8.Bölüm

27 10 11
                                    

Telefon kapanmıştı ama ben hala telefona bakıyordum.

" Neyin nesiymiş bu Selin! Anlat artık! Sevda neredeymiş?"

Derim bir nefes aldım.

" Rüzgâr Sevda'yı bizi tanıyan biri kaçırmış. Ve. Benden bir şey istiyor."

" Ne gibi?" dedi.

" Ben ne istiyorsun diye sordum ya." Sonra nefes aldım. " Kendisi de yanındaki yakışıklı için bir iyilik dedi ve kapattı."

" Benim için bir iyilik yapılacaksa Sevda ne alaka?"

Cevap vermedim ve salona geçtim. Bir şeyler yapmamız lazımdı. Burada elimiz kolumuz bağlı bekleyemezdik, değil mi?

" Rüzgâr bir şeyler yapmamız lazım."

" Farkındayım Selin. Ben bir şeyler yapacağım. Sen. Sen burada dur tamam mı ben geliyorum." dedi ve odasına çıktı. Aklından ne geçiyordu şu çocuğun? Neyse. Yinede dediğini yapacaktım.

Sevda'nın bir an önce bulunmasını ümit ediyordum. Ne oluyordu?! Cidden.

Anlamıyordum.

Anlayamıyordum.

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım.

Birkaç dakika sonra Rüzgâr aşağı indi.

" Ee, ne yaptın?" diye sordum.

" Yaptım işte bir şeyler." dedi ve iç çekti. " Şimdi ben gidiyorum. Sen burada uslu uslu otur. Tamam mı? Ben birazdan gelirim." dedi ve kapıya yürümeye başladı.

Kimi kandırıyordu bu, çocuğu mu?

" Rüzgâr. Bir şey söylemeden öylece gidemezsin!" Diye bağırdım ve yanına yürüdüm.

Kendiside öfkeyle soluyup yüzüme döndü.

" Şu anda seninle ilgilenemem Selin! Kuzenim kayıp, ve sen şurada çocukluk yapıyorsun! Ne dediysem onu yap!" dedi ve kapıyı çarpıp evden çıktı.

Ne yaptığını sanıyordu bu? Onun kuzeni kayıpsa benimde en yakın arkadaşım kayıptı yani.

Dışarı çıktım ve daha Rüzgâr'ın gitmemiş olduğunu gördüm. Arabanın biraz ilerisinde telefonla konuşuyordu.

Arabanın bir kapısının açık olduğunu fırsat bilerek arabaya girip arkada saklandım.

Rüzgâr geliyor mu gelmiyor mu diye baktım ve yavaşça arabaya doğru ilerlediğini gördüm.

Bende yerime daha çok sindim. Artık beni göremezdi. Ya da ben öyle sanıyordum. Bilmiyordum.

Rüzgâr arabayı çalıştırıp hızlı yola koyuldu. Bacaklarım sızlıyordu. Sağ bacağımı artık hissedemiyordum. Sağ bacağını yavaşça hareket ettirdim ve rahat bir pozisyona geçtim.

" Daha fazla saklanmana gerek yok Selin. Hadi çık ortaya da rahatça otur."

Dediği şeyle gözlerim pörtledi ve yavaşça görünmeye başladım. Kendisi dikiz aynasından vana bir bakış attı ve arabayı sürmeye geri döndü.

Bende boğazımı temizledim. Koltuğa  oturdum.

" Sen..Nasıl anladın? Burada olduğumu yani?"diye sordum ve bir daha boğazımı temizledim.

Kendisi ise cevap vermedi ve bana bir daha dikiz aynasından bakmakla yetindi.

Bende daha fazla üstelemedim ve camdan dışarı baktım.

Araba birden durunca gözlerim açılıverdi.

Rüzgâr'ın arabadan indiğini gördüm Bende tam kapıyı açacakken bağırdı. " Sen arabada kal!"

Cidden, neydi bu?

Gözlerimi devirip arabanın kapısını bir daha kapattım.

Rüzgâr'ı izlemeye başladım. Depo gibi bir yerdeydik. Duvarlara yazılar yazılmış, kapılarda korumalar ve çeşit modelde arabalar vardı bu depoda.

Nereye gidiyordu? Ne yapacaktı? Orada birisi var mıydı? Varsa kimdi? Kafamdaki deli sorular beg imi işgal ediyordu.

Burada daha fazla kalamayacağımı anladım ve arabadan indim.

Kapıya doğru yürüdüm. Dev korumalar önümü kesmişti.

" Rüzgâr abi, kız içeri girmesin dedi. Şimdi arabaya dön." dedi ve bana bakmaya başladı.

" Rüzgâr abinizi boşverin siz. Alın beni içeri abiler." dedim ve yalvarırcasına gözlerine bakmaya başladım.

" Hayır." diye net bir cevap aldım. Gözlerimi devirdim.

" Pekâlâ." diyerek geri döndüm ve birkaç adım attım. Gidecekmiş gibi yaparken hemen içeri daldım.

Onlar daha yerden kalkamasan ben hemen koridoru aştım ve geniş bir odaya girdim. Odada Rüzgâr ve tanımadığım birkaç kişi vardı.

" Selin! Ne işin var burada?!" diye bağırdı Rüzgâr.

Sonra arkamdan korumalara içeri girdi.

" Kusura bakma abi. Birden daldı." dedi biri.

" Tamam tamam." dedi Rüzgâr ve onlar dışarı çıktı.

" Buraya gelmemeliydin." dedi Rüzgâr.

Ben tam cevap verecekken bir adam konuştu.

" Kim bu güzel kız?" dedi ve yanımızda bitti.

" Kuzenimin arkadaşı." diye cevap verdi Rüzgâr.

Adam eliyle çenemi sertçe tuttu.

" Hmm. Çok tanıdık...Bu gözler, bu koku ve bu burun. Çok tanıdık." dedi ve çenemi bırakıp masasına oturdu.

" Madem geldin. Hadi gel, Sevda'yı bulacağız." dedi Rüzgâr ve o adamın masasına ilerledik.

Beni Ömürlük SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin