Kırmızı elemanı işte böyle buhar ettim.

43 7 36
                                    

"Seni parmağımda oynatacak bir şey buldum."

Göbeğimi yalamaya çalışırken baş düşmanımın sesini işittim. Şöyle bir kafamı kaldırıp suratına bakma ihtiyacı duydum desem yalan olur.

"Kendini çok zeki ve havalı zannediyorsun değil mi? Değilsin kardeşim, kediler yarım akıllıdır."

Puffffft, diyene bak, birkaç dakika önce onun gibi çeyrek akıllı olan köpeğine nasıl topu geri getireceğini bizzat kendisi gösteriyordu, biraderlerim. Hani ellerinin ve dizlerinin üstünde yere eğilip topu ağzıyla alıp köpeğinin önüne koymasından falan bahsediyorum.
Bir de siz insanlar yaşayan en zeki canlı olduğunuzu iddia ediyorsunuz.
Şunun kadar saçma bir iki ayaklı görmemiştim hayatımda. Yazık, bazen haline acıyorum.

"O iblis ışıltısı barındıran gözlerini görmek istemiyorum zaten, yüzüme bakmana meraklı değilim. Neyse, biraz keyfim yerine gelsin."

İçimi bi huzursuzluk kapladı şimdi. Koltuğa oturdu, genellikle benim yattığım yere oturur. Hah şimdi de tam oraya oturdu işte, pis pis sırıtıyor. Bu ne zaman şöyle geniş geniş koltuğuna yerleşse bir de bana bakıp gülerek keyiflense benim başıma kesin bir iş gelir.

Endişeyle şey dedim: miyav?

"Aynen öyle." Daha da bi keyiflendi meymenetsiz velet. "Maymuna çevireceğim seni."

Rüyanda görürsün aslanım, maymun diye sana derler.
Avcunun içindeki o silindir şeklindeki şeyin bir yerine bastı. Yeni oyuncağın bu mu? Gönder gelsin koçum!

..

Eee? Hiçbir şey olmadı?

Haşin bakışlı kahverengi gözlerimi bu kör şeytandan ayırıp yerime geri oturdum. Heheh, ben de bir şey yapacak falan sandım. Basar mı ulan bunun kafası öyle şeylere?

Dikkatimi halıya çeken bir şey oldu. Halının üstünde tanımlayamadığım kırmızı bir şey var. Kimsin ulan sen? Yavaş yavaş hareket ediyor. Ayakları yok, kafası bile yok! Neysen nesin, evin içinde bana rakip bir sinek dahi istemiyorum. Buradan toz oluyorsun.

Patimi anında o keratanın üstüne bastırdım. İşte böyle ezerler adamı diye böbürlenecektim ki o kırmızı şey tüylerimin üstünde gezinmeye başladı.
Dikkatlice bu yeni düşmanımı izliyordum. Aynen abiciğim, düşman olduğuna karar verdim. Dostane hareketler sergilemiyor çünkü şu an. Bu arada bayağı eğitimli falan olmalıydı bu kadar hızlı tüylerimin üstüne çıktığına göre. Ama baba bunu yemez! Hemen sol patimi sağ kolumun üstüne şap diye yapıştırdım.

Bu sefer de sol patimin üstüne çıkıverdi. Aniden patimin üstünden inip duvara doğru ilerlemeye başladı. Kaçma ulan, gel buraya! Bu evde benim borum öter, sen de geldiğin deliğe geri döneceksin!
Seni bi elime geçirirsem var ya.

Tabii tahmin ettiğiniz gibi ben çok atik bir kediyim. Avımı asla elimden kaçırmam.
Bulunduğum yerden bir fırladım ki ordan ne ara kalktığımı aklınız almazdı. Duvarın üstünde kaldı, dinleniyordu sanırım. Tih tih tih, yarım akıllı şey. Peşinde kim olduğunu unutmuş.

Hızla duvara doğru atıldım ve duvara yapışır yapışmaz yere düştüm. Ama bu beklediğim bir şeydi, avımın peşini bırakmadan bilmem ne kadar daha kovaladım onu. Korkuyor tabii, nereye kaçacağını şaşırıyor. Aptal aptal yerlere kaçıyor.

Bu arada bizim zibidi Jungkook niyeyse kahkaha falan atıyor durmadan, bu niye böyle mutlu anlamadım. Olduğu yerde tepiniyor. Kafam şuna da bozulmadı değil.

Yorgun düşmeye başladım, yanlış anlamayın gayet genç ve çevik bir kediyim lâkin bu kırmızıyı da bir türlü yakalayamıyorum. Sürekli bi şekilde kaçıyor. Elime geçirdiğim an yiyeceğim onu. Çiğ çiğ yiyeceğim. Alfalığın gereği evde otoriterimi sağlamam lazım, şu alık Jungkook'a alay konusu olursam kendimi tırmıklarım.

Benden daha erkek olduğunu falan zanneder sonra. Kafası kırık biraz bunun, anlarsınız ya.

Yorgunluğuma yenik düşüp yere oturdum. Bu Jungkook gülmeye devam ediyor. Pençelerim yerinde olsa şimdi gider suratını delik deşik ederdim.

Şanslı günündesin velet.

Ben ona sinirlenirken kırmızı elemanı unuttum. Etrafıma şöyle bir baktım. Kaybolmuştu.
Kaçtı mı? Ama kaçtıysa hak veririm ona. Beni de benim gibi atik, çevik, adeta canavar gibi olan bir kedi kovalasa ben de kaçardım.

Jungkook elindeki silindiri gülmekten elinden bıraktı, cidden çok gülüyordu. Nefes bile alamıyor sanırım.

Ama ben ortada bu kadar gülünecek hiçbir şey göremiyorum.








5. Ağız, Kedi Bakış AçısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin