◀Burada Kalabilirsin▶

22 2 0
                                    

Saât yedi'ye geliyordu, yinede çocuk sesi eksik olmuyordu sokaktan... Bense hafif dalgalarla süslenmiş kumral saçlarımı bol bir topuz yaparak atmıştım kendimi yatağa. Birkaç dakikamı böyle harcamıştım işte. Olsun, başka ilgilenmem gereken önemli bir konu yoktu ne de olsa... Bu 'randevu' pekde heyecanlandırmıyordu beni aslında. Skeç her zamanki gibi aynı olacaktı muhtemelen. Oğlan gelip benim ile konuşacak, az bir vakit sonra ise sıkılıp gidecekti... Böyle olurdu çoğunlukla. Düşünmemem gerekiyordu bunları. Normaldi zaten verdikleri tepki. Ben pek de iç açıcı biri değildim neticede...Yatağımda doğrulup dikkatimi aynaya vermiştim. Yansımamı dikkatlice bir süzdüm. Yansımamı izleyişimin ardından bir saniye bile geçişinde daha da kusur buluyordum kendimde... Yüzüm soluk, saçlarım cansız, ve donuk bir ifadeye sahiptim. Yeşil gözlerim her ne kadar insanın dikkatini çelsede bir kaç süre sonra bakışlar göz altı torbalarıma kayıyordu. Çirkindim işte. O kadar.

Telefonum çalmaya başlamıştı. Kim neden arıyor olabilirdiki beni (?) Sonra gözüm saâte kaymıştı. Yarım saâttir burada oyalanmışdım. Arayanlar kızlardı. Umarım kızdırmamıştım onları... Aceleyle fırlamıştım yataktan. Üzerimdeki beyaz,dantellerle süslenmiş olan elbiseme uygun, bordo-msu ayakkabılarımıda giydimmi tamamdım. Hızla çıkmıştım evden. Kızlar suratlarını asmış bekliyorlardı beni. Gecikmem sebebiyle özür dileyip hemende yerleşmiştim arabanın arka koltuğuna. Abby beni bir iyice süzmüştü oturuşumun ardından,

"Çok guzel olmuşsun."

Teşekkür etmiştim. Ve yolun devamını kafamı cama yaslıyıp dışarıyı izleyerek geçirdim. Ve işte sonunda varmıştık randevumun gerçekleşeceği restaurant'a...

Kızlar bana papatyalar ile süslenmiş bir taç taktılar. Böylelikle o erkek beni tanıyabilecekmiş.

"Hadi gir içeriye. Güzelsin güzel."

Kızlar sonunda beni överek gönderdi restaurant'a. Restaurantta masaların üstüne kırmızı örtü serilmiş, örtünün üstüde mumlarla süslenmişti. Duvarlara güzel tablolar asılmıştı. Kısacası bu restaurant baya bir şıktı. "Güzel, değilmi?"

Arkamdan işittiğim genç bir adamın sesi ile irkilmiştim bir an. Ama toparlamam kısa sürmemişti kendimi. Kimdi ki bu adam?

"Evet, fena değil..." Sözlerimi sermiştim genç adamın önüne. Her ne kadar büyülenmiş olsam da restaurant'ın güzelliği ile, bunu belli etmeyecektim tabiikide. Konuşurken adamın yüzüne bile bakmamıştım doğrusu. Bakmaya ihtiyaç duymamıştım. Tanımıyordum zaten adamı.

"Papatya tacı... Masamıza geçelimmi?"

Papatya tacımı? Bu muydu benim randevumun olduğu genç adam? Sonunda dayanamayıp bakmıştım adamın yüzüne. Sarışın, gözleri mavi ve uzun boylu bir adamdı. Kısacası mükemmelliğin vücut almış haliydi. Onun yanında kendimi çok değersiz ve çirkin hissediyordum. O kadar güzeldi ki kendisi...

"P-peki." Kolunu koluma dolayıp 'masamıza' götürmüştü beni. Gelip  benim için sandalye çekmişti. Tam bir lady halime bürünüp oturmuştum sandalyeme. Bir kaç dakika konuşmuştuk birbirimizle. Sonradan yemeklerin gelişi ile ara vermiştik sohbetimize. O kadar guzeldi ki herşey.  Genç adamın adı 'Jacob' mış meğer. Bana kendisine 'Jake' diye hitab etmemi istedi bende tamam deyip devam ettim yemeğe. Yarım saât sonrası gibi konuşacak başka bir konumuz kalmamıştı. Resmen bakışlarımız ile başlamıştık iletişime.  O bana, ben o na... Baktık sadece baktık. İlk Jake olmuştu bakma oyunumuzu bozan. Sıkılmıştı. Bu her halinden belliydi zaten. Bense o'na bakmaktan keyif almıştım aslında. Mavi gözleri hipnotize ediyordu beni resmen.

  "Canım sıkıldı... Buradan çıkıp eğlenmeye ne dersin?" Gözlerimi pörtletmiştim o nun bu sorusuna karşılık. Ne demek istediğini anlayamamıştım bir türlü. Sonunda zihnimdeki dolaptan çıkarmıştım sözlüğümü ve aramıştım o kelimelerin anlamını tek tek. Bir sonuca bağlandığımda şaşırmış ifademin yerini, gözlerinden alev çıkaran bir ejderha almıştı. Kızgınlıktan kulaklarım yanmaya başlamıştı âdeta.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 10, 2014 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Armağan Where stories live. Discover now