sekiz

17.3K 496 375
                                    

Yoongi
——————————

Uyandığımda, yanımda gördüğüm beden ile gülümseyerek ona daha çok sokuldum. Onu kabullenmiştim. Beni sevdiğini hissettiriyordu ve bu haliyle güzel bir şeydi. Belime dolanan kollarla gülümseyip ona baktım. Gözleri kapalıydı ama gülümsüyordu. "Günaydın babacık!" Gülerek onun üstüne çıkarken o da gözlerini açıp gülmeye başlamıştı. "Ah! Bebeğim günaydın." İkimizde ufak kahkahalarla gülerken belimden tutup beni tekrar yanına çekti. Saçlarıma öpücük kondururken, bu hareketin beni artık mayıştırdığını fark etmiştim. "Uvv, bebeğim sanırım bir duşa ihtiyacın var." Ona döndüm. Haklıydı, günlerce duş almamıştım. Eminim ölü balıktan daha iğrenç kokuyordum. Hızlıca ayağa kalkıp banyoya doğru ilerlerken beni tuttu ve güldü. "Banyo yapmayı bu kadar sevdiğini önceden söyleseydin keşke bebeğim." Beni kucağına aldığında gülümsedim ve kollarımı onun boynuna doladım. Beraber içeri girdiğimizde beni yavaşça yere bırakıp, küvetin -bir dakika jakuzi miydi o?- suyunu açmıştı. Tekrar bana dönüp beni ayağa kaldırdı. Ne yapacağını anladığımda yanaklarımın kızarmasına engel olamamıştım. Penisimi görecekti. Ugh, ulu tanrım. Kıkırdayıp yanaklarıma minik öpücükler kondurdu. "Endişelenme güzelim, babacığın sen istemediğin sürece sana dokunmaz." Dediğiyle kaşlarımı kaldırıp ona döndüm. Bu iyi bir şeydi, değil mi? Üstümdeki tişörtü çıkartıp, altıma yöneldi. Yine de utanmama engel olamıyordum çünkü, ugh, hadi ama o benim babacığımdı ve ondan etkileniyordum. Sonunda tamamen beni soyduğunda karşısında öylece cıbıldak bir halde duruyordum. Ellerimle oynarken bakışlarımı ondan kaçırıyordum. Dudaklarıma, dudaklarını kapatırken eliyle belimden tutup beni kendine çekmişti. "Çok güzelsin sevgilim." Tamam bu son noktaydı. Yanaklarım iyice yanıyordu ve ondan kaçmak istiyordum.

Beni kaldırıp -popomu elliyordu, işine geliyordu tabi itin- sıcak suyun içine bıraktı. Su kaynar değildi, insanı iyi hissettiriyordu. O da eşofmanıyla tişörtünü çıkarıp kirliye attıktan sonra yanıma gelmişti. Arkama geçip şampuanı alıp saçlarımı yıkamaya başlamıştı. Etraf güzel bir koku ile dolarken gülümsedim. Bu kadar ilgiyi en son annemden almıştım. Yani tahminen 12 yıl önce. İşi bitince suyla iyice duruladı. Bu defa da lifi iyice sabunlayıp köpürttü ve vücudumu yıkamaya başladı. Tabi, benim için bayağı utanç verici anlarda yaşamayı ihmal etmemiştik. Sonunda duş faslı bittikten sonra hazır olan büyükçe bir bornozu alıp bana giydirdi. Elimden tutup beni odama götürürken, homurdandım. Tanrı aşkına ben koca adamdım evin içinde yürürken bari elimi tutmasına gerek yoktu ki. Beni kaldırıp yatağıma oturtturduğunda somurtup yanaklarımı şişirdim. Sonunda dikkatini çekebilmiş olmalıydım ki, kaşlarını kaldırıp bana döndü. "Sorun ne bebeğim?" "Evin içinde bari elimi tutmana gerek yok babacık." Dediklerime karşın bir süre yüzüme bakıp sonra gülümsedi. "Pekala, sen nasıl istersen prenses." Ayağa kalkarken söylemişti. Ve dediği şey istemsizce bende 'güzel olduğum' düşüncesi uyandırmıştı. Giysi dolabımın kapağını açıp bir şeyler aramaya başladı. Sonunda bana döndüğünde elindeki şeyle iç geçirdim.

(Botlar yok)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Botlar yok)

Bu adamın tulum takıntısı falan mı vardı? Temiz bir bez ile pudra alıp -evet bez takıyordum- yanıma geldi. Elindekileri komidine bırakıp yatağımın yanındaki yumuşak çarşafı açıp, yatağa serdi. Bende onun üstüne uzanıp beklemeye başladım. Pudrayı alıp kalçama sürdükten sonra büyük bezi takmıştı. Burnunu boynuma dayayıp, boyun girintime öpücükler kondururken kıkırtılar bırakıyordum odaya. Onun da hoşuna gitmiş olacakki gülüyordu. Sonunda kalktığında gülümsedim. "Seni seviyorum babacık~." Dediğim şeyle bir süre gözlerimin içine baktı. Kötü bir şey mi demiştim? Saniyeler sonra yüzünde memnun olmuş bir ifade oluştuğunda rahatladım. Alnıma, buse kondurup geri çekildi. "Bende seni seviyorum prensesim."

Sonunda beni giydirip kucağına aldı. Mutfağa indiğimizde her zamanki gibi beni mama sandalyeme oturtup, kahvaltı için püremi hazırlamaya başladı. Dakikalar sonra sıkıntıyla oflayıp bacaklarımı sallamaya başladım. Yanaklarımı şişirip ona döndüm. Hala kahvaltımızı hazırlıyordu. "Babacığıııım, hâlâ işin bitmedi miiii?~~." Gülümseyerek bana baktı. "Az kaldı sevgilim." Mırıldanıp önümdeki yere dirseklerimi koyup yüzümü avuçlayıp beklemeye devam ettim.

><

Jimin
——————————

Elimdeki cipsileri ağzıma atıp, ekrandaki resmi beğendim. Yarın izinliydim ve sabahlamayı düşünüyordum. Tam başka bir gönderiye bakacağım sırada gelen takip etme isteği ile bildirimlere girdim. Bir dakika? NE?! JUNGKOOK?! Panikle kucağımdaki cipsiden ağzıma daha çok tıkıştırıp bildirimleri yeniledim. Hayır, gerçekten oydu. Ama neden? Ağzımdakileri yutup bu defa çikolatamı açıp büyükçe bir parça ısırdım. Sikeyim depresyonda gibi hissediyordum. Pekala... Kabul etmeli miydim? Yoksa etmemeli miydim? Dudaklarımı birbirine bastırırken, elim benden izinsiz kabul etmişti. HAY BEN BEYNİME SOKAYIM. Tamam sakin olmalıydım.. Kötü bir şey yok yani n'olabilir ki? Hızlıca kendi hesabıma girip salak saçma bir resmim var mı diye baktım. Neyse ki yoktu. Ve işte, korktuğum şey oluyordu... Sikik jungkook fotoğraflarımı beğeniyordu. Neden... Neden beni tekrar kendine çekiyordu? Gelen mesaj bildirimiyle, irkildim. Mesaja baktığımda jungkooktan gelmişti (Y.N: ig'den geliyor merak etmeyin :dd).

Jeon.kk: selam chimchim~~

chimmin: selam?

Jeon.kk: nasılsın?~

chimmin: sen mesaj atmadan önce daha iyiydim.

Jeon.kk: oh :(
Jeon.kk: üzgünüm :(

chimmin: her neyse.
chimmin: ne istiyorsun Jeon Jungkook?

Jeon.kk: seni istiyorum Jimin
Jeon.kk: anılarımızı, aşkımızı

chimmin: siktir git Jungkook.

Telefonun ekranını kilitleyip, yanıma koydum. Bütün abur cubur yeme isteğim kaçmıştı. Yataktan kalkıp tuvalete ilerledim elimi yüzümü yıkayıp mutfağa geçtim. Ketıl(?)'a sıcak su koyup oturup olanları düşündüm. Jungkook... Çok kararsızdım. Kalbim deli gibi onu istiyordu her şeye rağmen. Ama aklım... Hayır, o kesinlikle bana yaptıklarını unutmamıştı. Suyun kaynadığını haber veren sesle düşüncelerimden sıyrılıp kupamı çıkartıp içine toz kahveyi döktüm. Sıcak suyuda ekleyip, çekmeceden aldığım çay kaşığı ile karıştırmaya başladım. Odama geçip telefonumu alıp salona ilerledim. Gelen bildirimlere bakıyordum. Aslında daha çok Jungkook'un bildirimlerine bakıyordum.

Jeon.kk: göreceksin Jimin
Jeon.kk: yeniden beraber olacağız
Jeon.kk: seni kendime yeniden aşık edeceğim

Oflayıp başımı koltuğa yasladım. Tanrım, ne yapacaktım ben bu çocukla? Televizyonu açıp kanallarda gezinmeye başladım. Ama ne içtiğim kahveden ne de izlediğim şeyden anlamıştım. Kahrolası Jungkook aklımı çok fena bulandırmıştı. Oflayarak  koltuğa iyice yayıldım. Kafam karışıktı. Dudaklarımı yalayıp telefonumu elime aldım. Hızlıca kilidi açıp instagram'a girdim. Jungkook'a istek attım. Her şeye başdan başlayacaktık. Ama çok farklı bir şekilde. Onu kendime bağımlı hale getirecektim. Hazırlansan iyi olur Jeon Jungkook.

——————————

Birkaç gündür bekletiyordum, üzgünüm. Telafi edebildim mi?~
Ve bundan sonra Sope bölümü olmayacaktır, bilginize. Birkaç JiKook bölümü de yazıp kitabı bitireceğim.

Ve bu arada, yazdığım "Tanınmış Kişi" NamJin texting'ine bakmayı unutmayın lütfen~~

Pink Lady 『γσσηδεοκ』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin