9.Bölüm

24 10 0
                                    

Yaklaşık iki saattir Rüzgâr ve o adam konuşuyor bende onları dikkate almaya çalışıyordum. Ama tabiki de bunu başaramıyordum. Bilmediğim o kadar sözcük, o kadar plan falan filan konuşuyorlardı ki beynimi kustuğumu falan sandım.

Daha fazla dayanamadım ve yüksek bir sesle sordum.

" Daha ne kadar konuşacaksınız?!"

Adam ve Rüzgâr bana döndüler.

" Beş dakika kaldı Selin. Anlamıyor musun?" dedi.

" Beş dakika önce de beş dakika kaldı demiştin ama. Plan yapmayı bırakın. Direk yerini tespit ettikten sonra basalım bitsin gitsin işte." dedim ve Rüzgâr'a soru sorarcasına baktım.

" Sevda kayıp Selin! Anlayamıyor musun?! Nasıl plan yapmayın dersin! Kimin kaçırdığını bile bilmiyorken, orayı basalım diyorsun ve, böyle aptalca konuşman beni çileden çıkartıyor!" diye kükredi.

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Kalbim kırılmamıştı. Sevda, Rüzgâr'ın böyle bir huyu olduğunu söylemişti. Sevda'yı şimdiden özlemiştim.

" Pekâlâ." dedim ve arkama yasladım.

İlk başta şaşırır gibi oldu ama sonra hemen ciddiyete büründü.

" Aferin. Uslu kız ol." dedi ve adamla konuşmasına devam etti.

Bende biraz hava almak için kapıya yürüdüm.

" Nereye?" diye sordu Rüzgâr.

" Hava almaya gidiyorum." dedim ve onun cevap vermesini beklemeden yürüdüm.

Arkamdan seslendiğini duydum.

" Fazla uzaklaşma! Buralar pek tekin değildir!"

" Tamam!" diye yüksek sesle cevap verdim.

Dışarı çıktım ve kurumuş otlar arasından yürümeye başladım. Canım çok sıkılmıştı ve Sevda'nın başına bir şey gelmiş olması ihtimali beni çileden çıkarıyordu.

Sonra telefonum çaldı. Cebimden çıkardım.

O arıyordu.

Gizli numara arıyordu. Sinirle telefonu açtım.

Konuşmama fırsat vermeden konuşmaya başladı.

" Arkadaşın sizi çok özlemiş galiba. Hep ağlayıp duruyor. Yaptığımız işkenceler de işe yaramıyor." dedi ve bu konuşmayı yaparken sanki üzgünmüş gibi konuştu.

" Adi pislik!"diye bağırdım. Sonra arkamdaki korumalara baktım. Bu sefer sesimi alçattım. " Kimsin sen?! Ne istiyorsun bizden?! Amacın ne?!"

" Aptal kız." dedi ve iç çekti. " Sana senden ne istediğimi söylemiştim, değil mi?"

" Rüzgâr için bir iyilik dedin ama ne olduğunu söylemedin, moruk!" diye bağırdım bu sefer.

" İlk olarak Rüzgâr için değil de, kendi iyiliğinden başlayalım. Bana bir şey söylerken kelimelerini iyi seç, yoksa geberirsin." Söylediği şeye göz devirdim ve devam etti." Rüzgâr için olan iyiliğe gelelim istersen?"

" Evet?" dedim.

" Tek yapacağımız şey küçük bir anlaşma." Telefonun arkasından sırıttığını hissettim.

" Ne gibi?" diye sordum. Merak ediyordum.

" Sen Rüzgâr'ı ele geçireceksin ve, benim istediğim bir yere getireceksin. Rüzgâr karşılığında ben sana Sevda'yı vereceğim." dedi ve devam etti. "Ama, eğer kabul etmezsen, yine de Sevda'yı vereceğim. Ama sadece cesedini." dedi ve kapattı.

Kapattıktan sonra kendime gelmeye çalıştım.

Ellerim titriyordu. Beynim sarsılmıştı. Dediği şeyi asla yapamazdım, böyle bir cesarete sahip değildim çünkü.

Ama yapmazsam da ellerime geçecek olan tek şeyin Sevda'nın cesedi olduğunu söylüyordu.

Ne yapmalıydım?

Bilmiyordum.

Kabul mu etmeliydim? Yoksa reddetmeli miydim? Böyle bir risk alabilir miydim?

Bu sorular beynimi yiyordu.

Ansızın aklıma babam ve yeni ailesi geldi. Acaba onun bununla bir ilgisi var mıydı?

Galiba ölmek istiyordum. Ölmek ve bu kararsızlıktan kurtulmak.

Ölünce her şey geçiyor muydu?

Duygular.

İhanetler.

Yalanlar.

Sonra tüm bedenimiz ve ruhumuz rahatlıyor muydu? Her şey geçer miydi?

Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım.

Hep yaptığım şeydi bu.

Güçlü değilken öyle görünmeye çalışmak.

Gerçekten, ölmek istiyordum. Hayatımda yaşadığım şeyler bir insanın yaşamaması gereken şeylerdi.

Ben, bunu hâlâ nasıl başarıyordum?

Ayaklarım yavaşça kapıya yaklaştı. Koridoru geçtim ve Rüzgâr ile o adamın hâlâ konuşuyor olduklarını gördüm. İçeri sessizce gurdum ve bir köşeye gecip Rüzgâr'ı izlemeye başladım.

Ona bunu nasıl yapabilirdim? Bu kadar alçak biri değildim, değil mi?

Ansızın Rüzgâr'ın gözleri üzerimde gezindi.

Onun bakışları benim erimem sebep olurken, ona bunu nasıl yapabileceğimi düşündüm.

Yapamazdım.

Yapamazdım, değil mi?

Kalbim bu kadar seviyesiz olamazdı, değil mi?

" Selin?" dedi Rüzgâr ve yanımda bitti." Neyin var?" 

Ona söylemeli miydim?

Beni Ömürlük SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin