29 MART 2018
Bugün hayatımın en güzel günüydü. Mutluluk bir insan olsaydı, Serdar'dan başkası olamazdı.
Günlerdir çok az uyuduğum için yorgunluktan hiçbir şey yapamıyordum, biliyorsun. Artık uyumak dışında hiçbir şey istemiyordum. Ama Serdar, her gün yaptığımız egzersiz ve denemelere devam etmemde ısrar ediyordu. Bugün çok ciddi bir tavırla ona karşı çıktım. İlk defa!
(Açılış gösterisizm...)
Yapmayacağımı anlayınca kızacağını sandım. Fakat o bana kızmak yerine, yüzünde bir gülümseme ile beni öptü. "Sen artık bağımsız bir bireysin." deyip omuzlarımı sıvazladı. Çok mutlu oldum. Demek ki eğitimimiz buraya kadardı ve başardık.
"Sorunlarla karşılaştığında en doğru çözümü bulmayı ve onu yapacak cesareti toplamayı öğrenmeliydin. Bugün ilk defa başardın. Seninle gurur duyuyorum." dedi. Beni cesur biri olarak görmesi hoşuma gitti. İlk defa ben de kendimle gurur duydum.
(Narsizm...)
Bana bunları söyleyince daha cesur davranmam gerektiğini hissettim ve dudaklarına dokunduktan sonra onu uzun uzun öptüm. O kadar şaşırdı ki ağzı açık kaldığı için beni öpemedi bile. Çok eğlenceliydi. Şaşkın bir Serdar, gördüğüm en güzel şeydi.
Sonra biraz dinlenmem gerektiğini söyledi. Ben de elinden tutup "Sen de gel." dedim. İlk defa ona emir kipiyle seslendim. Bana kızmadı. Babam olsa önce kaşlarını çatar, ardından "Düzgün konuş!" derdi. Serdar ise başını evet anlamında sallayıp elimden tuttu. Beraber odama gidip yatağa girdik.
Bilgisayarımda bir film açıp izlemeye başladık. "The Man From Earth" idi adı. Fazla karmaşık olmasına rağmen Serdar bana her sahnesini açıkladı. Daha önce izlediğine eminim ama sormama rağmen o yine de gülümseyerek "Hayır." dedi. Şakacı Serdar, bugün gördüğüm ikinci en güzel şeydi.
(Dualizm...)
Bir sahnede John denen adam "Hayatımda tanıdığım en muhteşem adam." dediği Buddha'dan bahsetti. Ben de Serdar'a kim olduğunu sordum. Aslında adını daha önce de duymuştum. Yine de onun sesinden bir şeyler duymak ve öğrenmek hoşuma gidiyor. O da anlatmaya başladı. Buddha bir kralın oğluymuş ve babası onu her türlü acıdan uzak kalabileceği şekilde yaşatmaya çalışmış. Ama bir şekilde Buddha, hayatın gerçekleriyle yüzleşmiş. O günden sonra kendini, acının azaltılmasını sağlayacak yolları bulmaya adamış. Bulmuş da... Serdar bana sarılarak onun bir sözünü söyledi:
"Nefretin açtığı yaralar nefretle tedavi edilemez. Ruhta açılan yaraları tedavi edebilecek tek güç sevgidir ve bu, yaşadığımız evrenin en temek kuralıdır."
Sevgi... Her sorunun çözümü... Beni de iyileştirdi. Bundan eminim çünkü Serdar'dan önce ben koca bir hiçtim, varla yok arası, önemsizdim... Annem ve babam dışında kimse benim varlığımı önemsemezdi. Onlar bile bazen görmezden gelirdi. Ama Serdar, hatalarımın farkına varmamı sağladı, kendimi tanımama yardımcı oldu, kıymetli olduğuma inandırdı. Çünkü bana kıymet verdi. Ona duyduğum sevgiye karşılık vermesi ise sanırım benim için mucizeydi. Yine de gerçekleşti.
(Şükürler olsunuzm...)
Sonra uyuduk. Huzurlu bir uykuyu onunla paylaşmak dünyanın en güzel üçüncü şeyiydi.
O gittikten sonra Buddha'nın sözlerine baktım. Bugünkü cesaretimi binlerce yıl öncesinde görmüş gibiydi. Biliyorum bu imkansız. Ama benim gibiler için normalleşmek de imkansızdı, bence artık yanıldıklarını kabul etme zamanı geldi.
Ben özgür bir bireyim ve Buddha'ya katılıyorum.
"Var olmanın en büyük sırrı korkusuz olmaktır. Geleceğin size getireceklerinden korkmayın. Korkularınız yüzünden başkalarına bağımlı yaşamayın. Cesur olmak özgürlük kilidinin anahtarıdır."
Benim zihnimin anahtarı Serdar'dır ve kilidi açmaktan çekinmedi. O benim kullandığım ilk metafor, sonraki şiirlerimin efendisi! Bu da bence bugünün en güzel dördüncü şeyi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorti
General FictionKırık camdan duvar, kötüden emsal olmaz. Bu yüzden kaideleri, istisnalar dahi bozmaz.