"Lucy, ben sana ne yaptım ? "
"N-Natsu'yu benden aldın. Burada gebereceksin !"
"Sana yardımcı oldum ben . Daha güçlü oldun . Melez olacaksın !"
"Bana Natsu'yu geri ver Zeref !"
"Lucy , onu geri getirmek imkansız ."
"Seni affetmek de imkansız Zeref. Lord bugün yok olacak. Sen ve o aptal siyah ormanın. "
"Kendi yaktığın ormanı ne çabuk unuttun? Yanmış ormanını terk edemezsin. "
"Geber !"Terler içinde gözlerimi açtığımda Natsu beni dürtüyordu .
"Luce ? İyi misin ? Ne görüyordun? "
Birkaç saniye Natsu'nun gözlerinin içine bakakaldım. Korka korka yüzüne dokundum .
"Natsu.. "
Ona sımsıkı sarıldım ve kokusunu içime çektim . Bu kabus , gördüklerim arasında en kötüsüydü. Natsu'yu tekrar kaybetmeye dayanamazdım .
"Beni sakın bir daha bırakma. "
Natsu elini kafama koydu ve saçlarımı okşadı.
"Asla güzelim , bir daha asla birbirimizden ayrılmayacağız . "
Kalkıp bana bir bardak su getirdi. Titreyen ellerimle suyu içtim.
"Bugün ne yapsak ? " diye sordu.
"Bilmem. Ev hapsimiz var mı ? "
"Evde de bir şeyler yapabiliriz . Mesela.."
"Tekrar başlamayalım . Böyle bir durumda ."
"Tamam sevgilim. Ama savaşı atlattıktan sonra bu kadar anlayışlı olamam haberin olsun ."
"Natsu ? "
"Efendim Luce. "
"Ben şimdi iki kişiyle mi sevgiliyim? "
" Ne diyorsun lan ? "
"Hani şeytan formun var ya ."
"Güzelim bak farkındaysan olabildiğince bu şekilde kalmaya çalışıyorum . "
"Evet . Takdir edilesi .."
Telefonumun çalması cümlemi yarıda böldü. Arayan Laxus'tu .
-Alo, efendim abi?
+Nasılsın civciv?
-Sensin civciv. Sarı.
Kıkırdadı.
+ Bi sıkıntı var mı diye aradım .
-Hayır , yok. Siz yerlerini tespit edebildiniz mi ?
+Maalesef. Sanki yer yarıldı da içine girdiler .
-Bahsettiğimiz kişi Zeref abi. Bulmamız kolay olmayacak .
+Sting falan da yok. O bara da baktık ama yoklar .
-Biz de bir şeyl...
+Hayır Lucy. Siz olabildiğince gözlerden uzak olacaksınız.
-Ama..
+Tartışmaya açık değil Lucy.
-Peki.
+Bir şey olursa haber ver . Görüşürüz civciv.
-Görüşürüz abi.
Telefonu kapattıktan sonra Natsu'ya baktım.
"Natsu. Bu durum benim canımı sıkıyor . "
"Güzelim bana her şey uyar. Ne yapmak istiyorsun ? "
"Onları biz bulsak ? "
"İşte benim sevgilim. Asi, kuralları hiçe sayan.. "
"Hadi hadi . Nasıl bulabiliriz ? Yani,Zeref senin abin, değil mi? Belki onu hissedebilirsin . "
"Belki. Daha önce hiç denemedim . "
"Bence denemenin tam zamanı. Ben de Sting'i bulmaya çalışayım . "
"Neden o sarı götü sen buluyorsun ? "
"Ya kıskançlığın zamanı mı ? "
Natsu gözlerini devirdi.
"Odaklan Natsu. Yapabiliriz. "
Gözlerini kapattığını görünce ben de gözlerimi yumdum. Zihnime bir yolculuğa çıktım .
Neredeyse kül olmuş bir ormandaydım.
Yanmış orman..
