2.BÖLÜM/İZİN VER!

7 0 0
                                    

-HAVİN-

Gece boyu uyuyamamıştım. Geçen hafta olan olayları düşünmekten kafam durdu, kendimi işe veremiyorum bir türlü. O adam kimdi, kafeye niye girdi, niye hiçbir şey demeden gitti? Kafamda buna benzer bir ton soru var. Ona kim olduğunu sorduğumda tek kelime etmeden kafeden çıkıp gitmesini seyrettim resmen. Ben onun arkasından bakarken Deniz elinde poşetle içeri girmişti. Böylece arkasından bakmayı bırakmıştım yabancı adamın. Onu şüphelendirmeden yemeklerimizi yedikten sonra da eve dönmüştük.

O bir hafta boyunca Deniz'le kafenin bütün eksikliklerini tamamlamaya çalıştığımız için arada sırada aklıma gelen o gizemli adamı da düşünmemeye çalışıyordum. Aklımdaki soru işaretlerini gidermek istesem de onu bir daha görebileceğimi hiç zannetmiyordum. Kafamdaki düşünceleri kovalayıp kafeye gitmek için bir taksi çağırdım. Taksiciye adresi verip kafamı cama yasladım. Kısa bir süre sonra taksi kafenin önünde durduğunda gördüğüm manzara karşısında şoka girmiştim resmen. Ücreti öder ödemez taksiden indim ve karşımda duran kişinin varlığından emin olmak istercesine gözümü kapattım. Ondan geriye doğru sayıp, gözlerimi açtığımda hala kafenin kapısında kulağında kulaklık takmış, gözleri kapalı adamı gördüğüme göre olanlar tamamen gerçekti! Bunun farkına vardığımda ona doğru yürüdüm ve koluna dokundum. Anında gözlerini açan ve kulaklığını çıkaran adama şaşkınlıkla bakmakla meşguldüm.

HAVİN: Siz kimsiniz ve burada ne işiniz var?

BARAN: Buradayım çünkü size bir özür borçluyum. Geçen gece sizi çok korkuttuğumun farkındayım. Aslında hemen ertesi gün gelecektim sizden özür dilemeye. Ama çekindim. O gece biraz sarhoştum, arabamı bile bulamayacak bir haldeydim. Bardan çıkmıştım ve o an yağmur yağmaya başladı. Yürümeye başladım. Kendimi açık olan herhangi bir yere atmak istedim. Işığı görünce doğal olarak içeri girdim. İçeride kimseyi bulamayınca da üst kata bakma gereği duydum. Gerçekten kendimde değildim. Sizi korkuttuğum için tekrar özür dilerim.

HAVİN: Tamam, sorun değil. Zor bir geceydi sanırım ikimiz için de.

BARAN: Hatırlamak bile istemiyorum emin olun. Bu arada kendimi tanıtmadım kusura bakmayın. Ben Baran. Baran Karayel.

HAVİN: Havin. Havin Tiryaki. Dediğim gibi sorun değil Baran Bey. Sadece biraz şaşkınlık yaşadım o gece doğal olarak. Özrünüzü kabul ediyorum.

BARAN: Çok teşekkür ederim gerçekten. Tanıştığımıza çok memnun oldum Havin Hanım. Ben sizi daha fazla işinizden alıkoymayayım. İyi günler.

HAVİN: İyi günler.

Arabasına binip giderken arkasından bakıyordum. Deniz'in geldiğini bile fark etmemişim. Kapıyı açıp kafeden içeri girdik. Çantamı askılığa asıp, saçlarımı toplamaya başladım. Dün akşam bütün eksiklikleri tamamladığımız için bugün kafenin ilk günüydü bizim için. Deniz yerleri süpürürken ben de masaların tozunu almaya başladım. Aklım sürekli az önce Baran Bey'le yaptığım konuşmaya gidiyordu. Deniz dalgınlığımı fark etse de bir şey sormuyordu bana. Yerleri silmeyi bitirdiğinde marketten eksik kalan şeyleri almaya gitti. O gittikten yaklaşık beş dakika sonra kafenin kapısı açıldı. Hoş geldiniz diye arkamı döndüğümde karşımda güzel bir kız duruyordu. Gülümseyerek bana doğru geldi.

CEMRE: Merhaba, kolay gelsin. Burası yeni açıldı sanırım. Daha önce hiç dikkatimi çekmemişti.

HAVİN: Evet, daha bugün açıldı kafemiz. Hatta ilk müşterimiz sizsiniz an itibariyle.

CEMRE: Çok sevindim. Hayırlı olsun. Cemre ben, bir arka sokaktaki ana okulunda öğretmenlik yapıyorum. Sanırım bundan sonra sık sık görüşeceğiz.

YAZ YAĞMURUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin