Av

419 11 3
                                    

Her sabah yaptığım gibi denizin ortasında adeta bir taht gibi dikilen yosun kaplı kayama oturdum. Yem olmayı kabul etmemin tek sebebidir bu kaya, her sabah günün ilk ışıkları ile soğuk, yosun kaplı, taştan tahtıma oturup nerden öğrendiğimi dahi bilmediğim o şarkıyı söylerim taki yakınlardan geçen gemilerden birkaçının kaptanı sesimi duyup gemisinin dümenini farkında olmadan bana, yani ölümüne doğru çevirene kadar.

Sesime kapılan denizciler zaman zaman küçük balıkçı tekneleri zaman zaman da devasa boyutlardaki savaş gemileri ile bana yaklaştıkça suyun altında gizlenen sayısını dahi bilmediğim ablalarımın tuzağına düşerler, ben gemi ile burun buruna gelene , denizcilerden biri bana dokunma cürretini gösterene kadar başlamaz av, tüm ablalarım benim kaçışımı bekler babamızın alemini denizci kızılına boyamak için. Ben şarkımı bitirip su altına kaçınca başlar ablalarımın şöleni, önce siren naraları ve denizci çığlıkları eşliğinde gemiler parçalanır sonrasında yaşadıkları korku ile ağlayan, dua eden, merhamet dileyen denizciler gözünün yaşına bakmaksızın kahkahalar ve çığlıkların korkunç düeti eşliğinde parçalara ayrılır. Ve ablalarımın şöleni böylece son bulur.

Bense uzak bir kayalıkta, tanık olduğum katliamın etkisi ile kaskatı kesilmiş biçimde kırmızıya boyanmış olay yerini izler, ablalarım tarafından acımasızca katledilen denizciler için kısa bir ağıt yakar, ruhlarının huzura kavuşması için babam Poseidon'a dua eder, sudaki kızıllık yavaşça kaybolurken suyun altına, isimlerin dahi bilmediğim ablalarımın yanına dönerim.

Yada dönerdim.

Taki o sabaha kadar....

Siren'in ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin