"Ne diyorsun Loke? Zeref öyle bir şey yapmaz."
"Hatırlıyorum Lucy. Her şeyi hatırlıyorum. Bana yapılan büyü. Her şeyi unutmama sebep olan o büyü. Lisanna tarafından yapılan büyü."
"Yine mi o kız?"
"Sorun o değil. Savaşmanın vakti geldi."
'Dinle onları Lucy. Savaş vakti geldi. Mührünü aç.'
Mavis? Şimdi de o mu savaş vakti olduğunu söylüyordu? Ama ben hazır değildim.
"Ben hazır hissetmiyorum. Savaşabileceğimden emin değilim."
"Luce, hepsini mahvedeceksin. Biliyorum."
"Sen sus sakura kafa. Sana göre ben herkesi mahvediyorum."
"Öyle zaten. " dedi ve pis pis güldü.
"Zeref'in yaptığına emin miyiz Loke?" diye sordum. Bana orada iyi davranan tek kişi oydu.
"Zeref'in bütün planlarını biliyorum Lucy. Ve iç açıcı değil. Amacı seni kullanıp Daemonium mührünü kırmak ve seni melez yapmaktı. Bu sayede kimse sana yaklaşamayacaktı. Yani dolaylı yoldan Zeref'e."
"Kim bu Zeref aslında?"
"Karanlıklar lordu. Yüzyıllar önceki ilk mühre sahip olan adam. "
"Hiçbir şey anlam ifade etmiyor. "
Natsu yüzümü avuçlarının içine aldı.
"Bak güzelim, biliyorum şu an bana zerre güvenmiyorsun. O güzel aklını çok karıştırdılar. Ama bunu yapmalıyız. Bu işte birlikteyiz. Seni bir daha kims..."
"Amma uzattın he!" diye bağırdı abim.
"Bak abicim, sana asla yalan söylemeyeceğimi biliyorsun. Lütfen bize yardımcı ol."
"Mührümü açarsam ne olacak ?"
"Gücüne erişeceksin."
Duraksadım. Kendi gücümden zaten korkuyordum. Ne yapacağımı ya da yapabileceğimi tam olarak bilmiyordum ve bu belirsizlik beni dehşete düşürüyordu .
" Zeref ortalıkta yok. Emrindekiler de öyle." diye içeri girdi Mira.
Natsu gözlerini gererek sordu. "Nasıl yani ? Ne demek oluyor bu? "
"Demek oluyor ki saklanıyorlar. Yerlerini tespit edemiyoruz. Yani savaş planımız suya düştü. "
"Ertelendi." diye düzeltti Loke. " Onları bulana kadar ertelendi. Peşlerine düşeceğim. "
"Gruplara ayrılalım. " dedi Erza. "Natsu, Lucy'nin yanından ayrılma. Zeref tekrar onun aklını karıştırabilir. Bu süreçte evden çıkmayın ve sürekli iletişim halinde olalım."
Genel odaya geçip detaylı planımızı 3 kere dinledikten sonra herkes aralarında konuşuyordu.
"Lucy'nin canı çok yandı mı? "
"Hayır Juvia, canımı yakmadılar."
"Loke sana çok garip bakıyor Lu-chan ."
"Saçmalama Levy, size nasıl bakıyorsa bana da öyle bakıyor. "
"Peki ama s..."
Levy'nin sözünü bölen, bütün loncayı kaplayan ışıktı.
"Geldim. " dedi tanıdık ses.
"Sonunda geldim. "
Işık yavaş yavaş sönerken, ışığın kaynağı olan kızı gördük kapıda .
Sarı uzun dalgalı saçları, kısa boyu, büyük yeşil gözleri ve çıplak ayaklarıyla karşımızda duruyordu.
"Sen.."
"Evet.. Ben Mavis. "
Zihnimin içindeki sesin sahibi karşımdaydı. Ona sormak istediğim tonla soru vardı ama yaydığı büyü enerjisi beni garip bir hale sokuyordu.
Yavaş yavaş yanıma yaklaştı. Yaklaştıkça büyü enerjisini daha da derinden hissediyordum .
"Sonunda yüz yüze gelebildiğimiz için çok mutluyum Lucy . Seni kanal olarak kullandığım için üzgünüm. Happy sana hiç benden bahsetti mi ? Varis olduğun için zihnine girebildim ."
"M-merhaba Mavis. Hiç hayal ettiğim gibi değilsin."
"Nasıl hayal etmiştin ki?" dedi gülümseyerek.
Benim hayalimde uzun boylu, koyu renk saçlı, soğuk bir insan canlanmıştı. Ama bunu ona söyleyemezdim .
"Yani yaşlı birini beklerdim. Çok güçlü olduğu için. Ama sen genç ve güzelsin ."
Mavis kızardı ve gülümsedi. " Teşekkür ederim Lucy ! Sen de çok güzelsin . "
Diğerlerine döndü. " Hepiniz burada olma sebebimi merak ediyor olmalısınız. Ben Mavis. Fairy Tail kurucusu. İsmimi hatırlayan vardır belki aranızda . Karanlıklar Lordu ile olan savaşınızda size yardım etmeye geldim. Daha önce gelmek isterdim fakat gücümü toplamak için biraz zamana ihtiyacım vardı. Ne yazıktır ki Zeref bunu kullanıp kayıplara karıştı . Ama merak etmeyin. Kazanacağız. Önce onun ve loncasının yerini bulacağız ve savaşacağız! Fairy Tail kazanacak !"
Loncada herkes deli gibi alkışlarken bazıları tezahürat yapıyordu. Mavis kendinden emin bir şekilde gülümsüyordu.Planı Erza'dan dinledikten sonra herkes görev yerine dağıldı . Biz de Natsu ile eve sepetlendik.
Kapıdan içeri girer girmez Happy üzerime atladı .
"Luşiii! Seni çok özledim. "
"Ne oldu Happy? Nereden geliyor bu sevgi ? "
"Maviş ile tanıştın mı sonunda Luşi? "
"Evet tanıştım. Çok tatlı biri ."
Happy yüzüme korkuyla bakıyordu .
"Ne oldu Happy , sorun ne ?"
Biraz daha dikkatli bakınca Happy'nin bana değil arkama baktığını gördüm. Tam kafamı arkama çevirecektim ki Happy söylenerek üzerimden yere atladı.
"Lanet olsun böyle güçlere. Natsu yüzünden bir daha kimsenin zihnini okumayacağım." dedi ve odaya girdi.
Arkasından bakarken ensemde bir nefes hissettim ve hemen arkamı döndüm. Dönmemle Natsu ile burun buruna gelmem bir oldu . Tabii ağzımdan bir çığlık kaçıverdi. Onu omuzlarından geriye doğru ittim.
"Natsu ! Beni korkuttun. "
Güldü.
"Ne güzel çığlık attın Luce. "
"Kapa çeneni."
"Tehlikedeymişiz biliyor musun? Yani yarın ölecekmişiz gibi yaşamamız lazım anımızı. "
Elimi alnıma vurdum .
"Gerizekalı biz ölümsüzüz."
"Olsun canım . Ya hapsedilirsek ? Birbirimizden koparılırsak ? Ben sensiz ne yaparım? "
"Avcunu yalarsın bol bol. "
"Luce şaka bir yana.." sesini düzeltti.
"Seni gerçekten seviyorum ben . "
"Nerden çıktı bu sakura kafa? "
"Artık rahatça elini tutmak istiyorum . "
"N-ne alaka şimdi ?"
"Off Lucy. Öpüşüyoruz, sevişiyoruz. Sen bana aşıksın . Yani bu ayakları geçsek mi artık? "
"Sen tam bir hayvansın. Öküz. konuşma tarzına bak. "
"Ya açık sözlü olmam gerekmiyor mu? "
"Natsu, şuan düşünmemiz gereken en son şey bence bu."
"Hayır Luce,benim için en önemli şey bu. "
"İstediğin zaman elimi tutmak mı ?"
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Gözlerim dudaklarına kayıyordu .
"Seni öpmek, insanların senin bana ait olduğunu bilmesini, bana 'sevgilim' dediğini duymak istiyorum."
Dudağımı ısırdım.
"Özellikle seni öpmeyi çok istiyorum. Her saniye. " diye fısıldadı. Nefesi dudaklarıma değiyordu.
Avcumu yanağına koydum. Bunları ben de istiyordum. Başarmıştım. Natsu'nun artık ölme riski yoktu.
O halde artık mutlu olabilirdim.
"O zaman ne duruyorsun ?"
Natsu başta verdiğim cevaba şaşırsa da şaşkınlığını üzerinden hemen atıp dudaklarımı öpmeye başladı. Bu öpücük çok daha farklı geliyordu bana. İlk öpüşmemiz değildi belki ama 'biz' olarak ilk öpüşmemizdi.
Daha tutkulu, daha yavaş, daha nazik öpüyordu. Ellerim saçlarının arasındayken onun elleri belimdeki yerlerini almışlardı.
Birbirimizden ayrıldığımızda gözlerimin içine baktı. Gülümsedim. Yaklaşıp yanağımdan öptü.
"Seni seviyorum Luce.
"Ben de seni seviyorum Natsu. "
"Natsu ne ya, yabancı mıyım ben ? Kaba."
"Özür dilerim sevgilim. "
Natsu durdu.
"Bir daha söylesene."
"S-sevgilim ?"
5 saniye kadar bana aval aval baktıktan sonra üzerime atladı.
Dudaklarımı öperken bir yandan bana sımsıkı sarılıyordu.
Kafasını kaldırdı .
"Bu kelime benden başkasına söylenmeyecek. "
"T-tamam."
Bana sarıldı ve kafasını göğsüme koydu. Ben de dağılmış sakura saçlarıyla oynamaya başladım .
"Luce ? "
"Hı?"
"Sana hiçbir şey olmasına izin vermeyeceğim , bunu biliyorsun değil mi ?"
Gözlerimi devirdim.
"Kendimi koruyabilirim, biliyorsun değil mi? "
"Sevgilim tabii ki de biliyorum. Ama o zaman beyaz atlı prensin olmanın ne anlamı var ki ?"
"Beyaz atlı prensten daha çok motorsikletli bir serseri gibisin. "
"Hangisi sence daha iyi ? "
Kıkırdadım. "Motorsiklet. "
" O zaman o olurum. "
Güldüm.
"Güvenini geri kazanacağım Luce. "
Yutkundum. "Bana cevapları versen yeter Natsu. Kafamdaki soru işaretleriyle yaşayamam ben . "
"Her şeyi anlatacağım Luce. Sakın üzülme. Şu savaşı atlatalım, Zeref'in kıçına bir tekmeyi basalım. Sonra her şey mükemmel olacak. Loncada çalışırız, beraber mutlu mesut yaşarız. "
"Hı hı. Yaşarız. "
"Lisanna'yı da sana bırakırım savaşta. İstediğin kadar işkence serbest güzelim. "
Güldüm. "Bana bunlarla gel. "
Daha sıkı sarıldı bana ve kafasını göğsüme daha çok yerleştirdi. Sakura saçlarından gelen koku gözlerimin kapanmasına sebep oldu. Belki de yıllardır ilk defa bu kadar huzurlu bir şekilde uyuyakaldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daemonium /NaLu +18
FanfictionEn değerlini kaybetmek.. Evet, çok ağır bir yüktü. Ama şans eseri, yapılan bir iyilikle onu tekrar hayata döndürmek. Bu bir mucizeydi. Verilen güçlerle, onu kendine aşık etmeye çalışan sarışın kız, eğer başaramazsa, onu tekrar kaybedebilirdi. Peki b...