Bölüm (Part) 1:

507 17 0
                                    

Hikaye:
Istanbul 23.08.2017

Güzel güneşli bi günde Istanbula turist olarak gelen Ipek birden istemeyerek bi Trafik kazasına sebep olur. O anın şokuyla orda öyle dura kalır ve 5 dakika demeden olay yerine sokakda olan kişiler toplanır ve Ambulans çağrılır. Yaralı hastaneye götürülür ama hiç kimse kazanın nasıl olduğunu görmediği için Ipeği kimse suçlamaz. Bi süre sonra kendine gelen Ipek ilk taksiyi çağırıp hastaneye gider. Yaralananın durumunu öğrenmek isteyince ordaki hemşireye Yaralının Karısı olduğunu söyler. Ama o anda yalan söylemek sorundaydı kendini suçlu hissetti. "Ağır Yaralı. Önümüzdeki bir kaç saatler ve günler çok önemli. Başı kazada ağrı yaralandı. Travmatik beyin hasar oluştu. Büyük geçmiş olsun" diyerek hastanın yanına giden doktor Ipeği daha çok kendisini kötü hissetmesine sepeb olur. Aradan bir kaç saat geçer ve Ipeğin yanına bi hemşire gelir ve ona küçük bi Defter vererek " Bu galiba Kocanızın defteri ceketinden çıkdı" der. Ipek defteri alarak teşekkür eder ama dahala Kafasında bin bir türlü sorular korkular vardır ve' Bu adamın acaba yakını varmı, merak ediyorlar mı, onu arıyorlar mı, kazayı ya biri görmüşse ' diyerek düşünürken elindeki deftere bakarak içinden "Belki telefon rehberi olabilir bu defter veya ailesinin adresi yazılı dır .. bari iyi birşey yapayım ve onlara haber vereyim çok merak etmişlerdir" der defterin ilk sayfasını açar:

'Defter ünlü Işadamı Sinan Yıldıza ait bulan olursa bana ulaşsın' diye yazar altında ise adres ve telefon numarasi yazılmışdır.
Ipek daha çok merak ederek ikinci sayfayı acar ve:

