dokuz // FİNAL

14.6K 415 221
                                    

Jimin
——————————

Bezle masayı silmeyi bitirip arka tarafa geçtim. Bezi, tezgahın üstüne bırakıp uzatılan tepsiyi aldım. "Yedinci masa." Söylenilen masaya ilerleyip tepsidekileri masaya koydum. Afiyet olsun deyip, hafifçe eğildim. Tekrardan elimdeki tepsiyle arka tarafa ilerledim. Yapacak bir şey bulamayınca, kendimi boş koltuğa attım ve telefonumu çıkartıp İnstagram'a girdim. Dudaklarımı öne çıkaran bir resim çekip paylaştım. Bakalım sikik Jeon'un buna tepkisi ne olacaktı. Hayır, elbette amacım onu kıskandırmak değil. Yalan söylüyorsunuz!

Dakikalar sonra gelen bildirimle sırıttım. Jungkook'tu.

Jeon.kk: SİKEYİM PARK JİMİN
Jeon.kk: HEMEN KALDIR O FOTOĞRAFI
Jeon.kk: DUYDUN MU BENİ

chimmin: ne diyorsun be

Jeon.kk: kaldır. o. fotoğrafı.

chimmin: sanane?

Jeon.kk: pekala Jimin
Jeon.kk: sen istedin

chimmin: ne?
chimmin: uf salak

Telefonu kapatıp yanaklarımı şişirdim. Jungkook'un yapacaklarını merak ediyordum. Adımın seslenilmesi ile koltuktan kalkıp tepsiyi aldım, söylenilen masaya ilerleyip siparişleri bıraktım.

><

"İyi günler." Selam verip kafeden çıktım. Yoğun bir gündü. Tek istediğim evime gidip uzun bir uyku çekmekti. Otobüs durağına vardığımda telefondan saate baktım. 23:36... esneyip kulaklıklarımı taktım. Slow bir şarkı açıp, otobüsü beklemeye başladım. Kendimi cama yaslarken gözlerimi kapattım. Uyumayacaktım, lakin göz kapaklarım bile yorgundu.

Belime dolanan kollarla çığlık atıp debelenmeye başladım. Sikeyim, kimdi bu? "Ssh! Sessiz ol Jimin. Hey, Jimin benim sakin ol." Hızlıca nefes alıp verirken arkamı döndüm. Sikik Jeon'dan başkası değildi. Tavşan dişlerini öne çıkartarak gülümsüyordu. "Selam." Sinir ve şok karışımıyla ona bakarken, içimde bir şeylerin hızlandığını hissettim. Bir dakika... kalbim miydi o? Sinirle ondan uzaklaştım. "Ne bok istiyorsun Jungkook?" Bir süre hiçbir şey demeden durdu. Ayağa kalkıp bana doğru yaklaşıncs bir adım geri çekildim. "O fotoğrafı kaldırmanı söylemiştim Jimin." "Hangi foto- ah, o mu?" Aklıma sabahki İnstagram'a attığım fotoğraf gelince sırıttım. Kıskanmıştı. "Sana onu kaldırmayacağımı söylemiştim, Jeon." Kaşlarını çatıp kolumdan tuttu. "Ne yapı-" Ben bir şey diyemeden beni bir arabaya doğru sürüklemeye başladı. Bir dakika? Arabası mı vardı? Vaoov...

Beni zorla şoför koltuğunun yanına oturtup kemerimi bağladı. Kendisi de hızlıca yerine geçip arabayı çalıştırdı. Hışımla ona döndüm. "Bu yaptığına adam kaçırma denir! Seni şikayet edeceğim!" Hiç bir şey demeden arabayı sürmeye başladı. Yutkunup dışarı döndüm. Acaba arabadan atlasam n'olurdu? Başımı cama yaslayıp gözlerimi yumdum. Kesinlikle uyumayacaktım.

><

Dürtülmeyle gözlerimi araladım. "Kalksana." Ağzımı şapırdatıp gerindim. "5 dakika daha." Oflama sesi kulaklarımı doldururken kaşlarımı çattım. "Sussana ya." Birkaç saniye ses gelmedi. Ardından bir anda havalandığımı hissettim. Çığlık atıp ona sarıldım. Beynim çorba gibiydi. Şaşkınca beni kucaklayana baktım, ah tabi ya.. Jungkook. Kaşlarımı çatıp başımı onun omzuna yasladım. "Beni nereye götürüyorsun şerefsiz." Homurdanmaya başlamıştı. "Hem kucağıma yayılmış, hemde küfür ediyor. Keyfiniz nasıl Jimin bey?" Kocaman sırıttım. "Oh, çok iyi valla." Daha sonra uzun bir sessizlik oldu. Bir eve girmiştik. Büyük ihtimalle onun eviydi. Pekala, sakindim elbette. TANRI AŞKINA JUNGKOOK İLE AYNI EVDEYDİM! Tamam, bu çok doğal, öyle değil mi?

Bir odaya girdiğimizde beni büyükçe bir yatağa bıraktı. Arkasını dönüp gideceği sırada durdurdum onu. Ne yani, beni burda böyleyece bırakıp gidecek miydi? "Jungkook! Nereye gidiyorsun?" Bana dönüp gülümsedi. "Senin için pijama getireceğim." Duyduklarımla gözlerimi büyüttüm. Tanrım... Neler düşünmüştü kim bilir? Onun eline koz vermemeliydim. "Ah, anlıyorum." Odadan çıktığında yutkundum. Ne yapacağım? Çok uykum vardı, hiç kaçamazdım. Hem... Jungkook bana bir şey yapar mıydı ki? Odaya giren bedenle irkildim. Jungkook elindeki bir pijama takımını bana uzatınca kalkıp elinden aldım. Koşarak odada bulduğum lavaboya girdim. Üstümü değiştirip çıktım. Kıyafetlerimi katlayıp kenara koyarken belime sarılan kollarla bir kez daha irkildim. Başımı çevireceğim sırada boynuma değen dudaklar ile gözlerimi büyüttüm. Tanrım.. Jungkook, ne yapıyordu? Elleriyle beni kendine daha çok bastırırken, ellerim benden izinsiz onun ellerinin üstündeki yerini almıştı bile. Dudakları boynumda gezinmeye başlamıştı. Ufak öpücükler bırakırken, bir eli bacaklarıma kaydığında ondan uzaklaştım. Göğsüm anın verdiği heyecanla inip kalkarken, gözlerim yanıyordu. O ise bana şaşkınca bakıyordu. Yutkunup başımı eğdim. "İ-iyi geceler." Hızlıca yatağa doğru ilerleyip uzandım. Yorganı üstüme kadar çekip gözlerimi yumdum. Yanaklarım alev alıyordu. Yatakta hissettiğim kıpırtılarla yorganı indirip ona döndüm. Arkası dönüktü. Başımı eğip, ona yaklaştım yatakta. Tişörtünün ucundan tutup iyice sokuldum. "İyi geceler, Kookie." Evet, daha saatler öncesinden ona koz vermemeliyim diyen Park Jimin, şimdi onunla yatmak ve bana sarılması için ona resmen yalvarıyordum. Bana döndü. Bakışlarımı onun gözlerine diktim. Dudakları yavaşça yana doğru kıvrılmıştı. Hızlıca beni kolları arasına aldığında kalbim bir anlık durmuş, ardından deli gibi atmaya başlamıştı. Burnuma dolan erkeksi koku ile gülümsedim. "İyi geceler, Minnie." dediği şeyle gözlerim dolarken büyükçe gülümsedim. Bana bunu demeyeli kaç yıl olmuştu? Ona daha çok sarıldım. İşte, Jeon Jungkook bana böyle hissettiriyordu.

——————————

Selam! Evet aslında finali bende böyle düşünmüyordum ama böylesine nasip oldu. Ehüeh, okuduğunuz için teşekkürler~

YoonMin texting yayınlayacağım. Ona da göz atın, byü~

Pink Lady 『γσσηδεοκ』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin