Dirseğini koltuğun kenarına bastırmış, avuç içine yasladığı çenesiyle dakikalardır aynı pozisyonda oturuyordu Hae jung. Arkadaşıyla yaptığı uzun konuşmanın ardından ortama çöken sessizlik onu düşünmeye itmişti. Aklı onu takip eden kişiye takılmıştı. Kim neden onu takip ediyordu anlam verememişti.
"Sen iyi misin?"
Jimin'in sesi kulaklarına dolduğunda başını kaldırıp ondan tarafa çevirmişti bakışlarını. Eline yasladığı çenesinin temasını keserken "İyiyim." diye cevaplamış, derin bir nefes almıştı. Arkadaşının yüz ifadesi söylediğine pek de inanmış gibi gözükmüyordu. Bir şeyleri netleştirmeden de konu üzerine konuşup Jimin'i de tehlikeye atmak istemiyordu.
Bu yüzden gözlerini kolundaki saate çevirip yoklamış, ardından ayağa kalkmıştı. Sabah olmasına çok vardı fakat bulup durdurması gereken bir Tavşan vardı. Emindi ki bugün bir cinayet işlenecekti.
"Ben çıkıyorum, birkaç işim var. Yurda geçmeden uğrayacağım."
Kollarını göğsünde bağlayan Jimin, arkasına yaslanırken kendinden emin bir şekilde çıkan sesiyle "Tavşanı bulman imkânsız, Hae jung." demişti. Arkadaşının Tavşan'ı aramaya çıkacağını biliyordu..
Yüzünde alaycı bir sırıtış beliren Hae jung derin bir nefes alıp bakışlarını pencereden tarafı çevirmişti. Kendine güveniyordu. Tavşan'la aynı havayı soluyor, aynı şehirde yaşıyorlardı. Elbet bir gün onunla karşılaşacaktı.
"İmkânsız olduğuna pek inanmıyorum. İlla ki bir yerde açık verecek."
Bakışlarını tekrar Jimin'e çevirip parlayan kırmızı gözlerini hafif kıstı. Yüzündeki sırıtış silinirken "Onu bulmak zorundayım." demişti. Bunun üzerine Jimin kaşlarını çatmış, anlayamadığı yüz ifadesiyle arkadaşının yüzüne bakarken sormuştu: "Onu neden sen bulmak zorundasın ki?"
"Sadece.. bir şeyden emin olmak istiyorum. Ayrıca bu saçmalığa bir son vermeli. İşlediği cinayetlerin haddi hesabı yok."
Tepkisiz kalıp arkadaşının yüzüne bakan Jimin gözlerini kısarken "Ya o da senin peşindeyse?" diye sormuş, Hae jung'un kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Anlık aklına takip edildiği geldiğinde sessiz kalmış, arkadaşına bakmaya devam etmişti. Her ne kadar öyle olsa da şu an içindeki şüpheyi bir kenara bırakmalı, evden çıkmalıydı. Jimin'in şüphelenmesine neden olacak bir şey yapmamalıydı.
"Sanmıyorum."
Bakışlarını kaçırıp kapıdan tarafı dönerken Jimin'in: "Sen yine de dikkatli ol." dediğini duymuştu. Herhangi bir cevap vermeyip kapıya doğru ilerlemişti. Güçleri sayesinde Tavşan'ın ona fiziken zarar vermesi imkânsızdı fakat güçlü olduğunu da göz ardı edemezdi.
Evden çıktığı gibi kapüşonunu başına geçirip sokağa çıkmıştı. Eskisinden daha iyi hareket ediyordu artık. Ara sokaklardan kalabalığa ulaştığında durup etrafına bakındı. Tavşan'ın hamlelerini bilmediği için şu an ne yapacağını bilemiyordu.
Öylece etrafına bakınırken aniden geçen polis arabalarını gördüğünde dikkati o yöne kaymıştı. Kendisi de diğer insanları umursamadan gözle görülemeyecek bir hızla koşmaya başlamıştı. Tavşan'ı bulmuş olabileceklerini düşünüyordu.
Polis arabaları durduğunda o da durmuş fazla dikkatli bir şekilde etrafına bakınmıştı. Topluluğu fark ettiğinde adımlarını o tarafa yönlendirmişti. Dikkatlice izlerken yerde gördüğü cesetle yüzünü buruşturmuştu. Yine geç kalmıştı.
Koştuğundan açılan kapüşonu yüzünden saçları dağılmıştı. Elini saçlarına daldırıp geriye doğru tararken derin bir nefes almış, kalabalığı izlemeye devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Killer & Blood ᴶᴶᴷ
FanficSeri katil Tavşan, Karanlığa karışan Gölge.. Birbirlerini arayan, ama aynı odada kaldıklarını bilmeyen ikili.. 14/05/2018 22/10/2018