19 ARALIK 2017
Her şey düzeldi. Babam bugün işe gitmedi ve Serdar'la konuştular. Annem de evdeydi. Beni odama yollayıp üçü salonda oturdular. Annem odamın kapısını da kapatmamı istedi. Bazen bunu yapar, biliyorum. Özellikle bazı geceler parmaklarının ucunda yürüyerek gelip kapattığını görüyorum. Benim uyuduğumu sanıyor ama aslında ben yorganın altında oyun oynuyorum.
Yorganımın örtüsünde ağaçlar var ve ben her gece onları saydıktan sonra rüya görebiliyorum. Tam 204 tane var. Bazıları ise yarım görünüyor. Fakat ben onları da ağaçtan sayıyorum çünkü kökü görünmese bile yaşadıklarını biliyorum.
Ben odama girdikten sonra kapı çaldı ve başka biri daha geldi. Kim olduğunu çok merak ettim ama annemin sözünü dinleyip odamdan çıkmadım. Sanırım Serdar'ın bir akrabasıydı çünkü ona ismiyle sesleniyordu. Kadındı. Acaba onun annesi miydi? Eğer öyleyse ben de onu görmek isterdim çünkü o da benim annemi gördü. Tanışıp arada bir çay içebilirler. Çünkü bütün anneler çayı severler.
(Teinizm...)
Konuşmalarını tam olarak duyamasam da babamın sesinin git gide azaldığını fark ettim. Önce sinirli sonra sakindi. Eve gelen kadın onu sakinleştirmenin yolunu bulmuş olmalı. Arada bir de Serdar'ın sesini duyuyordum. Onun yanında olmak istediğimi söyledim ama hem babam hem de kendisi kabul etmedi. Beni yanında istemiyor oluşuna çok üzülüyorum. Neden benim de yardımcı olabileceğime inanmıyor ki?
Bir saate yakın konuştuktan sonra yine kapının sesini duydum ve sonrasında annem gelip beni odamdan çıkardı. Yüzü yorgun görünüyordu. İşe gitmediği halde ne yapmıştı da yorulmuştu bilmiyorum. Belki de içeride annemin işi ilgili konuşmuşlardı.
Odaya girip saçlarımı okşadı. Ben de ona sarıldım. Kokusu bana huzur veriyor, tıpkı Serdar'ınki gibi. Kulağıma "Seni seviyorum." diye fısıldayıp beni gülümsetti. Sevgi böyle bir şey, insanı hep mutlu ediyor. Bence böyle anlar kaydedilmeli, sonuçta her an anneniz sizi sevdiğini söyleyemiyor olabilir.
(Kıymetini bilizm...)
Babam ve Serdar'ın yanına gittiğimde ikisinin de masada oturduğunu gördüm. Ben içeri girince ikisi de bana baktılar. İlk defa ikisinin de aynı duyguyu yaşadığını fark ettim. Sanırım bana acıyordular.
Bundan nefret ediyorum! Ben artık büyüdüm ve her istediğini yapabilen bir vatandaşım. Oy bile kullanacağım. Yumurta kırıp pişirmeyi bile öğrendim. Artık eskisi gibi titremiyor ve etrafa bağırmıyorum da... Dokunulmaktan pek hoşlanmasam da artık insanları itmiyorum. Büyüğüm ben, kimse bana acısın istemiyorum.
Benim arkamdan annem de geldi ve onlara bir şey içmek isteyip istemediklerini sordu. Babam ona "Haberin var mıydı?" diye sorunca kafasını salladı. Sonra bana sarılıp başımdan öptü. Ne konuştuklarını bilmiyorum ama babam çok mutsuzdu.
Beraber çay içtikten sonra babam gitti. Bugün dersimize annem de katıldı. Egzersiz yaparken o da aynı hareketleri tekrarladı. Annemin biraz göbeği var, o yüzden benim gibi rahat yapamıyor. Bence o göbekten kurtulmalı.
Serdar'la yalnız kalamadık hiç. Ama arada bir gözlerine bakıp gülümsedim. O da bana göz kırptı. Bu hareketi nasıl yapıyor bilmiyorum fakat midemde kelebekler uçuyormuş gibi hissediyorum. Çünkü karnım karıncalanıyor.
(Vibrasyonizm...)
"Bugün biraz kinik takıldık." dedi Serdar. Yani sadece ihtiyacımız olanları yaptık ve gerisin boş verdik. Hatta terledikten sonra duş bile almadık. Annem de bizimle beraber öylece oturdu. Televizyon izleyip kitap okudum. Bu defa Serdar benim yanıma oturmadı. Galiba annem evdeyken çok rahat etmiyor çünkü hep tek kişinin sığdığı koltukta oturdu. Ben okurken dinledi ve bazı yerlerde kelimeleri doğru seslendirmediğimi söyledi.
"Bir ara dil egzersizi de yapalım" dedi. Bu fikir hoşuma gittiği için güldüm. Çünkü onun diliyle oynamak istiyorum. Umarım dil egzersizi de öpüşmek gibi dokunulabilecek bir eylemdir.
Diyojen'e benzemek isterdim. O kimseyi umursamadan istediği yerde istediği gibi davranırmış. Serdar'ın anlattığına göre herkesin içinde kakasını bile yapıyormuş. Gerçi ben bunu yaparken utanırım, o kadar da kinik olmak istemiyorum. Fakat fıçının içinde yaşıyor olması iyi bir fikir gibi. Sonuçta gün boyunca evimizin içinde de ancak onun kadar bir yer kaplıyoruz. Fazlasına ihtiyacımız yok sanki.
Düşündüm de... Odam bir fıçı büyüklüğünde olsaydı çok sıkılırdım. Ayrıca Serdar da yanıma sığmazdı.
Vazgeçtim! Ben kinik olmak istemiyorum.
(Anti-kinizm...)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorti
Ficción GeneralKırık camdan duvar, kötüden emsal olmaz. Bu yüzden kaideleri, istisnalar dahi bozmaz.