Eylül yanıma geldi.Elindeki bira şişesini çöpe attı.Gözlerimi devirip barmene döndüm.
"Bana bir tane daha martini."
Mert'in gözleri gözlerimi bulmuştu.Başka yere bakacakken "Öğle vakti bu ne hız?" dedi gülerek.Şaşkınlıkla ona baktım.Nerden çıkmıştı bu?Yukardan falan mı indi acaba?Onu bilmiyorumda yukardakinin yaratmadığı kesin.Dertten içiyoruz be Mert'ciğim diyemediğimden "Dur bakalım daha yeni başladık." dedim gülüşüme sahte bir ton katarak.
Martini'nin kenarındaki zeytinleri yiyip keyifle dudaklarımı yaladım.
Eylül ile İstanbul'a döndüğümüzde yapacakları konuşuyorduk.Mert ise yanındaki karıyla oturmuş muhabbet ediyordu.Sanki yanında ben yokmuşum gibi.İstinbili dinmidin bilişilim diyodu birde.Ah Mert tam bir eskort evladısın ne diyeyim ki.Ondan iyice nefret etmemi sağlamıştı.Zaten ne bekliyordum ki ?Ben salağım ben.Hemen umutlanan salak bendim ben.Yani banane ondan.Alt tarafı konserde tanıştığı bir kıza aynı ırktan olduğu için yardım etmişti.Aynı ırk olmasa da yardım ederdi.
''Haftaya konser varmış.Gideriz değil mi?''
''Gideriz tabi.Dur hemen bilet alalım.'' Eylül'ün çılgın kafasını seviyordum.Kardeş olsak bu kadar benzemezdik sanırım.Ve,evet yarın dönüyorum.Burda yaşananlar burda kalıcak.Hiçbirini İstanbul'a taşımaya niyetim yok.Allah aşkıne ne yaşandı ki taşıyasın?Salak Melis! İç sesim bile bana salak diyorsa vay halime.
Biletleri aldıktan sonra alışverişe gitme kararı aldık.LA'nın en büyük avmlerinden birine.Mert Bey çok sevgili sarışın arkadaşıyla derin bir muhabbete dalmışken derin bir nefes aldım.Gerçekten,sinirlenmeyeceğim.Neye sinirlenecektim ki hem?Klasik bir erkekti işte.
''Hadi Eylül gidelim.'' dedim.Fakat Eylül şaşkınca bakıyordu.
''Nereye?'' Gözlerimi devirdim.Bar taburesini iterken çıkan sesle Mert gözlerini bana dikti.Onunla göz göze gelmemek için hızla çantamı aldım.
Yanlarından geçerken kısa bir veda ederek otoparka yöneldim.Neyseki babamın tuttuğu adamlar arabayı vermişti.Fakat yanımızda bi koruma vardı.şirkete gözünü diken düşmanlar olabilirmiş.Düşmanlar bu tipi ne yapsın allah aşkına.
Arabadayken saydırmaya başladım.Mert'ten ciddi anlamda nefret ediyordum.Ciddi anlamda.
Eylül yanımdaki koltukta müziği ayarlamaya çalışıyordu.Muhtemelen bana bakıp 'bildiğimiz Melis işte.' gibisinden birşeyler diyordur.
Pezevenk.Tam bir pezevenk! Ne bok vardı yani?Herneyse.
İlk gördüğüm alış veriş merkezinin otoparkına girdim.
Eve geldiğimizde direk olarak mutfağa yöneldim.Bütün gün neredeyse hiçbir şey yememiştim.Başım çatlıyordu.Dominos'tan aldığımız pizzaları hayvan edasıyla yerken zil çaldı.Peçeteyle dudağımdaki domates sosunu sildim.Los Angeles'ta kim bize gelebilir ki?Tanıdığımızda yok.
''Kim geldi?'' Eylül'e gözlerimi devirdim.Kapının önünde bekliyorum sanki.
''Dışarda gözüm mü var?'' diyerek yerimden kalktım.Kapıyı açmamla yüzümün buruşması bir oldu.Mert gelmişti.''Selam.''
''Ne var?'' dedim gözlerimi devirerek.
''Dışarı çıkalım.''
''Niye?'' dedim bıkkın bir ifadeyle.
''Hadi al üzerine bir ceket ve gel.''
Ah.Bu çocuk bile bile yapıyordu sanki.Kollarımı bağlayarak kaşlarımı kaldırdım.Bana emir veriyordu.Bana!
''Hadi gidelim üzerine bir ceket alsan iyi olur.Hava serin.Sen bilirsin tabii.'' dedi 'SEN BİLİRSİN TABİ MELİS HANIM SİKECEM PRENSİPİNİ' bakışıyla.Aferin.Diye geçirdim içimden.Bana emir verilmesine dayanamıyordum.Fakat sırıtışında sanki bir ima vardı.'Ben sana göstercem emir vermeyi.' der gibiydi.Koltuğa attığım kot ceketimi üzerime geçirip Eylül'e bir bakış attım.Kapıdan çıkıp asansöre yönelirken Mert'in parfümünü koklamayı ihmal etmedim.Mükemmel kokuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
K O N S E R
Teen FictionKonserde kazara tanışan iki insan... Düşman babalar... Her şeyden habersiz bir kız. Ve onu her şeyden korumaya çalışan bir adam.