Kalbimdeki çatlak dudaklarıma kadar sızmış, o gecenin anısını zihnimde tekrar tuşuna basarak ezberletmeye çalışıyordu bana.
O geceden sonra her şey daha da karmaşık bir hâl almıştı.
Grup üyeleri eve gelmiş ve ben apar topar hepsiyle vedalaşıp çıkmıştım. Aylar geçmiş, ne arayıp sormuş ne de bir mesaj atmıştım. Aynı şey onun için de geçerliydi tabii... Bu sırada biz de geri dönüşümüzü gerçekleştirmiş, hatta bütün promosyonlarımızı bitirmiştik bile.
Tek eksik oydu.
Eksik yanım...
Sadece gelmesi gerekiyordu. Gelince düzelecekti her şey. Tamamlanacakı bütün yarım kalan manzaralar. Kalbimdeki kelebekler tekrar canlanacak, yitirilen her şey yeniden hayat bulacaktı.
Şirkette öylece dolanıp saçma şeylerle uğraşırken, birden alt katta bir gürültü meydana geldi.
“BİZ GELDİİK!” diye bağıran Jackson’ın sesini duyduğumu sanmıştım ama kendimi inandırmamaya çalıştım. Hepimiz ayağa fırlayıp merdivenlerin oraya yöneldiğimizde kalp atışlarım saniyede binbeşyüzaltmışdokuz kez atıyordu sanki.
Merdivenlerin başına ulaştığımda yanılmadığımı anladım.
Gelmişlerdi.
Gelmişti...
Üst kata çıkıp koridorun başında durduklarında, biz de koridorun sonunda, onların tam karşısındaydık.
Herkes bizi görüp yavaşça ortamdan uzaklaşırken, yalnızca ikimiz kalmıştık. Ona karşı olan duygularımı ifade etmeye bütün kelimeler utanırdı çünkü her biri yetersiz kalıyordu.
İlk defa evden farklı bir yerde kalmış ve eve geri dönmüş gibi bir histi.
Birkaç adım ilerledim ona doğru, tepkisini görmek için ve bunu bekliyormuş gibi, kollarını iki yana açışını izledim.
Ona doğru koşup kollarımı boynuna doladığımda da, belimden sıkıca tutup hiç bırakmadığında da, ne çok şey kaybettiğimi anlamamıştım. Çünkü ben zaten her nefes alışımda, kalbimin attığı acı çığlıklarda bunu yaşamıştım.
Gözyaşlarımı tutmakta zorlanırken, “Çok beklettim mi?” demesiyle aslında tutmaya gerek olmadığını fark ettim. Her şeye değmişti.
“Biraz...” dedim dalga geçerek ve en mutlu saniyelerimi geçirmeye devam ettim.
Taa ki, ortaya JYP çıkana kadar.
Buna rağmen yüzümüzdeki gülümseme bir an solmazken, başkanına tüküreyim diye geçirdim içimden. O yanımdaydı. Başka hiçbir şeyin beni üzmesine izin vermeyecek kadar mutluydum.
Gülmenin değerini hatırlayacak kadar ağlamıştım.
Bu bana, bir ömür yeterdi.
Onunla birlikte bir ömür...
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
try to love me | mark x sana [try serisi 2]
Fanficmark: minatozaki sana mark: sana âşık olmama izin verir misin? [try serisinin 2. kitabıdır. Birinci kitabı okumadan bir şey anlamazsınız, bu yüzden sizi birinci kitabı okumak üzere 'try to find me' ye davet ediyorum]