Snapchat'i açtığında telefonunun bozulduğunu sanmayan, bu durumun tam tersi, nasıl kullanacağını ustalıkla bilen bir ergenin yatak odasındayız. O gün üzülmek ve söylenmek istediklerinin bir listesini çıkartıyor. Liste aşağı yukarı şöyle;
Üzülmek İstediklerim:
1- Annemin hala karbonhidrat ve proteinleri birbirinden ayıracak kadar new age olmaması
2- Spotify Discover Weekly listeme şarkı yerine çile yüklenişi
3- Stephen Hawking'in daha kim olduğunu öğrenemeden bu dünyadan göçüp gitmesi... (en çok buna üzülmüş olabilir)
Söylenmek İstediklerim:
1- Babamın farklı genre'lara açık olmayışı...
Bu listeler üzerine düşünürken, anne birey odasının kapısını çalma zahmeti bile göstermeden içeri girer ve aralarında yüzeysel şu konuşma geçer:
Anne: Bu odayı ne zaman toplamayı düşünüyorsun? Oda mı ahır mı belli değil...
Başrol: Of anne yaaa, bitmedin bi...
Tam bu sırada halının üzerine sere serpe yatmış beyaz t-shirt araya girer:
- Yıllardır bu evde yaşıyorum, bir kere bile bana sorma nezaketinde bulunmadınız. Ne bu kız odayı toplamak istiyor ne de ben yer bezi olmak istiyorum. İstersen şu son 2 cümlemi ister parantezine al istersen alma... Bu bir kadere karşı ayaklanma bu bir isyandır. Çıkar mısın şu odadan? Çık. Bir gün huzur yok şu evde...