2 EYLÜL 2018
Var olmakla yok olmak arasında tek bir fark var. Birinde insanlar seni görürken ötekinde göremiyorlar. Şu an beni var eden tek şey de bu. Annem ve babamın bana bakıyor oluşları... Ama onların bakmadığı bir anı bulur bulmaz yok olacağım.
(Nihilizm...)
Babam bugün çok üzgündü. Nedenini bilmiyorum çünkü bana anlatmadı. Günlerdir yanıma gelip yatağıma oturuyor. Bana bir şeyler anlatıyor ama onu dinleyemiyorum. Çünkü arada bir uykuya dalıyorum.
Bugün ise yanında başka birini getirmişti. O kişiyi tanımıyordum ama babam onun Serdar olduğunu söyledi. "Aç gözlerini yeter artık! Bak, sana kimi getirdim."dedi. Oysa ben artık gözlerimi açmak istemiyordum. Yastığa daha çok yapışıp gözlerimi sıkıca kapadım. Kimseyi görmek istemiyordum.
Sonra getirdiği kişiyle konuşmaya başladılar. Bu defa o kişi seslendi bana. Sesini hem tanıyor hem tanımıyor gibiydim. Zaten hep öyle olur. İnsanlar birbirlerine benzerler.
(Çift yaratılizm...)
Gözlerimi açmadım. Biliyorum, ben gözlerimi açmayınca bir süre sonra gidiyor, yok oluyorlar. Kararlıydım, açmayacaktım.
Ta ki "Ben Serdar, Kenan. Aç gözünü biraz konuşalım." diyene kadar. Serdar'ın adını başka birinin sesiyle duymak bana çok garip geldi. Uzun zamandır kimseden onun adını duymamıştım, iyi de geldi.
Bir gözümü açtım. Ötekini ise her ihtimale karşı kapalı tuttum çünkü eğer o kişi Serdar değilse hemen gözlerimi kapatıp yok olmasını sağlayacaktım.
Gözümü açınca onu gördüm. Burnunda bir sargı bezi bulunan, sağ gözü morarıp şişmiş biriydi. Serdar'a hiç benzemiyordu. Sakalı da çok uzundu. Ben ona bakınca o da bana baktı. Hemen kapadım gözlerimi. O adam Serdar değildi, eminim. Sesi benziyor olabilir ama yüzü hiç benzemiyordu. Ayrıca o olsaydı bana hemen sarılırdı. Yatakta olmamdan, hastalanmamdan hiç hoşlanmazdı.
(Prensibizm...)
Oysa bu adam ben gözlerimi kapatınca dokunmadı bile. Sonra babamla bir şeyler konuştular. Fısıldadıkları için tam olarak duyamadım ama sanırım "Çok özür dilerim." diyordu. Serdar olsa özür dilemezdi çünkü yanlış bir şey yaptığımızı düşünmüyordu.
Ayrıca kokusu da yabancıydı. Daha önce kokladığım bir parfüm değildi onunki. Serdar'ın kokusu hafızamda duruyor, o olsaydı böyle kokmazdı.
Ben gözlerimi kapayınca babam bağırmaya başladı.
"Kenan! Aç gözlerini, Serdar burada işte!" dedi. Bağırdığı zaman ondan çok korkuyorum çünkü en son böyle bağırdığında beni dövmüştü. Yine dövmemesi için gözlerimi açtım.
"Bak ona! Sana istediğini getirdim, yeter artık bak şu lanet adama!" diye bağırmaya devam etti. O bağırdıkça ben daha çok korktum. Gelip omuzlarımdan tuttu ve beni kaldırmaya çalıştı. Annem neden yardıma gelmedi anlamıyorum. Dokunmasını istemiyordum bana ama o dokundu.
Arkasındaki adam ise onu durdurmaya çalıştı. Fakat babam daha çok sinirlenip ona vurmaya başladı. Ben bunları görmek istemediğim için gözlerimi kapatıp yatağıma girdim yine. Gözlerini kapatınca yok olur! Görmezsen var olmaz.
(Oftalmolojizm...)
Bir süre sonra sesler kesildi. Ben de uyumaya başladım. Gözleri kapatmak işe yarıyor, bir kere daha anladım.
Babam az önce yine geldi odama. Yatağımın ucuna oturup bekledi. Ağlıyordu. Biliyorum çünkü ayaklarımı öperken derim ıslandı. Babam ilk defa ayaklarımı öptü. Belki de babam değildi. Bugünlerde insanlar iyice karışır oldu.
(Kaosizm...)
Mandelbrot'un fraktalları gibi... "Bulutlar küre, dağlar koni, ağaçlar düz değildir, aynı şekilde yıldırım da düz bir çizgi izlemez." demiş. Fakat Mandelbrot evrendeki her şeyin matematiksel olarak ifade edilebileceğini de söylemiş. Bir şey çok karmaşık görünüyor diye saçma ya da mükemmel olmaz yani.
Benim hayatım da böyle. Belirsiz ve karmaşık. Ama yine de matematiksel bir tanımı var ve bu da bir eşitliğe dayanıyor. Eşitliğin öteki tarafında ise ölüm var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorti
General FictionKırık camdan duvar, kötüden emsal olmaz. Bu yüzden kaideleri, istisnalar dahi bozmaz.