i'm really sorry

3.9K 255 205
                                    

Onu evime getirmişti.

Beni aldattığı kadını evime, evimize getirmişti ve bunun için pişman gibi görünmüyordu bile.

Dayanamıyordum.

Kızım için güçlü kalmak istiyordum ama yapamıyordum. Zayn'e ihtiyacım vardı. Ona bir şans vermeye, evliliğimizi tekrar yeşertmeye gerçekten ihtiyacım vardı çünkü tüm bu olanlar son raddelerimmiş gibi hissediyordum.

Birkaç ay öncesine kadar yaşamayı çok severdim. Ölüm düşüncesi aklıma gelince sular seller gibi ağlarken şimdi benim için tek kaçış yolu ölümdü ama hâlâ korkuyordum.

Kızıma baktım.

Ona annelik yapmak zorundaydım. Aramızda yaşayacak biri vardıysa eğer bu Isabella'dan başkası değildi.

"Al bakalım oyuncağını." dedim Deadpool oyuncağını eline verirken. Bunu Isabella doğmadan önce Zayn ile almıştık. O, Deadpool takıntısını kızına da aşılamaya çalışıyordu ve başarmıştı da. Isabella da daha minicik olmasına rağmen tam bir Deadpool tutkunuydu.

Barbie'siyle Deadpool'u tokuştururken yüzünde bir mutluluk vardı. Kızım bana uzun zaman sonra ilk defa gerçekten annesiymişim gibi bakıyordu.

Yine de hâlâ iyi hissetmiyordum.

Zayn'in tüm bunları neden yaptığını öğrenmeliydim.

Kapı çaldığında Isabella'nın alnına bir öpücük kondurup kalktım ve koridoru geçip kulpu çevirerek açtım.

Onu görmek tüm yorgunluğumu alıyor gibiydi. Bir şey söylemedim, onu sadece olduğu yerde bırakıp yürümeye başladım. Kolumu tutup kendine çevirdiğinde dipdibeydik.

"Bir hoşgeldin bile yok mu, Mia?"

Kolumu ondan kurtarıp derin nefes aldım. O hariç her yere bakıyordum. Bileğimi yavaşça kaldırıp baktı. Geçtiğimiz gece öyle sıkmıştı ki şimdi mosmordu.

Mor olan yere küçük bir öpücük kondurdu.

"Çek o pis dudaklarını." Bileğimi anında ondan kurtardım ve tüm gücümle göğsünden ittirdim. Bunu beklemediği belliydi, dolayısıyla geriye doğru gitmişti.

"Neden yapıyorsun, Zayn?!"

Cevap vermedi. Gözlerinde keyif vardı. Benim bu durumumdan hoşlanıyordu.

"Cevap ver!" Öyle bir bağırmıştım ki boğazlarım acıyordu.

"Sesini alçalt, Mia. Kızımız korkacak." Yüzüne koyduğu sırıtma eşliğinde söylediği cümle ona koca bir vazo fırlatmama sebep olmuştu. Başını sıyırıp yaslandığı duvarda patlayan vazonun tüm kırıkları etrafa yayılmıştı.

"Ah, Mia..." Bana doğru adımlar atmaya başladı. Bense sadece geri geri gidiyordum.

"İsteseydin güzel karıcığım, o vazoyu bana rahatça isabet ettirirdin."

Duvara yaslandığımda iki kolunu da yanımda birleştirdi.

"Ama yapmadın." Güldü. "Çünkü ne yaparsam yapayım beni bırakmayacaksın. Acizsin."

"Yani?" dedim yüzüne karşı. Söylemek istediğim çok şey vardı ama şu an tek yaptığım saçmalamaktı.

"Canımı yakamadın, Mia." Anında ciddileşti. "Ama ben seninkini çok pis yakacağım." Bizi izleyen Isabella'ya bakıp şirince gülümsedi ve ona el salladıktan sonra çıkıp gitti.

Canımı hep yaktığını söylemek istedim.

Evimden siktir olup gitmesini ve o fahişe kadını becererek geberip cehennemin dibini boylamasını.

Yüzünü tekrar görmek istemediğimi.

Ne halt yemek istiyorsa yemesini.

Ama hepsi içimde kaldı. Aynı ona olan sevgim gibi hepsi içimde kaldı.

Ne yapacağını biliyordum. En az adım kadar iyi biliyordum ama bir şekilde ona inanmak istiyordum. Yapmazdı, değil mi? Düşündüğüm şeyi yapmazdı.

Chanel'ı buraya getirip bizim yatağımızda becermezdi.

O yok diye yatmadığım yatağımızda üstüme getirdiği, beni aldattığı o kadını becermezdi.

Değil mi?

Isabella'nın yanına dönüp önüne oturdum.

"Anneciğim," dedim o güzel saçlarını okşarken. "Sanırım ben artık pes ediyorum." Anlamazca yüzüme bakıyordu.

"Burası çok acıyor." Minik elini kalbime bastırırken saçlarını okşamayı sürdürüyordum.

"Büyüyeceksin," Gözyaşlarım yüzünden konuşmam zorlaşıyordu. "Ve koca bir kadın olup güzel bir hayat sürdüreceksin. İyi bir aile kuracaksın."

"Miniğim... Sana iyi bir anne olamadığım için üzgünüm ama gittikçe zorlaşıyor ve ben aklımı yitiriyorum." Onu kucağıma çektim. Oyuncaklarını bırakmış bana bakıyordu.

"Gerçekten özür dilerim. İlk adımlarında baban da yanında olsun isterdim. İlk kelimende neredeyse hiç görmediğin o adama seslendiğini bilsin isterdim." Yanağına bir öpücük kondurdum.

"Ama olmadı."

Artık tamamen konuşamıyordum. Dediklerimi anlamakta kendim bile zorlanıyordum.

"Günün sonunda bir aile olmalıydık ama beceremedik."

Onu göğsüme bastırdım. Minik kollarıyla bedenimi sardığında gözyaşlarım daha hızlı akmaya başlamıştı. Saçlarına küçük bir öpücük kondurdum.

"Isabella, üzgünüm bebeğim ama annen bunlara daha fazla dayanamayacak. O artık son raddede."

melodies and memories • zaynHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin