Gecenin geç saatlerinde gözlerim hiç girişi olmayan sokaklarda arıyor arkadaşımı. Sabahlardan bir haber beynimi yiyor. Bunu kabullenmek istemiyor, atılan oku kalkanımla engelliyordum. Bir zehir ki bir zehir bu sözcükler. Kafamın içini yangına çeviriyor, yakıyor her bir düşüncelerimi. Kablolarım birbirine destek olmak için kabarıyor, ben bunu kaldıramıyordum.
Kafamın gri duvarlarını delerek bir cümle geçiyor. "Yoongi, çok üzgünüm. Daha yeni duydum." Telefonun hoparlöründen bir ses yankılanıyor havasız evimde. Bu arkadaşımın sesi. Sevinmem gerekirken aksine bir hüzün sarıyor bütün yaşanmışlıklarımı. Kafamın içinde yine aynı kelimeler hareket ediyor. 'Kaldıramıyorum, kaldıramıyorum, kaldıramıyorum.'
Ahizeye yaklaştırıyorum dudaklarımı. Hattın diğer ucundaki arkadaşıma fısıldıyorum.
"Kaldıramıyorum."