Bölüm 2

82 4 1
                                    

Bir arkadaşımız tanıtım videosu hazırlamış Çoook teşekkür ediyorum öptüm :)

Multimedia da Ege :) 

Bugün okulun ilk günüydü. İlk günleri hiç sevmezdim çünkü hep sözlü olurduk. İlk günden sözlü yapan hocalarımız vardı ve bu çok can sıkıcı olabiliyordu. Dün gece Ege'yi ve yaşadıklarımı düşünmekten uyuyamamıştım. Adımı öğrenmişti ama kimden ya da nerden? Evimin çok yakınlarında arkadaşlarıyla birlikteydi ve birgün içinde çok sık karşılaşmıştık. Adımı nerden öğrendin diye sorduğumda ise yarını bekle demişti. Bugün öğrenecektim yani. Garip.

Alarm çalmasına 1 saat vardi ve uykum yeni yeni geliyordu. Hep böyle olmak zorundaydı sanki. Tüm gece uyumuyordum ve sabah olunca uykum geliyordu. Söylene söylene yataktan kalktığımda aynanın karşısına geçtim. Korkunç gözüküyordum. İki çift kırmızı şişmiş göz ve soluk ten rengi. Okula gitmeme 2 saat vardı bu süreç içerisinde rahatlıkla hazırlanabilirdim. 

Güzel bir duş alıp ne giyeceğimi düşünmeye başladım. Dolabımın karşısına geçip açık renk kot şortumu, beyaz şifon düğmeli bluzumu çıkarıp beyaz taşlı babetlerimi elime aldım. Üstümede bordo kısa ceketimi giymeye karar verdim. 

Giyindikten sonra saçlarımın uçlarına dalga yaptım. Gözlerimdeki şişliği kapattım ve hafif bir makyaj yapıp 'güne hazırım!' gülüşünü attım. 

"Yağız. Heyy!" okulun önüne gelmiştik ama Yağız bey takside uyuyordu. 

"Eylül bi sus yaa" görünüşe göre uyanmaya niyeti yoktu. Taksici homurdanmaya başlamıştı. İş başa düştü. Özür dilerim kardeşim. "Simge seni çağırıyor kalk" dediğimde direk gözlerini açmıştı. Kahkahalar eşliğinde taksiden indim. "Çok kötüsün!" 

"Benim küçük kardeşim bana sinirlenmiş miii" deyip yanaklarını sıkmaya başladım. Bu yaptığıma Yağız'da gülmüştü. Onu hala küçük bir çocukmuş gibi seviyordum ve o her seferinde sinirlense bile gülüyordu. 

Tatil boyunca görüşmediğim arkadaşlarımla görüştükten sonra sınıfa girdim. Her zamanki gibi en arka sıraya oturacaktım. Burada kafa dinliyordum. Derslerimin çok iyi olmasına rağmen dışlanan grupta oturuyordum. Yanım her zaman boştu çünkü ben böyle rahat hissediyordum. Yanıma biri oturunca rahat edemiyordum huzursuz oluyordum. Buna programlamıştım kendimi. Ön sıramda normalde  Simge ve Yağız oturuyordu ama kardeşim yüzünden ayrılmışlar ve Yağız başka sıraya geçmek zorunda kalmıştı. 

Yağız benden 1 yaş küçüktü. Ben okula 1 sene geç başladığım için sınıftaki herkesten büyüktüm ve bu sebeple Yağızla aynı sınıftaydık. 

Sınıfa Murat hoca girince dersin matematik olduğunu anladım. Demekki pazartesi ilk dersimiz matematikti. Benim için derslerin bir önemi yoktu zaten okul 1.siydim. 

Klasik tatilde ne yaptınız gibi sohbetleri geçince sözlü olma sırası gelmişti. Herkes kalkıp soruları çözüyordu. Sıra Yağızdaydı. Çözemeyeceğini hepimiz biliyordk bu yüzden gülmek için kendimi hazırlasam iyi olacaktı.

Sıra bana gelince ayağa kalkıp tahtaya doğru ilerledim. Soru tam benlikti. Hızlıca çözüp Murat hocaya gülümsedikten sonra yerime geçecekken kapı açıldı. İçeri siyahlar içinde mavi gözlü çocuk girmişti. Bu Ege'ydi. "Girebilir miyim hocam?" diye sorunca elimde tebeşirle olduğum yere çivilenip onu izlemeye başladım. Aynı okul aynı sınıftaydık öyle mi? Şaka olmalıydı bu! 

"Yenisin galiba"  diye sordu Murat hoca.

"Evet" diyerek kısa kesti meşhur siyahlı çocuğumuz. Sınıfta sessizlik olmuştu. Büyük ihtimalle herkes ona hayran gözle bakıyordu. Öyle olması normaldi çünkü gerçekten harika bir fiziği vardı. Onun yanına minik kalıyordum. Fazlasıyla minik. Ege sınıftakileri umursamayıp etrafa bakıyordu. Boş yer arıyordu gözleri ve büyük ihtimalle benim sırama geçip oturacaktı çünkü koskoca sınıfta sadece benim oturduğum sıra boştu! 

YENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin