1.TEKİNZADE

12.7K 508 132
                                    



Siyaha kafa tutarcasına karanlık olan odada oturmuş boş beyaz duvarı izliyordum saatlerdir. Ne yerimden kıpırdamış, nede boş duvardan gözlerimi ayırmıştım. Sırtım kapıya dönük, büsbütün savunmasız duruyordum bütün tehlikelere karşı. Umurumda değildi. Zamanında tehlikenin karşılığı ben iken, şimdi tehlikelere karşı savunmasız olmak korkutmuyordu. Daha çok kenarı çekilmiş ruhuma iyi geliyordu. Eğleniyordum.

Yarım saattir evimde benden gizlenen adamı bilmeme rağmen, içimde en ufak bir korku yoktu. Onu fark etmediğimi sanıyordu belki. Ama hayır, onu tam olarak bahçeye girdiğinde fark etmiştim.

Evet, diğer insanlardan çok daha dikkatli ve zekiydim. Hayır...hayır bu ego değildi. Tıp tarafından kanıtlanmış bir gerçekti. Yıllar önce ailemin diğer çocuklardan daha akıllı olduğumu fark etmesiyle doktora gitmiş, gerekli olan bütün testlere girmiştim. Ve sonuç; devlet tarafından yetiştirilmiş, çok nadide bir parça haline gelmiştim.

Diğerlerinden farklı olmamın sebebi her alanda en iyisi olmam değildi. Farklı olmamanın en temel sebebi duygularımdan arınmış bir robot olmamdı. Gerçek bir robot değil elbette. Sadece insani duygularımı, ağır eğitimlerin verildiği odalarda bırakmıştım. Her gün ayrı bir eğitime girmiş, normal bir insanın kaldıramayacağı kadar zor şartlardan geçmiştim. Sebebi buydu işte. Sokakta top oynamam gereken yaşta, eğitim görüyor olmamdı.

Herkes devletin kusursuz bir kuruluş olduğunu düşünürdü. Ama bu, gerçek olamayacak kadar kirlenmiş bir söyleşiydi. Devlet kusursuz, adaletli bir yer değildi. Tam aksine saman altından su yürütenlerin cirit attığı, şeytana şapka çıkarttıracak kadar kötülerin olduğu bir yerdi. Bende bu insanlar tarafından 5 yıl boyunca yetiştirilmiş, kusursuz hale getirilmiş bir kadındım.

Gözlerimi saatlerdir izlediğim duvardan ayırıp kapıya çevirdim. İçeride olduğunu bildiğim adam sessiz sandığı adımlarıyla koridorda yürüyordu. Yerler tahta değildi, klişe olarakta gıcırdamıyordu. Depoda yaşayan birinin, merdivenleri yada koridorunun ahşap olması çokça saçma olurdu zaten.

"İçeride olduğunu biliyorum. Odaya gel."

Bakışlarımın bu sefer ki odağı, ay ışığının bile girmeye tenezzül etmediği camdı. Kirden ve pastan dışarısı zar zor gözüküyordu. Hatta karanlık olduğu için gözükmüyordu bile. Önemli değildi. Gerçek hayat yıllardır ilgimi çekmiyordu.

Odanın demir kapısı gıcırtıyla açılmış, devlet tarafından eğitilmiş diğer bir ajan girmişti odaya. Kendisinden önce burnuma ulaşan kokusuyla derinde bir nefes çektim içime. Anason, vanilya ve sandal ağacı.

"Parfümünü beğendim.!"

En nefret ettiğim şey parfüm kokularıydı ve beni yetiştirenler bunu adları kadar iyi biliyorlardı. Kokulu olan herşeyden nefret ederdim.

"Geldiğimi nasıl anladın.? Sessizdim oysa ki."

Alayla sırıtıp ayağa kalktım. Boyum uzundu ve bu vücudunda sevdiğim özelliklerden sadece biriydi. Kendimi severdim. Ah hayır.!! Kesinlikle kusursuz biri değildim. Ergenlikten kalma bir kaç sivilce izim, normal dudaklarım ve mavi gözlerim vardı. Burnum desen fındık kadar okka bir burun değildi. Normaldim. Sadece kendimi severdim o kadar.

"Arabadan inip, bahçeye girdin ilk an yakalandın."

Yüzü anından aydınlanmış ve ukala bir gülüş belirmişti. Diyeceklerini tahmin ediyordum fakat o benim nasıl biri olduğumu bilmiyordu.

"Yalnız ben arabadan arka sokakta indim."

"İnkar etmedim."

Ukala gülüş yerini şaşkınlığa bırakmış ve ifadesizleşmişti. Bu hallerine olumsuzca kafamı sallayıp yanından geçtim. Geçtiğim her yerin ışığını birer birer açıp salon adı altında döşenmiş odaya girdim. Her yerde olduğu gibi burasıda en az ruhum kadar karanlıktı.

HURDAHAŞ 3  - FİNAL -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin