Zeyan
"Yeter derya bağırmayı kes iniyorum" ahhh işte iğrenç bi okul sabahı daha, derya bağırarak beni hızlandırmak istiyor fakat bendeki tembellik onun çığırmalarını bile aldırmıyo. Deryayla aynı evde kalıyoruz o benim en iyi arkadaşım biricik can yoldaşım siz şimdi ailen diye merak ediceksiniz tabiki, annemi doğum esnasında kaybettik kardeşimin doğumunda, babam ise uzun ara kendine gelemedi ve benide mahvetti, şimdi ise bi kadınla evli ve yurt dışında benimle fazla konuşmaz, ondan bana gelen tek fayda ise parasıdır. Babam şirket sahibi hemde bir tane degil onlarca her ilde, hata bazı ülkelerde ünü fazlasıyla bilinir fakat kızı olarak beni kimse bilmez....beni bu yollardan uzak tutmak istiyormuş açıkcası umrumda bile değil!
Hızla merdivenlerden indir ve deryayla göz göze geldim ateş saçan gözlerini görmezden gelerek dışarı çıktım. Tam işte ozamanda dışarı adımımı attım ikinci adımda şuana kadar hiç düşünmediğim ve fark etmediğim bir şeyler oluştu kafamda.....düşündüm hergün yaptığım şeyleri, her attığım adımı..düşündüm sabah uyanıyorum, otobüse biniyorum, okula geliyorum, ee dönerken semra teyzenin sokakta oynayan çocuklara bağırmasına, çocukların onu umursamamasına, fark ettim ve çok istedim...bugün hayatımın değişmesini çok istedim! Mustafa amcanın oğlu dışarı çıkmasaydı belki fazladan bir günü daha olucaktı ölmeden önce! Ayşe teyze güne gidip hamurları yemeseydi kalp krizini daha geç yaşayacaktı.... Belki ben..bugün evden çıkmasayadım hayatım değişmeyecekti..belki yine değişmeyecek ama umut....ağcpaçların yaorakları gibidir umut her mevsim farklı renk, her olayda farklı bi umut. Acaba kaderimizi değiştirmek bizim elimizdemi?
Koluma giren kolla deryaya bakıp gülümsedim önüme döndüğümde okula giriş yaptığımız fark ettim.. Herkes fısır fısır konuşuyordu deryayala birbirimize bakıp "noluyor? sorusunu yönelttim fakat kavisli kaşlarını havaya kaldırıp indirdi bahçeye dikkatlice bakıp direk bizimkilerin yanına ilerledik..
Derya"Noluyo?" direk sorunca dikkatlice bizimkileri süzdüm bir gariplik oldugu belli!"Kızım okula bi yakışıklı geldiki sorma" Öznürun söylenmesiyle gözlerimi devirdim bumuydu yani. Tipik öznur. Bizim grubun modacısı. Makyaj, saç, elbise...ne ararsaan onda. Hal böyle olunca erkeklerin dikkatinide çekiyor fakat tercihleri pek iyi olmuyor bana göre nerde problemli biri orda öznur. "Aslında 4 kişiydiler okula biri girdi veee oda seni sordu Zeyancım" ismimi söylemesiyle direk ona baktım şaşkınca
"Ne?" şimdi anlaşılmıştı okula yakışıklı gelmesi değil beni sormaları garipti!"Şuanda buraya doğru geliyor" Kenanın sesiyle ona döndüm. Grubumuzun 2.erkeği, herzaman yanımızda olan, bizi koryan, kollayan kişidir fakat öznura söz geçiremiyo çünkü öznur hayatı konusunda karışılmasını pek sevmiyor bu yüzden çok zıtlaşıyolar sonuç öznurun kalp kırmasıyla sonuçlanıyor... Kenanın baktığı yere küçümseyici bakışlarını takip edince karşıma baştan aşağı siyah tutkunu biri çıktı deri mont, deri botlar, siyah kot pantolan, siyah gözlükler ve o kaslı vücuduna yapışan siyah tişört... anlıyacağınız tambir yakışıklılık abidesi güneşin yüzüne vurmasıyla gölgelenmiş olanbçene kası fazlasıyla dikkat çekiciydi. Üstelik bizim yaşlarımızda durmuyodu sert çehresi belkide büyük gösteriyordu.genç bize doğru geliyordu, kasılmış çena kasları ve kumral saçları ten rengine uyum sağlıyordu o sırada tanıdık sesi duyunca gözlerimi yakışıklıdan ayırıp Ozanı görmemle kocaman gülümsedim beni gören gençte ozana dogru döndü ve gözlüklerini çıkardı ben koşarak ozanın boynuna sarıldım oda sıkı sıkı belime sarıldı ben yavaşça ondan ayrılıp"Hayırdır yakışıklı hangi rüzgar attı seni buralara?" gülümseyerek sorduğum soruya aynı samimiyetle cevap verdi "Valla o babandan iznimi koparır koparmaz buraya uçtum" demek insafa gelmişti birazda olsa yine onu duyunca asılan suratıma engel olamadım"O napıyo....iyimi?"Ona babamı sormamla zorla tebessüm ettiğimi anlayıp bana tekrar sarıldı "Ne zamandan beri konuşmuyorsunuz?" uzakta olan babalar çocuklarını hergün arar diymi işte bizimki öyle bir baba kız ilişkisi kiki yıllar geçiyo konuşmamız için "1 bucuk yıl oldu işte" dedim kafami göğsüne iyice yaslayarak biraz durdu "İyi....o gayet iyi" o sırada bizi ayıran sese baktık "Zeyan senmisin?" diye sorunca hem sinirli hem otoriter bi ses kullanmıştı çena kasları oldukça gergindi "Evet benim.....siz kimsiniz?" diye sordum fakat direk kolumdan tutup beni sürüklemek istedi diğer kolumu ozan tutunca önce bi süre bakıştılar ve yanımdaki zorba ozana yumruk attı ben ufak bi çığlık atıp ozanın yanına gidicekken o kolumdaki yakışıklı beni zorba arabasına sürüklemeye başlamıştı bile.......
Diğer bölümde görüşmek üzere :))