XII-12

159 21 8
                                    

|Namjoon'dan|
|Akşam, havanın karardığı sıralar|

Soğuk havaya rağmen hızlı hızlı yürüyor, yeni sevgilimin evine gidiyordum. Soğuk havanın titretmesi umrumda mıydı, tartışılırdı.

Ani başlayan sağanak yağmura karşı kısık sesimle bir küfür savururken adımlarımı hızlandırdım. Yağmurun başlayacağı aklımın ucundan beri geçmemişti.

Seslice çakan şimşek ile istemsizce irkilirken ince ceketime daha sıkı sarıldım. Yağmur hızını arttırırken, gördüğüm ev ile hafifçe sırıttım. Bakışlarımı cama çevirdiğimde endişeli bir şekilde dışarıyı gözetleyen Seokjin ile karşılaştım. Hızlı adımlarla evin önüne geldiğim an pencerenin önünden ayrılıp kapıyı açtı.

Gördüğüm beden ile gülümsememe engel olamazken bana olan endişeli bakışlarını fark ettim. Haklıydı bu bakışları atmakta. Bu soğuk havada, üstümdeki incecik ceket ile fazlasıyla ıslanmıştım ve yarın hasta olacağım su götürmez bir gerçek idi.

Ayakkabılarımı çıkarıp eve girerken mırıldandım "Merhaba sevgilim" Ona sevgilim demek kalbimi tekletse de artık ona bu kelimeyi sık sık kullanacağımı bildiğim için alışmaya çalışıyordum.

"Ah…gelmeni istememeliydim. Sırılsıklam olmuşsun" dedi. Endişesi ses tonuna yansımıştı, büyük ihtimalle bu kıyafetlerle beni burada tutmayacaktı.

"Gel şuraya, kıyafet vereyim değiştir üstünü. Sakın hasta olma ha!" dedi, sanki hasta olmak beni elimdeymiş gibi.

Fiziksel olarak hasta olacağım doğru ama, ben ruhsal olarak her zaman sana hastayım.

"İstesem hasta olmam sevgilim" dedim verdiği kıyafetlerı alırken. Hızlıca banyoya girip kıyafetlerimi değiştirdim. Seokjin'in bana verdiği havlu ile de saçlarımı silerken burnumu çekiyordum. Fena halde ıslanmıştım.

Salona geldiğimde Seokjin elinde battaniye ile beni bekliyordu. Beni gördüğünde koltuğa oturdu ve eli ile yanını patpatladı. Demek istediğini anlayıp yanına oturdum. Battaniyeyi yavaşça üstüme sardı. Sanki kırılacak bir şeymişim gibi özenle yapıyordu.

İşini bitirdiğinde bana baktı bir süre. Gözleri fazla yoğun bakıyordu ve ben bu yoğunluk içerisinde boğulabilecek gibi hissediyordum kendimi.

Beni yavaşça göğsüne çekerek bana büyük bir ödül olan kokusunu koklama fırsatı verdi. Her zaman tanıyacağım bu kokuyu derince ciğerlerime çektim. Gerçekten güzel kokuyordu ve bu bile ona aşık olmam için bir nedendi.

"Üşüyor musun? Ya da aç mısın? Bir şey ister-"

"Seokjin" dedim sözünü keserek. Başımı kaldırdım ve yüzüne bakmaya başladım. Bakışlarım dudaklarına gittiğinde yutkundum ve dudaklarımı yaladım. Bakışlarımı gözlerine yönlendirip sanki izin istermiş gibi baktım. Gözlerinde kararlılığı görmem ile elimi göğsüne attım. Onu kendime çekerken biraz daha ona yaklaşıp dudaklarımızı birleştirdim.

(güzel okurlarım, kudurabilirsiniz.)

Masum bir öpücüktü. O benim alt dudağımı emerken ben de onun üst dudağını emiyordum.

Harika hissediyordum.

Dudağımı hafifçe ısırdığında acıyla inledim, bununla birlikte dudaklarım aralandığında dilini de işe dahil etti. Dilim ile buluşan dili ile boğukça inlerken kendimi ona daha da bastırdım. En sonunda ikimiz de yavaşladığımızda güç bela ayrıldım. Alnımı alnına yasladım, güçlükle de olsa gözlerimi açıp karşımdaki afeti incelemeye başladım.

Gözleri kapalıydı. Dudakları aralanmıştı, az önceki ilk öpüşmemizin verdiği etki ile ıslak ve kızarıktı. Dudakları zaten dolgundu, daha da şişmişti. Nefesleri henüz düzene girmemişti. Benimkilerin de zaten pek düzenli olduğu söylenemezdi.

Gözlerini titrekçe açtı ve dudağıma tüy kadar hafif bir buse kondurdu. Sessizce kıkırdayıp mırıldandı "Seni çok seviyorum"

Anın etkisiyle hızlı atan kalbim, depar atmaya başladığında titrekçe bir nefes aldım ve "Ben de" diye cevap verdim. "Ben de seni seviyorum"

ÜZGÜNÜM ARKADAŞLAR AMA DÜZ YAZIYI UZUN YAZAMIYORUM.

çok feelsli bir bölüm

yazarken öldüm

nolur oy vERİĞN

<31

SeaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin