Her Şeye Rağmen

119 4 2
                                    


Alev, eve vardığında Levent'in görmek istediği son insan olduğunu anladı. Levent ise bahçede oturmuş viskini yudumluyordu. Alev de bir bardak alarak adamın karşısına oturdu.

"Bu saatte neden evdesin, Alev? "

"Bugün benim boş günüm. Bilmemene şaşırmadım doğrusu. "

Levent bu söze aldırış göstermese de içten içe alındığı parmaklarını bardağında gezdirmesinden belli oluyordu.

"Asıl sen bu saatte bahçede viski içerek ne yapıyorsun?"

"Sana ne zaman içip ne zaman içmeyeceğimi soracak değilim."

"Tabi çünkü sen erkeksin değil mi? Bu evlilik süresince senin bu komplekslerinden bıktım, usandım."

"Daha fazla uzatma be kadın. Zaten başım ağrıyor. Sanki ben bıkmadım mı senden hala konuşuyorsun bana karşı. Dün gece nerede olduğunu bile sormuyorum sana."

"Haftanın beş gecesi de evde değilsin ne haltlar yediğinde umurumda değil. Ne bok yersen ye ama sakın ola metreslerinle aranda geçen meseleleri evime ya da şirkete getirme."

"Bir ilişkin olduğunu anlamayacak kadar salak mı sandın beni kadın?"

"Neden söz ettiğini anlamıyorum."

"Kim o adam söyle lan."

"Bana bak Levent. Bu evliliğin yıllar önce bir oyuna döndüğünü ikimiz de biliyoruz. Sen de ben de çok yıprandık. Eğer şirket söz konusu olmasa seni boşamıştım bile."

"Seni durduran yok ama bir ilişkin varsa sözleşmeye göre şirketin yarısından fazlasının benim olacağını hatırlatmak isterim."

"Şansını fazla zorluyorsun, Levent. Eğer yattığımız kişilerin sayısına yarışa girersek sonucun belli olacağını ikimiz de bal gibi biliyoruz. Birinci sensin, hayatım."

Alev, bunca zamandır çantasında duran fotoğrafları çıkarıp masaya fırlattı.

"Son edindiğim bilgilere göre önemli kişilerin elinde de filmlerin varmış, kocacığım. Ben sana dikkatli ol demedim mi? Yeni proje için sana şantaj yaptılar. Sen de muhteşem seks performansını dünya görmesin diye kabul ettin. Cidden seni tebrik ederim. İnsanların göz zevkini ve akıl sağlığını bozmamayı istemek senden beklenebilir bir etik davranış değil doğrusu."

Alev, Levent'i fotoğraflarla baş başa bırakarak bahçeden eve geçti. Odasına doğru ilerlerken telefonu çaldı. Arayan Yağız idi.

"Merhaba yenge akşamki yemek planı hala geçerli mi diye sormak istemiştim."

"Ay Yağız ben onu tamamen unutmuşum ama halledilmeyecek bir şey değil. Lütfen gelin."

"Bir şey daha sormak istiyorum da."

"Söyle bakalım."

"Bu akşamki yemeğe Serkan'ın ev arkadaşı da katılabilir mi?"

"Tabi ki katılabilir. Görüşürüz."

Alev telefonu kapattı ve acilen yolunu yatak odasından mutfağa doğru değiştirdi. Çalışanları bilgilendirdikten sonra ılık bir duş alıp kendini uyumaya bıraktı.





Bir zil sesiyle uyandı. Bornozuyla uyuya kalmıştı. Gelenler Yağızlar olmalıydı. Hızla yatağından fırladı bir gömlek ve pantolon giydi. Aşağı onları karşılamaya indi. Yağız ve Serkan çoktan masaya oturmuşlardı bile.

"Hoş geldiniz, çocuklar neden geldiğinizi önceden haber vermediniz?"

"Senin uyuduğunu söylediler ben de yorgun olduğunu düşündüm yenge."

Yanan DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin