Şarkıyla birlikte okuyun ve huzurla dolun :)
Bölüm şarkıları;
Dimash Kudaibergenov- Sinful Passion
Melike Şahin- Kara Orman🥀
Küçükken her zaman farklı olan taraf bendim. Arkadaşlarım (?) hep bir araya gelerek ip atlar, top oynarken ben kendi köşeme geçer onları izlerdim, resim yapardım. Evden çıkmayı hiç sevmezdim. O zamanlar ne kadar annem beni topluma kazandırmaya çalışsa da kesin bir dille söylediğini reddeder, resim defterimde kalan boş sayfaları hayallerimle süslerdim.
Bu benim için vazgeçilmez bir kısır döngü haline gelmişti o zamanlar.
Daha sonra resmin o cazibeli ruhundan sıyrılmış resme inat olarak ortaya çıkan müziğe kapılmıştım.
Resimde söyleyemediklerinizi, düşüncelerinizi susarak ve kaleminizi konuşturarak boş bir kağıda dökerdiniz fakat müzik öyle değildi.Müzik bana göre söylemek istediklerimizi en açık ve direkt şekilde söylememizi sağlayan bir mucizevi araçtı. Resimden farkı ise dürüst olmasıydı. Farklı çizgilere, yollara yer yoktu müzikte.
Belki de resimden çok müziğe kapılmamın en büyük nedeni de buydu.Değişmek istemiştim, artık içime kapanmak değil daha cesur ve güçlü olmak istemiştim. Arkadaş ortamlarından sürekli dışlanan değil, her oyuna çağrılan o prenses olmak istemiştim.
Şarkı söyleyip ilk enstrüman olarak gitar çalmaya başladığımda daha 10 yaşımdaydım ve bu işte gerçek anlamda yetenekliydim.
Gitardan sonra piyano, keman, bateri öğrenmiştim. Bunları başardığımda ise genç kız olma yolunda ilerleyen biriydim.
Benim için vazgeçilmez olan hobilerime veda etmem, anne ve babamı kaybetmemle olmuştu. Çünkü benim ilham kaynaklarım onlardı. Bana destek olan, bu yolda yürümemde asla bana karşı çıkmayan ve her zaman yanımda olan taraftılar...
Onlar öldükten sonra toprağa sadece onları değil, onlarla birlikte birçok parçamı da gömmüştüm toprağın altına... Duygularımı, müziği, resmi, bana ait olan tüm iyi şeyleri...
Bu bir genç kızın en büyük çöküş anıydı. Annesi ve babasını kaybettiği o an.
Büyük bir genç kız olduğunu sürekli ebeveynlerine kanıtlamak isteyen kızın, aslında ne kadar da küçük olduğunu ilk kabullendiği andı o an...
Ve birçok şeyin farkına varıldığı anlardan bir tanesiydi o an.
Onların ölümü ağabeyimin kötü tarafının başlangıcına ve benimde zorla o yöne çekilmemin başlangıcı olmuştu.
Benim suçladığım tek kişi ise ağabeyimdi.
Kendine ve bana en büyük kötülüğü yapan ondan başka hiç kimse değildi.
Bunları düşünmenin ne sırası ne de zamanıydı fakat ister istemez düşüncelerimin o yöne kaymasına da bir türlü engel olamıyordum. Bu olayların başımıza gelmesine sebep olan asıl nedene dönmeden duramıyordum.
"En sonunda da anayola çıktım. O saatte oradan araba geçeceğini hiç tahmin etmemiştim. Hatta sabahlayacak bir yer bile bulmaya gidiyordum. Öyle bu adam karşıma çıkınca beni arabaya aldı ve gerisini biliyorsun." dediğimde ağabeyim çenesini sıvazlıyor, Anıl gergin bir şekilde yerinde kıpırdanıyor, o adam ise ifadesiz bir yüzle anlattıklarımı dinliyordu.
Gergin bir sessizliğin ardından sessizliğin prangalarını kıran ilk kişi o adam olmuştu.
"Mirza, istersen bunu halledebilirim." dediğinde bakışlarımı ona çevirdim. Aynı şekilde o da hemen bakışlarını bana yöneltmiş, tepkimi ölçüyor gibiydi. Dengesiz bir ruh haline sahip olduğum için ne tepki vereceğimi merak ediyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEİS
General Fiction🥀 Elimdeki silahı belim ve pantolonum arasındaki o boşluğa yetleştirdikten sonra adımımı ormana doğru attım fakat tam o anda şans yüzüme ışık farlarını yansıtmıştı. Evet bildiğiniz bir çift araba farından bahsediyorum. Bu saatte burdan araba geçmes...