Bölüm 3 | Randevu

521 53 15
                                    

Elimdeki kağıdı komidinimin üzerine bırakıp kedinin incinmiş bacağını bir güzel

sardıktan sonra artık uyumak için sabırsızlanan bedenimi yatağa attım.

Gözlerimin kapanması ve uykuya dalmam arasında en fazla birkaç saniye

geçmiş olmalıydı.

-

Başım deli gibi ağrıyordu ve ağrının şiddetiyle huzursuzca gözlerimi araladım.

Bakışlarım komidinimin üzerindeki masa mavi saatini bulduğunda gözlerimi

ovuşturdum.

Saat ne ara öğlen 2 olmuştu? Bunca saat uyudum mu!

Saatlerdir yatmama rağmen isteksizce doğruldum pofuduk yorganımın içinde.

Ayaklarımla yeri yoklayarak terliklerime ulaştım ve ayaklarımı soğuk terliğin

içine iyice yerleştirdim.

Birkaç dakika öylece boş zihnimin tadını çıkardıktan sonra ayağa kalktım.

Bileğim hala sızlıyordu fakat dünden daha iyi hissediyordum.

Ayağımın dibinde debelenen kediyi görünce sırıtmama engel olamadım. Bez

parçalarının birinin altından birinin üstünden geçerek kendi kendine oyunlar

yapıyordu.

Midemin açlıktan feryat ettiğini duyduğumda onun da acıkmış olabileceği

aklıma geldi. Kutuyu sıkıca kavrayarak mutfağa yöneldim.

-

Kendime peynirli omlet hazırlamayı planlıyordum fakat son anda patates

kızartmasına karar kıldım. Yağı ocağa bırakıp kedi için ne hazırlabileceğimi

düşünmeye karar verdim. Bildiğim tek şey süt içtikleriydi.

Buzdolabını açıp dakikalarca uzun uzun baktıktan sonra biraz peynir ve süt

kutusunu çıkarttım. Ekmeğin yumuşak kısımlarını bir kaba parçalayarak üzerini

sütle ıslattım. Başka bir kaba da peyniri yerleştirdikten sonra kapları kutunun

içine yerleştirdim.

Karın doyurma sırası bendeydi. Patatesleri elimden geldiğince keserek yağa

atmayı başarmıştım. Tencereden sıçrayan kızgın damlalarla adeta savaş

içerisindeydim. Bu işten de sağ salim çıkabilmiştim sonunda.

Çayımı yudumlarken elim sabah cebime sokuşturduğum beyaz kağıda gitti.

Bunu neden yapıyordu? Hiç tanımadığı birini neden kutlamaya davet

etmişti?

Kalabalık bir yere gidebileceğimiz ihtimali aklıma gelince endişelerimin gün

yüzüne çıkmaya başladığını fark ettim.

Ben kalabalıkta yapamazdım ki, daha önce hiç kalabalık bir ortama

girmemiştim. Hep yalnız takılanlardan olmuştum ben.

Ya geceyi berbat edersem? Ya yılbaşını benimle geçirdiğine pişman olursa?

Düşüncelerimden arınıp saate ilişti gözüm.

"16.00"

"Ne?!"

Hayır. Bu kadar oyalanmış olabilmeme imkan yoktu. Saat akşam 4tü ve ben

KediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin