İLK GÜLÜŞ

21 3 1
                                    

''Kötüyüm.''

Omuzlarına asılı vaziyette uykuyla uyanıklık arası dakikalarca kaldım.

''Yanıyorsun sen''

Beni dinlenme odasına götürüp bıraktı. Tek istediğim bir yere uzanıp uykuya dalmak. Bitkinliğin son evresinde olmalıyım etrafa bakmak bile fevkalade yorucu. Eliyle başımı, boynumu yokladı. Artık gözlerimi açmaya zorlamadan belli belirsiz inliyordum.
Uyandığımda bir hastane odasındaydım ve aradan üç saat geçmişti. Etrafıma bakındım, yanı başımda oturuyordu

''İyi misin?''

"Nasıl geldim buraya"

"Ateşin çok yükselmişti neredeyse havale geçiriyordun"

"O kadar kötü müydüm?"

"Hatırlamıyor musun? İnliyordun resmen"

" Bu akşama dair pek bir şey hatırlamıyorum"

Hiç mi?  Bana sarıldığını da mı?

"Ben miiii??"

"Sen. Neyse birimizin hatırlaması yeterli. Nasıl üşüttün böyle"

"Ah şey aslında biraz halsizlik vardı bugün, son yağmura da yakalanınca şifayı kaptım sanırım"

"Bir insan bir anda hastalanmaz! Nasıl bu kadar fütursuz olabiliyorsun?"

"Yine mi azar"

"Anneni ara. Sen uyurken haber verdim . Gelmemesi için zor ikna ettim ama iyi olduğunu bilmezse bu saatte gelecek"

Bir an paniğe kapıldım. Annemin telaşını düşünmek bile istemiyorum. Emin'im şu an fırlayan tansiyonuyla boğuşuyordur yoksa gelmemesi için ikna olduğunu sanmıyorum.
Annemi iyi olduğuma ikna ettikten sonra kalkmaya yeltendim, serumum bitmemişti ama kendimi iyi hissettiğimden kalkmak istedim. Ve karnım çok acıkmıştı gerçekten belki aylardır bu kadar acıktığımı hatırlamıyorum. Hemşireye sesleneceğim sırada müdür elinde suyla içeri girdi

"Susamış olmalısın"

" felaket susadım. Ama nerden anladınız"

" yüksek ateşten dolayı vücudun su kaybetti. Birde dudakların kurumuştu"

Elimle dudaklarımı yokladığımda gerçekten çorak toprak gibi olduklarını anladım herneyse suyu kafama dikip nefessiz kalana dek içtim.

"Teşekkür ederim. Size de iş çıkardım gece gece."

Baş ucuma kadar yaklaşıp elini alnıma değdirdi sonra yanaklarıma ve çeneme.

" kendine neden eziyet ettiğini, kendini niye sevmediğini bilmiyorum ama kendi kendine bu kadar isteklice bedel ödemek istemen anlamsız"

" iyi hissediyorum. Artık çıkayım ben"

" iyi filan değilsin! Bu gece burada kalıyoruz!"

"Hayır, olmaz. Gerçekten iyiyim, bakın ateşimde yok."

" yine çıkmayacağı ne malum. Ayrıca vücudun vitaminsiz kalmış ve kan değerlerin düşük çıktı. Sabaha kadar bir iki serum daha yersin hallolur"

Yemek! Onun yerine yemek yesem. Serumdan daha lezzetli şeyler olduğuna eminim"

"Hahaha! Bende bunu demeni bekliyordum"
Damar yolu çıkarıldıktan sonra montumu giymeme yardım etti, montumun içinde kalan saçlarımı da usulca dışarı çıkardı ve montumun fermuarını boğazıma kadar çekip "üşüme" dedi.

Yatarken iyi hissetmiştim ama sırtımda hafiften ağrı vardı hala ve yutkunmakta zorlanıyordum. 'Annemin bitki çaylarından içerim eve gidince'

"Ne yemek istersin?"

"Çorba mmmm kebap.. pizza. Hamburger mi yesek.??"

Öyle bir güldü ki gözleri ve ağzı ayrı ayrı kendi güzelliklerini ilan ettiler sanki.
Boş hastane koridorunda ardımızda gülüşmeler bırakarak ilerledik..

"Heyy senin gamzen mi var?"

"Hayır yok(var)"

"Tekrar gül bakim"

"Künefe de yiyelim mi?"

...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇİFTE KAVRULMUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin