SAL

197 6 3
                                    

Başımı kaldırıp yüzüne bakmak istiyor, ama utanıyordum. Neden elimi bırakmıyordu ki? Dahası ben neden onun elini bırakamıyordum? Hem ablarım nereye kaybolmuştu? Ne sesleri vardı ne de yüzleri suyun yüzeyinde.

Bir anda panikle başımı suya çevirdim. Ablalarımın bir tanesi bile suyun yüzeyinde değildi.

!!!! Aşağıda !!!!

Suyun altından hızla bize doğru geliyorlardı, Bir yılan hayır bir köpekbalığının hızıyla. Çok derinde değillerdi, bunu kuyruk hareketleriyle suda oluşan hareketlenmeden anlayabiliyordum. Anlık bir panikle çığlık atıp, denizcinin avcundaki elimi hızla çekip suya yönelttim. Çığlığımla ablarımın farkına varan denizcinin beni kucağına alıp sala atlamasıyla diğer denizcilerin küreklere asılıp gemiye yol alması bir oldu. Ablalarım suyun altında hızlı hareket ediyorlardı ama denizcilerin gücü ablalarımın hızını aşıyordu.

Beni kucağında tutan denizci beni yavaşça salın zeminine bıraktı ve sala atlarken dağılmış olan saçlarını düzeltip daha önce ablalarımdan birini öldürdüğü demir borusunu eline aldı. Ablarımı hedefliyordu.

Birşeyler yapmalıydım, ama kuyruğum hala ıslaktı ve bacaklara dönüşemiyordu. Kuyruğumun üzerinde emekleyerek denizciye yaklaştım, arkasında olduğumu fark etmemişti. Parmağını demir borunun alev almasını sağlayan minik, demir çubuğa götürene kadar sessizce arkasında bekledim. İkimiz de doğru anı bekliyorduk. İki dakika kadar geçmişti ki ablarımdan biri su yüzüne çıktı güneş arkasından vuruyor, yüzünü görmeyi imkansızlaştırıyordu, ama kan rengi saçlarından tanımıştım onu. Merida'ydı başka kim o renk saçlara sahip olabilirdi ki zaten. Denizci borunun ucunu Merida'ya çevirdi. Ona engel olmalıydım ama canını yakmak da istemiyordum. Ani bir hareketle kollarını yukarı kaldırdım. Sahip olduğum tüm güce mal olmuştu ama hareketim denizcinin konsantrasyonunu bozmuş, Merida'yı ıskalamasına sebep olmuştu.

Denizci hızla arkasına, bana döndü gözlerinden ateş fışkırıyordu, gerçekten çok kızmış olmalıydı. Ayağa kalkıp arkama geçti, saçlarımı eline dolayıp beni sürüklemeye başladı. Acıyla çığlık attım. Ama durmadı beni salın diğer ucuna kadar sürükleyip yukarı kaldırdı,  kuyruğumun ucu dışında havadaydım. Saçlarımın tek tek kafa derimden ayrıldığını hissediyordum. Bu bir çeşit işkence olmalı. Gözlerim tekrar tuzlu suyla dolmuş, denizcinin yüzü ile birlikte tüm görüşüm bulanıklaşmıştı ki sal bir şeye çarptı. Muhtemelen gemiydi bu. Hızla gözlerimi silip etrafa baktım, evet gemiye gelmiştik.

Geminin üstünden bir denizci bağırarak aşağıya birşeyler söyledi. Aşağıdakiler de aynı şekilde bağırarak cevap verince gemideki denizci gözden kayboldu.

Bir süre sonra gemiden aşağı dört çift halat atıldı. Ve denizci beni adeta fırlatarak bırakıp bir çift halatı sala bağlamaya başladı. Bir dakika içerisinde iki halatı da sala bağlamıştı. Halatlardan birini tutup iki kere aşağı doğru çekti ve sal yükselmeye başladı. Artık suyun üstünde değildik, havadaydık hızla yukarı çekiliyorduk, geminin üstüne.

Siren'in ŞarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin