Güneşli ve güzel bir gündü. Bulut yoktu gökyüzünde. Güneş can acıtmadan parlıyordu, terletip sıkıntı vermiyordu ona, aksine kışın gittiğini müjdeler gibiydi.
Herkese, her şeye gülümsüyor gibiydi. Kendisini çok özlettiğinin farkındaydı. Böylesi güzel bir kucaklamayı hak ediyordu.
Çocuklar salıncakları gıcırdatıp, kaydıraklardan neşeli sesler çıkararak kayıyordu. Kuşlar da aynı şenlikle ötüşüp onu selamlıyorlardı.
İnsanlar hemen onun parlamasından yüz bulup incecik kıyafetlerle salınıvermişlerdi dışarıda. Kediler, köpekler koklaşıyordu birbirleriyle, mırıldanarak dikkat çekmeye çalışıyorlardı.
Gözleri, tenleri ışıl ışıldı herkesin. Böylesi parıltılar aşık olmadan mümkün değildi. Kimse bilmese de "Güneş"le aşk yaşıyordu hepsi. Her bahar geldiğinde o yüzden böyle kıpır kıpır oluyordu içleri. Onu karşılarında görünce, yaptıkları çok önemli işlerin bile anlamını yavaş yavaş kaybetmesi bu yüzdendi.
Öylesi sıcak ve anlamlıydı ki. Bütün buzlarını çözüveriyordu. Nedensiz gülücükler yerleşiyordu dudaklarının kenarına. Yürürken bir şarkı tutturuyorlardı içlerinden, adımları onlara uymaya başlayıp dans edercesine süzülüyorlardı sokaklarda.
Deniz de, en büyük sevgilisini görünce bütün arsızlığıyla en tatlı mavisini seriyordu gözler önüne. Güneşle birbirilerine kur yaparken ışıklar saçıyordu onları seyredenlere. Yorgun düşüp terleyen bedenler gibi, deniz de sevişmelerinin kokusunu salıyordu gizlice. Bunu duyanlar içlerinden gülümseyip kıskançlıklarını bastırmak için etrafa daha dikkatli bakmaya başlıyorlar. Her adım, her ses, her güzellik bir başka görünüyordu gözlerine. Utangaç bakışlar birbirlerine değince yayılan kırmızılar aşka neden oluyordu. Korkak adımlar daha da güçsüzleşiyordu böyle zamanlarda.
***
Ah o aşka tutsak olmak, adım atmayıp karşısında durmak, belki de elini uzatmak bu sevgiliye. İlk kez görmüş gibi değil, yıllardır üstüne basılıp geçilen halının neresinin seyreldiğini bilir gibi, nasıl battığını çıplakken ayağa, öyle bir bilmek bu karşıdaki sevgiliyi.
Salt duygularıyla çıplak kalmışken karşısında, sanki kalbinin hangi köşesini acıtacağını bilir gibi. Ötüşen kuşları, hafifçe gidiş gelişleriyle kıyıya vuran denizi bir an olsun susturur gibi. Sonra bütün cesaretsizliğiyle yanından ayrılır gider, gözler boşlukta kalır. İlerideki banktan geri dönüp tekrar tesadüf ettirmek ister gözlerini o sevgiliye.
Bu cesaretsizliğiyle mahçup olmuş gibi vazgeçer düşüncesinden, başka bahara sevgili, bekle beni.
Not: Candan Erçetin'in "Bahar" şarkısından esinlenilerek yazılmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başınıza Gelmesi Muhtemel Şeyler Serisi
ContoHayatın içinden, başınıza gelmiş olan ya da başınıza gelmesi muhtemel şeyler serisi... Kitap birçok durum hikayesinden oluşmaktadır. Farklı yaşlarda, farklı mekanlarda, farklı insanlarla en az bir kere başınıza gelebilecek olaylar içerir. Gerçek mi...