Benim zihnim..
"Sting, neredesin ?"
Bana onu göster.
Bana Sting'in yerini göster.
Onu hisset.
Ormanın içinde yürürken Sting'in sesini duydum. Sese doğru döndüğümde, benim yanmış ağaçlarımın hemen bitiminde, yemyeşil ormanın içinde, küçük bir evin içinde camdan bana bakıyordu.
Daha dikkatli baktığımda gözlerinin simsiyah olduğunu ve kan ağladığını gördüm. Camlarda siyah izler vardı. Ve el şeklinde bir kan izi.
Zihnim korkunçtu.
Ona doğru yaklaştıkça, hafifçe gülümsüyordu. Simsiyah gözlerine ve kandan gözyaşlarına bu gülümseme eklenince daha da korkunç oluyordu. Rengi bembeyazdı. Saçları dağınıktı.
Camın dibine girdiğimde bana bakıyordu.
"Burada ne yapıyorsun Sting ? Bu orman neresi ?"
"KORKUKORKUKORKUKORKUKORKU"
Sting 'korku ' kelimesini durmaksızın söylerken gitgide sesi artıyordu. En sonunda çığlığa dönüştüğünde ellerimle kulaklarımı kapattım.
"Sus ! Bağırma artık ! Susturun şunu ! Biri yardım etsin !"
Ben çığlıklar atarken sanki o an hiç bitmeyecek gibi geliyordu .
Luce kendine gel !
"Natsu ! Sustur lütfen sustur ! "
Lucy zihnindesin. Kendine gel. Gözlerini aç yalvarırım. Sana yardım etmem için gözlerini açman gerekiyor . Yapabilirsin güzelim hadi.
Artık ağlamaya başlamıştım. Sting'in bağırmasına rağmen Natsu'nun sesini net duyabiliyordum .
Derken Sting'in sesi kesildi .
Korkudan kapattığım gözlerimi açtığımda Sting bana bakıyordu. İfadesiz suratıyla .
Elimi cama uzattım.
"Sizi yerle bir edeceğiz. "
Bir anda gözlerimi kapattım ve tekrar açtığımda Natsu'nun elleri omuzlarımda, beni bi ileri bi geri sallıyordu.
"Luce, iyi misin ? Ne oldu? "
"Ç-çok korkunçtu. Zihnim .. "
"Ne oldu ? Ne gördün ? "
"Yanmış bir orman. "
"Nesi korkunç bunun ? "
"Sonra Sting'i gördüm . "
"Neredeydi ? "
"Bir ormanda. Ama farklı bir ormandı. Yemyeşil bir orman . "
"O ormanı biliyor musun Luce ? "
"Hayır. Ona sorduğumda .. "
"Ne ? Ne söyledi ?"
"Bağırmaya başladı . Dediği tek bir kelime vardı. O da korkuydu. "
"Korku mu? "
"Evet . Biliyorum saçma ama.."
"Dur dur. Bekle. "
Masanın üzerinden telefonunu alıp 1-2 dakika boyunca bir şeylere baktı. Ben de onu izledim .
"Biliyordum. Buralarda 'Korku Ormanı' denen bir yer var . Ama içinde ev var mı bilmiyorum . "
"Ciddi misin sen ? B-ben öyle bir orman daha önce hiç duymadım ."
"Sting sana yeri söylemiş. "
"Oraya gitmeli miyiz ?"
"Gitmek istiyor musun? "
"Evet istiyorum. Ama bir yandan da sanki bu bilgiyi bizimkilerle paylaşmalıyız gibi hissediyorum . "
"Pekii , ne yapacağız ?"
Natsu'ya baktım. Ne dersem onu yapacaktı . Peki benim hangi düşüncem ağır basıyordu ? Mühür olarak ikimiz diğerlerinden daha güçlüydük ama ben güçlerimi tam olarak kullanamıyordum . İşe yarar mıydım ?
Daha da önemlisi gördüğüm kabus . Benim güçsüzlüğüm yüzünden Natsu'ya bir şey olur muydu?
Natsu yanıma yaklaşıp elini yanağıma koydu.
"Hey , bu kadar düşünmene ve stres yapmana gerek yok . Eğer gitmek istiyorsan gideriz , istemiyorsan bilgileri Fairy Tail'e verir ve olacakları izleriz."
Bir anda ayağa kalktım.
"Hazırlan Natsu . Gidiyoruz. "
Belki gücümü diğerleri kadar iyi kullanamıyordum ama onlara bizim yüzümüzden bir şey olmasına izin veremezdim. Her şeye rağmen onlar benim ailemdi . Üstelik Laxus . Abimi daha yeni bulmuşken kaybedemezdim .
Natsu sinsi sinsi sırıtıp hazırlanmaya gitti. Ben de üzerimi değiştirip Happy'nin yanına gittim. Üzerime bir kapşonlu giyip saçlarımı gözükmeyecek bir şekilde şapkasının içine sıkıştırdım.
"Happy senden bir şey isteyeceğim."
"Tabii Luşi. "
"Eğer loncadan herhangi biri buraya gelip bizi sorarsa markete gittiler, evde hiçbir şey kalmadı dersin tamam mı ?"
"Tamam Luşi . Ama .. gideceğiniz yer biraz tehlikeli değil mi ?"
Gülümsedim.
"Senin bana öğrettiklerinle kendimi savunabilirim. "
"Evet Luşi ! Tek yapman gereken odaklanmak. "
"Teşekkürler Happy. "
Ona sıkı sıkı sarıldım. Natsu geldiğinde ise Happy'nin burnundan öpüp onu koltuğa bıraktım.
Natsu kafasına bir bere geçirmiş ve gözüne büyük bir güneş gözlük takmıştı. O da benim gibi kılık değiştirmişti. Garip olan ise bereyi ve güneş gözlüğünü bir arada kullanmasıydı.
"Natsu, sence evi izleyen birileri var mıdır ? "
"Olabilir Luce. "
"O halde nasıl çıkacağız?"
"Geçit aç Luşi ! "
"N-ne ?"
Natsu'nun gözleri parladı.
"Evet Luce ! Savaşırken yapmıştın. "
"A-ama orman nerede bilmiyorum bile ."
"Zihninde ormanı gördün güzelim. Oraya bir geçit açabilirsin."
Dudağımı yemeye başladım. Nasıl yapacağımı bilmiyordum .
Ayağa kalktım ve sağ elimi göğsümün hizasında öne doğru uzattım .
Gözlerimi kapadım ve zihnimde 'Korku Ormanı' nı canlandırdım. Hatta evi bile .
Vücudumdaki enerjiyi elime yoğunlaştırdım.
Hadi.
Hadi.
Yapabilirim.
Oraya gidebilirim.
"Oldu Luce !"
Gözlerimi heyecanla açtığımda siyah girdap gibi bir şey yapmıştım. Bu bizim ormana biletimizdi .
"Görüşürüz Happy ! Yemin var! "
"Dikkat edin ! "
Natsu elimden tuttu ve o önden ben arkadan geçide girdik.
Her yer karanlık ve soğuktu. Garip hissettiriyordu. Çok uzun sürmedi ki kendimizi ormanda bulduk.
Bu zihnimdeki ormandı.
"Luce , arkanda bir ev var. "
Arkamı hızlıca döndüğümde zihnimdeki evi gördüm. Ama camlara perdeler çekilmişti ve içerisi görünmüyordu.
"Bu o ev mi ? "
"Evet. Tek farkı camda korkunç bir Sting yok. "
Sessizce eve doğru yaklaştık ve kapıyı çaldık. Eğer pencereden bizi görmediyse -ki hiç perde oynamadı- kapıyı açacaktı.
Ki öyle de oldu.
Karşımıza siyah saçlı bir çocuk çıktı.
"Kimsiniz ? "
"Merhaba Sting burada mı? İstihbarat getirdik de. " dedi Natsu.
"İhtiyaçları almaya gitti. Ben Rogue. İçeri gelin."
Natsu'yla birbirimize bakıp içeri geçtik. Bu çocuğu barda görmemiştim.
O da mı karşımızdaydı ?
Ev çok büyük değildi. Ve üçümüz dışında evde kimse yoktu .
"Rogue , seni hiç barda göremedim. Yeniyiz de. "
"Uzun süreli bir göreve çıkmıştım. Döndüğümde bir bakıyorum ki savaşın ortasındayız. "
"Angelus ve Daemonium 'u hiç gördün mü ?"
"Angelus'u hayır. Sadece Sting'in anlatmasıyla biliyorum. Daemonium'un da ölmeden önceki halini biliyorum. Mührü kazandıktan sonra değişeceğini söylemişlerdi. "
Natsu'yla kafamızı sallayıp hak verdik. O anda kapı açıldı ve içeri Sting girdi. Beni yüzümden tanıyacaktı.
"Rogue? "
"Buradayız Sting. "
Sting salona adımını atar atmaz ayağa kalktım ve saçlarımı serbest bıraktım. Natsu da beresini ve gözlüğünü fırlattı.
"Burada ne işiniz var sizin ? " Sting resmen hırlıyordu.
"Zeref ve diğerleri nerede ?"
"Size söyleyeceğimi mi zannettiniz? "
"Sting. İşimizi zorlaştırma. "
"Sting, bunlar.." dedi Rogue.
"Evet Rogue. Karşında Angelus ve Daemonium duruyor. "
Rogue'ya dönüp gülümsedim.
Ve elimi ona doğru uzatıp zihnine girdim.
"Çık zihnimden !"
"Üzgünüm. En azından birinizi kontrol altında tutmalıyım."
Zihninde, onun hareket etmesini engellemeye çalışıyordum. Ve şimdilik bu işe yarıyordu.
"Sting'i rahat bırak."
"Ona ne yapacağını söyleme ! " diye gürledi Natsu.
Ve elinden çıkardığı kara alevini Sting'e fırlattı.
Rogue beni zihninden atmaya çalışıyordu. Diğer elimi de ona doğru uzatıp zihnindeki korkuları ona fısıldamaya başladım. Dizlerinin üzerine çökmüş, iki eliyle kulaklarını kapatıyordu.
Sting, Natsu'nun atağından son anda kurtulmuştu.
"Defolun burdan. İstediğiniz savaş zaten yakın. Size söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. "
"Bu savaşı.."
Sting bana baktı.
"Bu savaşı ben istemedim. Kimseye zarar vermek istemedim. Bu savaşı siz başlattınız biz bitireceğiz."
Ayaklarım yerden havalandığında Angelus formuna dönüştüm. Parmağımı şıklattığımda Rogue yere yığıldı. (Y.N :INFINITY WAR DKSPDLLDLD MR STING I DON'T FEEL SO GOOD )
"Nesin lan sen ?"
"Sting.. daha mührümü bile açmadım."
Elimi öne uzattım ve yavaş yavaş sıkmaya başladım. Ben sıktıkça Sting nefes alamıyordu.
"Zeref nerede ? Çabuk söyle !"
"Buradayım Angelus.."
Arkamı dönmeme fırsat kalmadan sırtıma yediğim tekme ile yere yapıştım. "
"Beni bu kadar merak ettiğini bilmiyordum ...".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daemonium /NaLu +18
FanfictionEn değerlini kaybetmek.. Evet, çok ağır bir yüktü. Ama şans eseri, yapılan bir iyilikle onu tekrar hayata döndürmek. Bu bir mucizeydi. Verilen güçlerle, onu kendine aşık etmeye çalışan sarışın kız, eğer başaramazsa, onu tekrar kaybedebilirdi. Peki b...