya başladı:
-Hatırlarsınız ki yemekten önce aklıma bir fikir geldi demiştim...
Burak:
-Oof abla hadi anlat artık!
Serenay:
-Bir sus Allah aşkına ya!
Burak:
-Tamam ya tamam.
Esra:
- Sohbetiniz muhabbetiniz bol olsun ama bölmek zorundayım. Nerede kalmıştık?
Burçak:
-Aklıma bir fikir geldi demiştim...
Esra:
-Hıh...Hazinenin olduğu yerde bir festival var. Bu festival yarın başlıyor. Benim annem zaten izin verir. Teyzemlerin de izin vereceğini düşünüyorum. Nasıl olsa yanınızda bir büyük olacak.
Zeynep:
-Kim o büyük?
Burçak:
-Sence?
Zeynep:
-Nereden bileyim ben müneccim miyim Allah için?
Esra:
-Tabi ki benim!
Zeynep:
-Ben biliyordum zaten sizi denemek için yapmıştım.
Herkes gülüştü.
Esra:
-Planımız üç kısma ayrılıyor. İlk kısım...
Burçak:
-Büyüklerden izin almak. İzin alınca yine burada toplanalım. İkinci kısmı konuşuruz.
Burak:
-Okey dostum. Hadi gidip izin alalım.
Burçak:
-İlk önce Güler teyzemden izin almalıyız. Güler teyze izin verirse diğerleri de izin verir. O yüzden, Esra ablam gidip Güler teyzemle konuşuyor. Ondan izini alıyoruz. Daha sonra odaya geliyor ve bize haber veriyor. Ardından hep beraber odadan çıkıp doğru annelerimizin yanına gidiyoruz. En şirin halimizle izinimizi istiyoruz. Eğer bir sorun çıkarsa Güler teyzeyi araya sokuyoruz. O da annelerimize diretiyor.İznimizi alınca odaya zafer elde etmiş bir asker misali giriyoruz. Daha sonra planımızın ikinci kısmını devreye sokuyoruz.
Zeynep:
-Vay arkadaş. Bu ne biçim bir plandır ya? Sanırsın banka soyacağız.
Hepsi bir gülüştüler.
Burçak:
-Hee unutmadan eğer büyükler "Biz de sizin yanınızda olalım." ya da "Beraber gidelim" gibi şeyler söylerlerse durumu Esra ablam kurtaracak. "Biz gençler olarak yalnız dolaşmak istiyoruz. Hem zaten yanlarında ben varım. Bir sorun olmaz."diyecek. Eğer bu da tutmazsa ki bu çok küçük bir ihtimal. O zaman koşup Namık eniştemle konuşuyoruz. Namık eniştemden izin kopartıyoruz. Namık eniştem bir kahraman edasıyla mutfağa gidiyor. İzin alıyor. Biz de rahat bir şekilde oraya gidiyoruz.
Burak:
-Bunu çok düşündün mü?
Burçak-Esra-Serenay:
-Buraaak!Esra ablalarına şans dilediler. Ardından Esra ağır çekim ile odadan çıktı.Annesini tek yakalayınca izin istedi:
-Annecim yarın bir festival var da...
-Nerede?
-Sophia'nın yaşadığı yerde...
-Eee?
-Ben de bu festivale gitmeyi çok istiyorum. Acaba diyorum bizim kuzenlerle birlikte mi gitsek?
-Oluur. Yalnız mı gideceksiniz?
-Evet gençler olarak gezmek daha iyi olur.
-Ben izin veririm ama teyzenler ne olacak?
-Merak etme biz onları ikna ederiz. Yani inşallah... Hem olmadı sen de biraz diretirsin.
-Sen bir izin almaya çalış. Olmadı bakarız.
-Yaşşa be annem!
Dedi ve boynuna atladı.Oda
Burçak odada bir o tarafa bir bu tarafa dolanıyordu.
Burak:
-Kuzen bir otur. Başımı döndürdün yeminle. İzin almıştır merak etme.
Burçak:
-İnşallah inşallah.
Tam o sırada içeri Esra girdi. Yüzü asıktı. Burak:
-Yüzün asık hayırdır?
Burçak:
-Yoksa izin vermedi mi?
Serenay ve Zeynep bir o yana bir bu yana bakıyordu. Esra:
-Evet, izin vermedi. Yarın başka yere gidecekmişiz.
Herkes üzgün üzgün otururken Esra gülmeye başladı:
-Şakaaa!İzin verdi tabi ki.
Hepsi birden sevindi. Sonra hepsi birden annelerin yanına gitmek için odadan çıktılar. En şirin halleriyle gittiler. Herkes annesine sarıldı. Gülden Hanım:
-Aaa başınıza saksı düştü herhalde. Hayret!
Serenay:
-Annecim biz sana hep sarılıyoruz zaten değil mi Zeynep?
Zeynep:
-Aynen aynen.
Burçak:
-Biz sizden bir şey rica edecektik.
Gülsüm Hanım:
-Belli oldu neden sarıldığınız. Buyurun sizi dinliyoruz.
Burçak:
-Yarın buraya iki saat uzaklıkta olan bir yerde festival var. Biz de oraya gitmek istiyoruz. Bu yüzden de sizden izin almaya geldik.
Gülsüm Hanım:
-E tamam yarın erkenden yola çıkar, hep beraber gideriz.
Güler Hanım:
-Hep beraber değil Gülsümcüğüm. Çünkü gençler yalnız gitmek istiyorlar. Ne dersiniz? Zaten başlarında Esra olacak. Ayrıca orada bir tanıdığımız da var. Herhangi bir sorun çıkarsa onlar ilgilenir.
Gülsüm Hanım:
-Bilemedim ki şimdi. Varsayalım ki yolda giderken yerde yatan birini fark ettiler.Esra anahtarı arabada bırakıp aşağı indi. O sırada arabaya bir adam bindi ve arabadaki çocuklarla beraber kaçtı. Esra ise orada kaldı. Adamlar belki organ mafyası. Belki de seri katil. Ne olacağı hiç belli olmaz.
Burçak:
-E yuh yani anne! İki dakikada senaryo yazdın burada.
Gülden Hanım:
-Öyle deme Burçakcım. Neler neler görüyoruz Müge Anlı'nın programında. Çocuğa diyorlar ki ben senin babanın arkadaşıyım. O da inanıyor. Sonra çocuğun cesedini buldular. Allah korusun ya böyle şeyler olursa? Bence gitmeyin.
Burak:
-Al işte bundan korkuyordum.
Güler Hanım:
-Birdiler iki oldular.
Esra:
-Zaten dünyanın bütün seri katilleri, organ mafyaları, psikopatları "şu kuzenler uzun yola çıksalar da onları öldürsem" diye düşünüyorlardı ya!
Burçak:
-Anne lütfen izin ver. Bak zaten yanımızda Esra ablam da olacak.
Serenay:
-Evet annecim lütfeeen lütfeeen.
Hepsi en şirin halleriyle gülümsüyorlardı.
Gülsüm Hanım:
-E iyi madem izin veriyorum ama dikkatli olun.
Gülden Hanım:
-Madem ben de izin vereyim. Gülsüm'ün dediklerine katılıyorum. Esra'nın sözünü dinleyin.
Burçak:
-Yessss beeee! İşte bu! Çok teşekkür ederiz çok teşekkür ederiz!
Hepsi birden annelerine sarıldılar.
Odalarına büyük bir zaferle gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madalyonun Sırrı
Adventure13 yaşındaki Burçak'ın hayatı, gelen esrarengiz mektuplarla değişir. Burçak birden kendini bir serüvenin içinde bulur.