Ekim

3.4K 340 43
                                    

Jungkook hayatının geri kalanında hatırlamak isteyeceği tek bir günü seçmek zorunda olsaydı bu, ana nedeni Jimin'in gülümsemesi olan 13 Ekim olurdu.

"Jimin-ah! Jimin-ah!" Taehyung'un sesi arabanın içerisinde yankılanırken radyoda çalan müziği bastırıyordu. Jimin şaşkınca ona döndüğünde burnu Taehyung'un telefonuna çarpmıştı.

"Şu anda kayıtta mı?" diye sordu Jimin, gülümsemesini gizleyemiyordu.

"Yarın sabah hiçbir şey hatırlamayacaksın, bu yüzden yeterince kanıtım olduğundan emin olmalıyım. Herkese nasıl hissettiğini söyle."

"Ah... her şeyden önce beni bu kadar erken uyandırdığınız için çok kızgınım bu yüzden ceza olarak Jungkookie omzunda uyumama izin verecek."

"Bunu ne zaman kabul ettim?!" Jungkook, Jimin'in yanından bağırdı fakat büyük olan onu tamamen görmezden geliyor gibi görünüyordu.

"İkinci olarak size defalarca sormama rağmen beni Busan'a götürmek için çok fazla beklediğiniz için kızgınım."

"Ama hyung, daha geçen ay oradaydın!" Jungkook yeniden sözünü kesti fakat hala bir işe yaramıyordu.

"Ve bu yeniden Jungkook'un suçu çünkü o çoğunlukla meşgul olduğu için gelemiyor. Bu yüzden bir başka ceza, tüm gün boyunca bana karşı iyi olacak ve bana iltifatlar edecek." Jimin sözlerini kameraya doğru geniş bir gülümseme ile bitirdiğinde Jungkook, güvensizlik içinde gülmeye başladı.

"Üçüncü olarak, umarım yeteri kadar alkol getirmişsinizdir. Ah fakat Jungkookie yeni yıla kadar hala en küçüğümüz olduğu için içmesi mümkün olmayacak- Ah! Yapma!"
Jimin, Jungkook onu arkadan gıdıklamaya başladığında çığlık atmış, içerideki hava onun bulaşıcı kahkahası ile dolmuştu.

"Hyung, amacın bugün benimle dalga geçerek eğlenmek mi?" Hala Jimin'in ellerini tutarken sordu, Jungkook.

"Hey! Kavga etmeyin, Yoongi'yi uyandıracaksınız." Jin şoför koltuğundan seslendiğinde ikili çenelerini kapatmak zorunda kaldılar.

"Pekala, pekala." Jimin, Taehyung'un telefonunu alırken söyledi. "Jungkookie, eğer buradan öpersen seni affedeceğim." Sağ yanağını işaret etmişti bunu söylerken. Jungkook ise gülümseyerek bakışlarını Jimin'in tekrardan gıdıklamak için telefonun ekranından çekmişti.

"Dalga geçmeyi kes, hyung. Bende aynısını yapabilirim."

Jungkook dikiz aynasından Namjoon'un ikiliye bakarak genişçe gülümsemesini gördüğünde aniden sessizleşmiş, bakışlarını kaçırmıştı. Namjoon her şeyi biliyordu ve Tanrı'ya şükürler olsun ki Yoongi uyuyordu yoksa ikisi kirli şakalar yaparak kendi aralarında gülüyor olurdu.

"Daha gelmedik mi?"

"Jimin-ah, bunu on dakika önce de sormuştun. Bundan daha hızlı süremem." Jin cevap verdi.

"Denize gitmek istiyorum!" Jimin sızlandı, Jin ise sanki bir çocukla konuşuyormuş gibi yavaş ve net bir şekilde konuşmaya başladı.

"Jimin-ah, hyungun üç saat boyunca araba sürdü ve oldukça yorgun. Önce dinlenemez miyiz?" demişti fakat Jimin'in yavru köpek bakışları onu eritmeyi başarmıştı. Sonuçta bugün Jimin'in doğum günüydü ve tek istedikleri onun mutlu olmasıydı.

 Sonuçta bugün Jimin'in doğum günüydü ve tek istedikleri onun mutlu olmasıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bad Boys And Good Byes • Jikook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin