wıllabroad

32 4 16
  • İtfaf edildi Bilge Emek Çetin
                                    

Aeron'ın dediği gibi 'yanlızca kurt ulumaları..' Burada tek başımaydım. Ormanın bu kısmı yabancıydı. Tüm canlılar sanki burayı lanetli kabul etmiş, göçe uğramışlardı. Bir an kafamda hayali ışıklar yandı. 'Cuma 17.00 Anderson' Malcolm aklıma ne hakla girebilirdi!!

Haklıydı. Burası hiçin ortasındaki gerçeklik yansımasıydı. Burda zaman kaybediyordum. Delil numaralarını yazdığımız yere eğilip son kez baktım. Değişen bir şey yoktu. Hala kafatasını çıkarttığımız ağacın, bataklığı anımsatan köküyle bakışıyorduk. Bir daha buraya gelemeyebilirdim. Lanet!

Luis kadar inançlısın Jane..Şimdi bu lanet ıssızlıkta kendimle konuşuyordum. Tüm CSI kafayı yemiş olsa gerekki bende bu duruma yakın hissediyorum. Hiç kan yoktu. Nasıl mümkün olur? Bunun için katilin,  kafatasını poşet vb. bir şey ile taşımış olması gerekti ve hiçbir detaydan üşenmeyen yaratıcı katilimizin bunu yapmış olabileceğine asla inanmazdım. Geldiğim yola ilerledim. Adeta soğuk savaşta yenik düşen tarafın lideriydim. Arabama baktım. Karanlıkta fark edememiş olmalıydım ki tekerlekler jantlara kadar çamura batmıştı. Pislik içinde dehşet! Belki de dehşetin içinde pislik!

Wıllabroad öyle bir yerdi ki 30 km civarında hiçbir petrol ofisi, mola yeri ya da müstakil yoktu.' Issız yol ağzı' buranın halk adı. Çaresizlik içinde çamura saplanmamış olmayı umut ederek kontağı süzdüm. Zavallı  Audi'm..7 yıldır böyle eziyet görmedi! Sorun otostop bile çekemeyecek olduğum gerçeği! Fena saplanmışım..

Telefon zar zor çekiyordu. Ama şarjım!! Bitmiş ya da bitmek üzere! Yüce Tanrım eğer bunları görüyorsan bir kanıt işime gelirdi. Hem de çok işime gelir..Yine düşüncelerime uygun ağız hareketleri yapmaya çalışırken, geldiğim yönden hızla yaklaşan Jeep Chrysler'in cezbedici sesini işittim. Şaka falan değildi! Audi'me genç bir adam yaklaştı. Kontağı bikaç kez asilce titretti ve emin adımlarla Jeep'inden indi. Botlarını çamura bulanmış olma ihtimaliyle yere birkaç kez vurdu. Gizemli bir adamdı, önce dalga geçer gibi arabama ardından küçümseyici şekilde bana bakıverdi. Gece vakti güneş gözlüğü takmış olmasına gülmemek için dudağımı dişlerimle oyuyordum. Sanırım bunu fark etti. "Bayan...Gecenin bir yarısı buralar arabadan inip yol kenarında çaresizce beklemek için pek de uygun değil.Hm..mm.Ah! Ama çamur kötü vurmuş!"

İşaret parmağıyla jantlarımı göstermesi,  ezici bakışlarını üzerimden çekmemesi ve hala gözlüğünü çıkarmamış olduğu gerçeği adamdan tiksinmeme yetmişti.

"şey..evet.Ancak daha kötülerini gördüm, halledemeyeceğim bir şey değil!"

"Halledeceğinizden eminim Bayan...?"

"Anderson" Bu gizemli adam narsistin tekiydi! 

"Memnun oldum bayan Anderson, arabanızı bırakmayı göze aldığınız takdirde sizi merkeze bırakmatan onur duyarım. Şahsen sizin kadar genç ve güzel bir bayanı tehlikeli sularda bırakmak tercihim değildir." Güzel mi??

"İlginiz için teşekkür ederim ama erkek arkadaşım birazdan burada olur, o nedenle bende burada çaresizce beklemiyorum" Çok yalan söyleyen bir insan değildim fakat bu çok yerindeydi.

"Pekala..Tekrar görüşeceğimizden eminim bayan Anderson. İyi geceler!" Cevabımı beklemeden öylece Jeep'inin kapısını açtı, eliyle fransız 80ler selamı tarzında bir işaret yapıp itici şekilde gülümsedi. Resmen pis pis sırıttı. Ah! 'Zengin züppe' kavramı' bu adam için yaratılmıştı. 

İşin aslı bir erkek arkadaş şu an çok işime yarardı. Ama New York karmaşık bir yer.Burada birine bağlanmak çok zor. Geçici bir şehir...Geçici ilişkiler... 

Ve acı son! Burdan bir araç geçmesini bekleyemzdim. Tekerleri kaldırmaya gücüm yetmezdi; yetse bile arkadan ittirecek biri lazımdı. Bana yardım etmeye çalışan masum bir adamı elimin tersiyle geri çevirdim! Hm..Şimdi kendimizi kandırmayalım o adam masum sayılamaz. En azından bugünlük! Lanet olsun! Geceyi burda geçirmeye kendimi hazırlamış bekliyordum. İçi hala ısımla dolmuş Audi'mle konuşmak deliceydi evet yine de yaptım.

"Bir gün daha bitti. cuma? 36 saatim vardı yaklaşık. Gurur yapmamalıydım değil mi? Adamın teklifini kabul etmeliydim ha?" Yavaşça gözlerim kapanıyordu. Tanrım! Saat 03.00! Kaç sattir buradaydım ki? Sabah oluyor! Daha fazla dayanamayacağıma kanaat getiriyordum ki yine bir ses...Bunu tanıyordum...Kesinlikle tanıyorum..Luis!!! Bu onun yeni motoru!!! Burada olması oldukça garipti. Arabadan indim. Çamura batmış ince kısa topuklularıma acıdım. Luis'in bu saatte burada olmasına da acıdım tabi. 

"Hey Anderson, kafayı mı yedin güzelim? Burada ne halt yiyorsun gerçekten?"

"Ah Lu! Sen...Burdasınn!!!"

"Hayır değilim, hayal görüyorsun.. Ah Jane tabiki burdayım nerede olucam?"

"Buradan farklı her yerde olabilirsin, sahi burda ne yapıyorsun?"

"Aeron 12.00 civarı ıssız yol ağzına geleceğini söylemişti. Alex ile bir şey bulmuşlar; onlarca mesaje cevap gelmeyince,gece prensesi, kafayı yediğini düşündük" Yemek üzereyim Luis.

"Ciddi olamazsın"

"Tabiki değilim. Gerçekten kafayı yemişsin.Kaç sattir burdasın?" Hepsi o adam yüzünden. Yaşam enerjimi emdi.

"Emin değilim, inan bana ben de bayılmıyorum"

"Bak tatlım, olay yeri saydığımız lanet ormana gelip 3 saat orada takılıp, sonra da arabanda oturup hayata küsemezsin!! Malcolm'ın canı cehenneme!! Seni merak ettik!!"

"Olay hiç de öyle olmadı. Arabam ne halde, yetmezmiş gibi ütüme gelme"

"Her neyse, atla bebek!!"Biraz tereddüt etmiş olsam da onun beni ormanda bırakmayacağından adım gibi emindim. Arabamı bırakıp Luis'in motoruna atladım. Bir dakika! Alex ne bulmuştu! 

chamberlainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin