Bir Asosyalin Günlüğü

Sıkıntı

Ona döndüm ve; "sanane lan dümbük" dedim. Hiç bozmadan yüzüme yumurta attı....

Herşey bu sabah uyanmamla başladı. Gene huysuzluk kraliçesi gibi kalktım. Saç baş dağınık hortlağa benziyorum resmen. Gittim banyoya elimi yüzümü yıkadım dişi fırçaladım. Tabi o uykulu halde dişimimi yoksa tüm yüzümümü fırçaladım belli değil. Gittim dolabı açtım oyhhh birde ne göreyim ?!?!?! Dondurma!! Sabah sabah nasıl da canım çekti hemen kapağını açtım kaşığı aldım böyle elime içinde zeytinyağlı sarma çıktı. Normal insanlar üzülür ama ben okadar sevindimki gözlerim ışıldıyordu. Sabahın köründe midemi bozmaya kararlıydım ^^ gittim odaya üstümü giymeye başladım çorabı kafama geçirmem dışında bu sefer başarılı bi giyiniş yaptım. Bugün aslında hayatımın en zor günüydü "lise nin ilk günü" ve "pazartesi" hayır yani madem okulu başlatıcaksınız salı başlatın iki stresi neden aynı güne koyuyosunuz amk? Bunuda mı ben söyliyim? Servisten indim elim ayağım titriyo ama cool durmaya çalışıyorum. Gören beni bad girl zanneder ama biraz sonra altıma edicem haberleri yok uzun ve içler acısı bi soluk alıp okuldan ilk adımımı attım. Girdiğim anda halisinasyonlar görmeye başladım sanki cehenneme adım atmışım gibiydi. Hergün böylemi geçecekti yani? Hergün bu iğrenç yerde cehennememi gelecektim? Oh no no. Karşımda üst sınıflar diziliydi 11 yada 12 gibilerdi cehennem köpekleri gibi dizilmişler oraya, gidin sınıfınıza amk. Ordan geçip merdivenlere yönelmeye başladım arkamdan "yeni çömezler geldi" diye bağırdı bi kokoş, içimden "kıçımı öp fayişe" dedim ama gerçekte demeye götüm yemedi. Sınıfımı buldum "9/C" ( C sanırım cehennemden geliyor.) girdim sınıfa sınıfın yarısı benden önce gelmiş ama baya boş yer vardı yinede çekinerek içeri girdim sınıfta çıt yoktu sanırım kimse birbirini tanımıyordu. Utancımdan kimsenin yüzüne bakamadım kızarmıştım biyere doğru yöneldim. Arka sıralardan biri boştu hemen oturdum içimden gülmeye başladım ne avanaklar arka sırayı boş bırakmışlar diye. Yavaş yavaş tüm öğrenciler gelmişti benim yanım ve 5-6 sıra boştu. Sonra zil çaldı ve öğretmen içeri girdi. Hoş bir kadına benziyordu kızıl saçları ve sanırım yeşil gözleri vardı kanım ısındı hemen. Sonra günaydın filan fastlını geçtik. İşte hoca yoklamadan isimlerimi okuyup bizimle tanışmaya başlıyacaktı tam, kapı açıldı. Ben birşeyler karalıyordum insanların yüzüne bakmak istmediğimde hep bunu yaparım. Kapı açılınca ister istemez kafamı kaldırdım hafifçe bi çocuk geldi içeriye, ama öyle böyle değil birden çocuğa takılıp kaldım gözlerimi ondan ayıramadım. Hocadan özür dileyip içeriye iyice girdi. Otur biyere dedi hoca çocuk birden yüzüme baktı. Utancımdan kahrolup kafamı resmimin içine gömdüm. Bana doğru ilerliyodu hayır lütfen buraya oturmasın diye içimden dualar ettim ama geldi yanıma oturdu mal. Ama çocuk öyle böyle yakışıklıydı ki... Ben diyeyim Cameron Dallas, siz deyin Tanner Patrick. Acayip bişeydi ya. Yakından bi başka muhteşem görünüyodu çocuğu süzmeden duramadım. Bana döndüğü anda kalbim durucaktı nerdeyse. Elini uzattı ve "ben Kaan" dedi. İçimden haykırmak geldi dağlara taşlaraa. Çünkü Kaan benim en sevdiğim isimdi ve ben hep kaan diye birini hayal etmişimdir, ama bu yanımda oturan Kaan benim hayallerimin ötesinde bi çocuktu. Bu düşündüklerimi bi göz parıltısıyla ifade ettim ve çocuğun elini sıktım. "Bende Yağmur" dedim. Çok seksi bi ifadeyle tanıştığımıza memnun oldum dedi. Bende, ufak ve kısık bi sesle " Bende öyle " dedim ve resmime döndüm. Kafamdan resmen soğuk soğuk terler akıyordu bayılıcaktım az kalsın. İşte şu öğretmenin adı Yasemin miş. Yasemin hoca tanışma işlerini yaptık falan filan. Zil çaldı zil çalar çalmaz çıkardım telefonumu taktım kulaklığımı açtım Tumblr ımı. Az da olsa sakinledim. Sonra birden omzumda bi el hissettim. İlk Kaan zannettim ama o değildi o yanımda telefonla uğraşıyordu kafamı çevirdim ve baktım.... O ne lan..... Hey maşallah..... Yoksa buuu ?!??!???