'Yine bi güzel yaz günü sene 2007 Ağustos ayın 6sı güzel bi kahve içilen yerde arkadaşlarımla oturup kahve içiyorduk aniden önümüzdeki masaya bi kız grubu oturdu. Aralarında O oturuyordu. Öykü ! Kızı ilk gördüğüm andan beri aşık olmuştum onun gülüşüne, gözlerine, çocukça hareketlerine... Saçları cok uzundu kokusu daha burnumda tütüyor. Yüzü Melek gibiydi. Hayatımda ilk defa bi kız görmüşüm gibiydim. Gözümü ondan alamıyordum. Aniden Arkadaşlarımdan biri bana "Bu kızı tavlarsan dile benden ne dilersen 1 hafta süre veriyorum" dedi "Hangisini diyorsun" demeden Bana "Senin gözün hangisinde??? hahaha Işte o Kızı diyorum" dedi. Anlamış olması lazım ki direk bana Öyküyü gösterdi. Benim içimde korku oluştu erkekler arasındaydım hayır desem beni korkak olarak damgalarlardı. Kendi Kendime "Yürü be Sinan tavla  böylelikle korkunu yenersin ve iddiayı kazanırsın ve en önemlisi onunla beraber olursun" diyerek iddiayı kabul ettim. O gün hemen peşine takıldım oturduğu yeri öğrenmek için. O akşam bi kağıtta onu ilk gördüğümde ne düşündüğümü içimdeki hisselerimi yazdım küçük bi kutuya bi kolye koydum yanına da küçük bi not' Bana uğur getirmişti umarım sanada uğur getirir. Beni düşün taktığında'. Adımı yazmamayı karar verdim. Ertesi gün çiçekler  yoladim Öyküye gizli aşık olarak. Yüz ifadesini merak ediyordum. Gizli Gizli bi ağacın arkasından ,çiçekleri alırken vereceği tepkiyi bekliyordum. Tepkisi çok şaşırttı beni çünkü çiçeği almasıyla atması bir oldu. Hemen ikinci hediyeyi yoladım arkasından. Tepkisini merak ederek ağacın arkasına dineldim yine. Bu sefer kendisi çok şaşırmıştı. Hediyeyi aldı ve içeri girdi. Ertesi gün otobüs durağında beklerken yanına gittim ve onunla konuşmaya çalışdım. Beni duymamazlıktan geldi. Pes etmek yok diyerek takıpe aldım Öyküyü. Yol boyunca konuşmaya çalışdım ama başaramadım. Bir kaç gün böyle evine çiçekler hediyeler notlar yoladim ama hiç oralı olmadı. Iddianın son gününde yanına gittim ve her şeyi ben yolladığımı ona aşık olduğumu söyledim. "Sana inanmıyorum ve ne yaparsan yap inanmam uzak dur benden. Böyle şeylerle mi kandırırsın  sandın" diyerek bana tokat attı. Öfkelenmişdim evet ama o anda bağırsam bi işe yaramazdı o yüzden Öykünün elinden tutarak evin beşinci katına çıkdık. Orda ona evin terasından aşağı gösterdim ve ona "Bana inanamasan kendimi atarım senin için canıma kıyarım" dedim o da öfkeli haliyle "Atlada görelim sen yalancısın senin sözlerine mi inanacağım" dedi o anda ona döndüm ve gözlerime bakmasını rica ettim. Bakmadan bana sırtını dönerek "Ne halin varsa gör" dedi. Sözünü bitirmeden saçından tutarak yüzünü bana doğru çevirdim. O andakı bakışı dahala gözlerimin önünde. Çok mahsum bi bakışı vardı. Ona ne saçmaladığını sordum. Yalan söylediğimi nerden çıkardığını sordum bana bakarak " Senin arkadaşların bana geldi bir hafta önce olması lazım bana senin iddia ettiğini anlattı ve ertesi gün ne tesadüf bana çiçekler notlar yoladin. Bana bak çocuk ben senin oyuncağın değilim anladın mı. Beni kandıramazsın. Salak değilim ben bana hediyeler alıp da beni tavlayamazsın. Kendini ne sanıyorsun sen" dedi. Şaşırmıştım. Sinirlenmiştim. Ama yinede sakin bi şekilde anlatım olanları ona gerçekten aşık olduğumu ve bana inanmasa kendimi atacağımı da söyledim. Gözlerime bakarak "Atla istersen banane ne halin varsa gör ben sana inanmıyorum ve gidiyorum" diyerek sırtını döndü. O anda "Peki tamam 1....2..." saymaya başladım. Baktım Öykünün umrunda değilim "Üçççççççççççççççç" diyerek kendimi beşinci katdan attım. Öykü nün sadece Siiiinaaaaaaaaaaan demesini duydum ve sonrasını hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda ilk Öykümü gördüm ağlıyordu bana bakarak elimi tuttu. Içimden 'Ula kendimi atmam mı lazım dı bana böyle bakmasi için. Resmen pişman olmuş gibi bakıyor.' Öykü bana uzun bi süre baktı sonra "Bir yerin ağrıyor mu" diye sordu. Soruya bak tabiki ağrıyor ama çaktırmadan "Yoo çok iyiyim ben" dedim. Saçımı elleyerek gözüme bakarak bana "Arkadaşlarından biri senin durumunu öğrenince bana herşeyi anlattı sen iddaya girmeden önce bana nasıl baktığını ve beni çok sevdiğini söyledi. Sonra...bide...ya sen kendini öyle atınca.." ağlayarak "Sana birşey olsaydı benim yüzümden. Beni af" O anda parmağımla Öykünün dudağına dokunarak susturdum ve ona "Özür ve af dileme senin suçun yok ki. Benim suçum aslında o iddiayı kabul etmeseydim...Kim bilirdi ki böyle olacağını" dedim. Birden ikimiz susduk ve birbirimizin gözlerine baktık. Parmağımı dudaklarından çekerek elimle yüzünü eledim. Bana gözleriyle öp diyormuş gibi baktı. Dayanamadım ve ilk gözlerini öptüm sonra burnunu ve en sonunda yavaşça dudaklarını öptüm. Öykü gözünü kapatmış ve hızlı bi çekilde nefes alıp veriyordu. Yavaş yavaş öpüştük. Olayın tadını çıkartarak. Ve yine gözlerimiz birbirine bakıyordu. Bana güvendiğini söylüyordu resmen gözleriyle , bana o hissi verdi...
Aniden odaya doktor girdi. Öykü utanarak odadan çıkdı. Doktorun yüzünde bi sırıtma vardı ki anlatamam.
O gün Öyküyü yine görmedim. Ertesi günde gelmedi..Taburcu gününe kadar bekledim ama gelmedi..Korkdum ya birşey oldu yada yanlış yaptığını düşünerek gelmedi diye korku sardı beni. Taburcu olmuştum ve eve geldim, 6 gün korku içinde yaşadım. Ve birden kapı çaldı. Önümde Öykü duruyordu. Hemen hızlıca Içeri çektim ve direk boğazını öptüm ve saçlarını koklayarak "Sen nerdeydin. Ben seni çok merak ettim. Çok korktum. Bana bunu birdaha yapma" dedim Öykü susarak bana baktı. Ellerini tutdum ve öperek ona " Seni canimdan çok seviyorum. Bana bunu birdaha yapma dünyam yıkıldı. Sensiz yaşayamam bunu anladım" dedim ama baktın Öykü hiçbirşey demiyor. "Birisi mi seni korkuttu. Birisi birşey mi dedi konuş benimle lütfen. Anlat derdini derman olayım." Bana bakarak sesizce "Yok birşey yoğundum babam hastaydı aklım onda" dedi. Çok inandırıcı gelmedi bana ama yinede birşey demedim. Kenara sıkıştırmak istemedim. Bana sırtını dönerek gitmem lazım dedi. Galiba anladı inanmadığımı. Saçından tutarak yüzünü bana doğru döndürdüm çenesini tutarak dudağını dudağıma birleştirerek öptüm. Sonra dudağını bırakarak Öyküye "Inşallah baban iyidir geçmiş olsun." dedim oda bana bakarak " Iyi şuan" diyerek yüzünü eğdi. Yine çenesinden tutarak kafasını yukarı kaldırdım. Ağlıyordu. Göz yaşlarını sildim. Yanağını öptüm ve yavaş yavaş boğazını öperek kucağıma aldım. Adım adım yatağa yürüdüm. Öykü bana sesizce "Sinan lütfen yapma" dedi.
Yatağa yavaşça yatırdım Öyküyü ve gözlerine bakarak " Sen istemedikçe sana dokunmam bunu bil isterim. Ama sana söz veriyorum seni hep seveceğim bunu unutma." dedim. Oda " Bende seni hep seveceğim ve sana güveniyorum. Senin olmak istiyorum. "diyerek yüzümü eledi. Anlından Öperek gözlerine baktım  dudağımla yavaşça burnunu öptüm. Sonra daha yavaşça dudağını öptüm. Ona güven hissi vermek istediğim için herşeyi yavaş yavaş yaptım. Yine onun Gözlerine baktım ve o anda kafasını kaldırarak boynumu öpmeye çalışdı. Ikimiz kendimizden geçtik. Yavaşça üstümdeki Tişörtü çıkarmaya çalışdı. Bende onun üstündeki gömleğini çıkartarak kafamı göğsünün ortasina koydum. Kafamı öperek bana "Seni Seviyorum dedi. Daha fazla dayanamadım ve sütyenini çıkarttım. Korkarak göğüsünün arasını öptüm. Yavaşça göğsünden göbeğine geçtim. Karnını öptüğüm anda Öykünün ağladığını hissetdim. Kafamı kaldırarak  gözlerine baktım. Ve gözlerinden akan damla gözyaşlarını öperek sildim. Sonra kulağına "Şşşşşşş korkma" dedim. Dudaklarına yaklaşarak öpüştük. Öyle kendimden geçmişim ki birden onun dudağını ısırdığımı fark ettim. Hemen durakladım ve yine Öykünün gözlerinin içine baktım. Elleriyle yüzümü elledi ve öpüşmeye devam ettik. O geceyi hiç unutmayacağım. Sonsuza dek. Öykü benim ve hep benim olacak diye düşünmüştüm. Ama kaderin oyunu bu olsa gerek...

