Jaebum stüdyosunda bestelediği şarkı üzerinde uğraşırken kapı çalındı. Şarkıyı aniden durdurup kalkıp kapıyı açmaya gitti.
"Jackson! Sana kapı şifresini söylemiştim." Derken hemen koltuğuna geri dönüp oturdu.
"Unuttum."
"Tam zamanında geldin. Bana yardım etmen lazım. Şarkıya devam edemiyorum." Jaebum stüdyosundan içeri giren Jackson'ı laf yağmuruna tutmuştu.
"Benden nasıl bir yardım istiyorsun, o kadar yapımcıyla çalışıyorsun?" Jackson şaşkınlıkla dolu bir şekilde söylenirken arkadan gelip tek kolunu Jaebum'un boynuna sardı ve yanağıyla dudağının birleştiği çizgiye öpücük kondurdu.
Jaebum karşılık vermeden bilgisayar ekranına ciddiyetle bakmaya devam ediyordu. "Onlarla çalışacağım kısımla ilgili değil. Şu sözleri okuman lazım, bana ilham vermek için."
Jackson gururla gülümseyip çenesini Jaebum'un kafasına dayadı ve iki kolunu da boynuna sarıp göğsünde ellerini gezdirdi. "Sana ilham mı veriyorum?"
"Bunu soruyor musun? Kaç tane şarkı yazdım... Ama şu sıra neyim var bilmiyorum, sanki besteyle sözler uymuyor gibi... Sen de şarkı yapıyorsun, bu konuda ihtiyacım var." Derken klavyede birkaç tuşa bastıktan sonra şarkıyı açtı.
Jackson şarkıyı dinlerken Jaebum da takıldığı ve aynı zamanda Jackson'ın rap yapabileceği kısımları belirtiyordu. Şarkı bittikten sonra birkaç kez daha dinlerlerken Jackson oldukça ciddi bir tavra bürünmüştü ve bilgisayar başına geçip şarkıyı değişiklik yapılmasını düşündüğü kısma getirdi. "Burada bu sözü söylemek yerine, çok güzel bir hava, desen daha anlamlı olur sanki ve 'hava' derken orayı vurgula. Şarkının ana kısmı burası. Kulağa daha hoş gelir. Dene."
Jaebum o kısmı söylerken tam da Jackson'ın söylediği gibi yüksek notaya çıkarak o kısmı vurguladı ve mükemmel bir sonuç ortaya çıkmıştı. Jackson tatmin olmuş şekilde gülümseyerek Jaebum'a baktı. "Kayıt edelim." Jaebum şarkıyı Jackson'ın gözlerinin içine bakarak söylemeye başladı. Jackson da dirseğini masaya, başını da o eline dayayıp Jaebum'u bir film izler gibi izliyordu.
İkisi de birbirlerine sahip oldukları için çok şanslıydı. Özellikle Jaebum. Bir müzisyenin sahip olması gereken en önemli değere sahipti: ilham. Jackson bu ilhamı ona sağlıyordu. Şarkılarının neredeyse tamamını onu düşünerek, bazen de hayranlarını düşünerek yazıyordu.
"Beğendin mi?"
"Beğenmek ne kelime! Şu an nasıl beğendiğimi kelimelerle anlatamam." Jackson'ın gözleri dolmuştu.
"Ağlıyor musun sen?" Jaebum gülümsese bile Jackson'ı böyle görünce endişelenmişti. Sandalyesini iyice ona yaklaştırdı ve elini Jackson'ın bacağına nazikçe yerleştirip okşamaya başladı.
"Hayır..." Jackson aniden gözlerini kaçırdı ve gözyaşlarını geri yollamak ister gibi tavana baktı.
Bu durum Jaebum'un hoşuna gitmişti ve gülümserken bir yandan elini Jackson'ın bacağından çekip kolunu boynuna sardı ve yanağıyla kulağının birleştiği kısma dudaklarını yakınlaştırıp fısıldadı: "Bu şarkıyı sana yazdım biliyorsun, değil mi?"
Jackson "Ahh!" diye inlercesine bir ses çıkartırken başını önüne eğdi. Nemli gözlerini iki elinin tersiyle sildi. "Biliyordum ama..."
"Ama?"
"Sen söyleyince bir garip hissettim. Böyle... Daha mutlu." Derken gözyaşı tek yanağından süzüldü. Jaebum, Jackson'ı bu halde görünce kendini savunmasız hissetmiş ve gardını ona karşı almak üzere ona daha çok sokulmuştu.
YOU ARE READING
COMPLEX - Jackbum
RomanceHer şey bir kıvılcımla başlar ve her yeri ateşe verir. Önce kendini yakar sonra etrafındakileri. Acımaz hiçbir şeye ve küle döner her şey, herkes... Oysaki kimse ateşe sormaz, yanmak onun sadece görevi. Yaşamak için yanması gerek. Onların da yanmas...