Final*
Deniz domatesleri doğramaya devam ederken çalan zilin sesini duymamıştı bile. Sadece hafiflemiş hissediyordu. Her şeyi geride bırakmış gibi. Melek'e karşı olan son görevini de yerine getirmişti. Onun için mahkemeye çıkmak çok zordu. Babasının sevgilisine tecavüz ettiği gerçeğiyle yüzleşmek çok zordu ama yapmıştı işte.
İnsan her acıya alışıyordu. Kanayan yaralar bir şekilde kabuk bağlayıp yeniden deri oluşturuyordu. Ezgi de onun yeni derisi olmuştu. Canlanmıştı ve önlerinde bir engel kalmamıştı.
Onun bilinmeyen olduğunu uzun zaman önce fark etmişti. Fark etmemek için aptal olmak gerekirdi ama doğru zaman gelene kadar karşısına çıkmamıştı. Beline sarılan kollarla ve sırtında hissettiği suratla doğru zamanı beklediğine memnundu.
"Keşke senin kadar becerikli olsam."
Deniz güldü. "Yemek yapamaman sorun değil. Matematik yapabiliyorsun."
"Matematik yapamaman sorun değil beni sevebiliyorsun. Bunun için sana nobel falan vermeleri gerekir."
"Kendini küçümseme."
"Küçümsemiyorum. Sadece zor bir insan olduğumu kabulleniyorum."
Ezgi Deniz'e sarılmayı bırakıp onu izleyebilmek için mutfak tezgahına oturdu. Deniz elinde kalan bir parça salatalığı Ezgi'ye uzattı.
"Her şey bitti mi şimdi?"
"Bitti güzelim. Sonunda rahatım."
"Iyisin değil mi?"
"İyiyim, benim için endişelenmene gerek yok."
"Ben kendim için endişeleniyorum biraz."
"O niye?"
"Yani şu Romeo ve Juliet konusunun kapanmadığını biliyorum."
"Kendin kaşınıyorsun, ben unutmuştum bile."
"Romeo'yu oynayıp beni kıskançlık krizlerine sokmayacağını söyle lütfen."
"Romeo'yu oynamak için çok yorgunum. Biraz sevgilimle birlikte kafamı dinlemek istiyorum."
Ezgi bir şey demedi. Sadece ne kadar şanslı olduğunu düşünüyordu. İki senedir umutsuzca sevdiği çocuk şimdi sevgilisi olmuştu ve mutluydu. Ne kadar mutlu olacaktı bilmiyordu. Bunun sonsuza dek sürmeyeceğini biliyordu. Ama Deniz'in onu bırakmayacağını da biliyordu. O yüzden anın tadını çıkarmaya baktı.
Dünyanın en şanslı insanıydı. Deniz gibi birine sahip olduğu için değil, anın tadını çıkarmayı öğrendiği için. Deniz bunu öğretmişti ona. Ne olursa olsun hiç bir şey için geç veya erken değildi. İnsan o an canı istiyorsa onu yapmalıydı. Deniz hep böyle söylerdi. Bu yüzden uzanıp sevgilisini öptü.
Deniz bir süre sırıtarak geri çekildi.
"O neydi şimdi?"
"Bana öğrettiğin gibi anın tadını çıkarıyorum."
Son*
Hiç beklenmedik bir anda olduğunu biliyorum. Açıkçası Blind benim hiç bu kadar başarılı olacabilecegini düşündüğüm bir hikaye değildi. Ama buraya kadar çok fazla yol katettik. Hepinize teşekkür ederim.
Blind benim için hep klişe ve çok sade bir hikaye oldu. Özelliği buydu zaten. Bile isteye böyle yazmıştım. Ki böyle yazdığım için de çok mutluyum. Tadında bırakıp çok uzatmak istemedim. Umarım size ve hikayeye yakışır bir son olmuştur. Sapsade ve hayal gücünüzle tamamlayabileceginiz bir son.
Kitabın ikincisi gelmeyecek. Şimdiden bilmenizi isterim çünkü gerçekten sevgili anlarını yazma konusunda berbatım. Ama yayinlayacak bir kaç hikayem daha var. Eğer Blind ı sevdiyseniz onlari da seversiniz. Beni takip edip diğer hikayelerimi okuyabilirsiniz.
Ve bu ana kadar benimle olduğunuz için teşekkür ederim. Sizi seviyorum. ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blind . texting
KurzgeschichtenBilinmeyen Numara: Bu kadar kör olmayı nasıl başarıyorsun? Pizzeria Girl yan kitabıdır. 100917