Ertesi sabah onun kokusuyla kalktım Öyle güzeldi ki... Birden telefon çaldı Öykünün cep telefonu. Telefona çıkdı ve sadece Tamam diyerek geri kapattı. Sonra bana bakarak "Cikmam lazim" dedi ve üstünü hızlı bi şekilde giydi. Sonra kapıyı kapattı.
Ben daha o şok halimle kala kaldım. Benden birşey saklıyordu ama ne?.
Yine telefon numarasını almamıştım çok sinirlendim kendime. Merak ediyordum.

Ertesi sabah kapının önünde bi not vardı. 'Seni otobüs durağın oradaki parkta bekliyorum saat üç de çok önemli lütfen gel. Öykü' Tabi bende bi sevinç ama birazcık da korku vardı.
Saat üç de oradaki parkta buluştuk. Çok üzgündü elleri titriyordu. Bana bakamıyordu bile. Yanıma geldi ve " Aramızda ne yaşandıysa unutalım ne benden sana yar olur ya senden bana" dedi. "Yoook pes yani yanlış mı duydum. Ne saçmalıyorsun sen. Daha dün seni seviyorum diyordun yalan mıydı?" diyerek yanına yaklaştım "Ne oldu anlat böyle kolay bitemez yine birşey mi duydun" dediğim anda birden bire sesli bi şekilde gülerek benden uzaklaştı. Ordaki büyük taşa oturdu ve birden gülen kız ağlamaya başladı. Şaşırarak yanına gittim. "Şaka mı bu? Komik mi? Sen benimle oyun mu oynuyorsun." diyerek oturduğu yerden kaldırdım onu. Omuzuna hafifçe dokundum... Gözlerine bakarak "Yalan diyorsun benimle dalga geçiyorsun sende beni sevdiğini biliyorum" diyerek yavaşça dudaklarına yaklaşıyordum. Bi Öptüm... dudağını dudağımdan çekerek "Hayır sevmiyorum"dedi. Yalan söylediğini biliyordum çünkü öyle heycanla nefes alıp veriyordu ki. Aynı o gecemizdeki gibi. Anlından Öperek ellimi vücudundan çektim. Öykü arka arka giderek benden uzaklaşmaya çalışdı. Korktu Dayanamam diye korktu. Ve aniden taşa çarparak yere düşüyordu ki kendisini benim kollarımda buldu. Korkuyordu. Gözünden düşün bi damla Göz yaşı benim elime deydi yine bakışıyorduk.

Bir kaç dakika geçtikten sonra biri seslendi..

Uzakdan gelen o bi ses o bi cümle benim hayatımı maf etti.

Benim Öyküm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin